Başı türbanlı kadın işçiyi hoyratça iteklediler, elinde taşıdığı “fabrikalar vatandır satılmaz” pankartıyla yere düşürdüler, sürükleyip uzaklaştırdılar. Tarım Bakanı da ellerinde ay yıldızlı bayrak taşıyan Turhal Şeker Fabrikası işçi ve çiftçilerinin protestosuna uğradı. İktidar partisi ilk kurulduğunda “emeğin temsilcisi” olarak partiye girmiş iki- üç dönemdir AKP’den milletvekili seçilen sendikacı Salim Uslu da; “Şeker fabrikaları zarar etmiyordu, ne yapıldı da zarara dönüştü, onları özelleştiremezsiniz” diye özetleyeceğim ağır suçlama cümleleri kurarak isyanını dile getirdi.
Uyanma belirtileridir.
Ayakta uyuyanlar!
Uyanıyor.
Bakarsın, bakarsın.
Atı ayakta görürsün.
Uyanık sanırsın.
Aslında uyuyordur.
Atlar kaslarını devreden çıkarırlar ve ayakta uyurlar. Yerde hoyratça sürüklenen türbanlı şeker fabrikası işçisi kadın ile sendikacı AKP milletvekili “gördüklerini-duyduklarını- hissettiklerini” devreden çıkarmış Reis’e hep oy vermişlerdi.
Uyanıyorlar.

* * *

Sömürge ekonomisi kuruldu.
Metro gösteriyor.
Soyduruyorlardı.
Köprü gösterip.
Ülkeye hortum döşetiyorlardı.
Bedelini toplumun geçmişte biriktirdiği fabrika, liman, tarım arazisi, dere yatağı, devlet enerji nakil hattı, hava meydanı işletme imtiyazı ne varsa satarak ödüyorlardı. Geçmişimizi satıyorlardı. Geçiş garantisi, hasta garantisi, uçak iniş garantisi vererek de geleceğimizi satıyorlar.
Bu yalancı model çöktü.
Ayakta uyutulanlar ayıktı.
18 Mart günü!
Çanakkale Zaferi’ni kutluyorduk.
Cumhurbaşkanı yanına eşini, Başbakan’ı ve eşini, kadın ve erkek bakanları ve Diyanet İşleri Başkanı’nı alıp Çanakkale’ye gitti, TV’lere haber servisi olsun diye kürsüde hep birlikte dua okuyarak fotoğraf çektirdi ve “hem uzunluk ve hem de kule yüksekliği ile rekor kıracak olan Çanakkale Köprüsü’nün 18 ay erken bitirileceğini” müjdeledi.
Sömürgeciler bayram yaptı.
Hortumcular şapka çıkardı.
Türk halkının sırtından transfer edecekleri milyarlarca doların sevincini yaşıyorlardı. Çanakkale Köprüsü’nün yapımını 18 ay erken bitiren para ihtiyacının tamamını 10 yabancı ülkeden toplam 24 banka ve finansman kuruluşu sağlamıştı.
Dolarları biz verelim.
Euroları biz verelim.
Yenleri biz verelim.
Diye yarışmışlardı.
Köprünün bitirilmesi için 1 milyar 700 milyon Euro dış kredi (borç bulma) ihtiyacı varken 2 milyar 700 milyon Euro’dan fazla “biz verelim talebi” geldi. Başbakan, atlar uyanmasın istediği için bunu “Türkiye’nin gücü” diye açıkladı.
Oysa hortumun gücüydü.

* * *

Çanakkale Köprüsü için dış borç veren 10 yabancı ülke; Almanya, Fransa. İngiltere, Japonya, Kore’nin bankacıları, paralarını kendi bankalarında tahvile yatırsalar yüzde 1- 1.5 faiz geliri alabilirken Türkiye’ye borç verdiklerinde yüzde 5.5- 6 faiz tahsil ediyorlar.
Örneğin Almanya’da:
Tahvil faizi yüzde 1.
Türkiye’de:
Euro bond faizi yüzde 6.
Korkunç bir sömürü var.
Gelen bu paralar hibe, bağış, bedava değil. Türkiye dış borçla bulduğu paralar için yılda 25 milyar dolar faiz ödüyor. Türk halkının sırtından yılda 25 milyar dolar dışarıya transfer ediliyor. Çanakkale Köprüsü, Osmangazi Köprüsü, Yavuz Sultan Köprüsü, Avrasya Tüneli, Yeni Hava Limanı, İstanbul’a yapılmış, yapılacak metro istasyonlarının hepsi yüksek faizli dış kredi (borçla) yapılıyor. Osmanlı en kötü günlerinde yüksek faiz ödediği için Almanlara demiryolu, Fransızlara elektrik santrali yaptırıyordu.
Osmanlı güçlenmedi, battı.
Bugün de köprüyü, metroyu, kanalı, sarayı dış borçla yaparsan bunlar Türkiye’nin güçlü olduğunu değil tatlı tatlı sömürüldüğünü gösterir.
Gün gelir.
Ayakta uyuyanlar uyanır!