Varlıkların erimesi (meltdown), borsada ani düşüş, varlık değerlerinin azalması, toplu kayıplar, şirket iflasları, yüksek enflasyon ve işsizlik gibi ekonomiye zarar veren, sermaye sahiplerini zora sokan durumları kapsar.

2016’dan bugüne, bitmek bilmeyen bir “meltdown”, petrole dayalı ekonomisiyle, Venezuela’da yaşanıyor. Örneğin, Euronews’in bu yılın mart ayındaki haberinde, eriyen ekonomiden muzdarip çok sayıda Venezuelalı’nın, kaçmak için Kolombiya’ya akın ettiği tespiti yer aldı. AL-JAAZERA’nın mayıs ayındaki bir haberinde ise küresel petrol fiyatlarının iyileşme göstermesine rağmen OPEC’in ülkeyi gözden çıkardığı, Venezuela’nın bu krizden çıkamadığı, halkın temel gıda ve ilaç sektörünün çökmesi üzerine ülkeyi terk etmek istedikleri belirtilmiştir.

2008’de, bir süre ulusal banka sisteminin büyük kredi kayıplarını halktan saklayıp örtbas ettiği İspanya da, ekonomik kriz sürecinde “meltdown”ı tattı.  2009’da bir borç kriziyle bu felaket döngüsüne katılan Yunanistan gibi diğer bir komşumuz İran da Business Insider haber sitesinin yaptığı “erime potansiyeli yüksek ülkeler” listesinin başını çekmektedir.

PEKİ YA TÜRKİYE?

Intellinews, 9 Nisan’da “Erdonomics, Türkiye’yi bir meltdown durumuna sürükleyebilir” başlıklı bir habere imza attı.

Haber detayı: Recep Tayyip Erdoğan, cesareti kırılmış yatırımcıları oyuna tekrar katmak ya da onları “kurtarmak” için alışılmışın dışında mali politikaların pekiştirilmesini önererek, faiz oranlarının düşürülmesini istedi.

Türkiye’de çift haneli enflasyon artışı, dünyanın en büyük cari işlem açığını veren ülkelerden biri olması, hızla değer kaybeden Türk Lirası da Capital Economics araştırma merkezi tarafından yorumlandı. Merkezdeki, gelişen piyasalarla ilgilenen kıdemli ekonomist William Jackson, TL’nin dolar ve Euro karşısındaki bu durumuna karşı Türkiye Merkez Bankası’nın (MB) para politikasını büyük ölçüde değiştirmesi gerektiğini vurgularken, MB’nin da Türkiye’de artık bağımsızlığını yitirdiğini belirtti.

Landesbank Berlin Investment ise sadece bir defaya mahsus alınabilecek olağandışı önlemlerin, Türkiye’deki bu “varlıkların tükenmesi” durumunu düzeltebileceğini ancak bu tür önlemlerin de ekonomiyi yavaşlatacağını söyledi. Türk Lirası, bu yıl 20’den fazla gelişen piyasanın para biriminin bulunduğu listede, en kötü performans gösterenler arasında 4.sırada yerini aldı. Arjantin, Venezuela ve Orta Afrika ülkesi Angola’ya durumunun yakın olduğu görülüyor. Bloomberg’in 21 Mayıs tarihli haberine göre borsacı Alnus Yatırım, müşterilere “Allah Türkiye’nin yardımcısı olsun” yorumunu yaptı. Yatırım: “MB duruma el koymak yerine, izliyor” sözlerini kullandı.

Tünelin ucundaki ışık, trenin ışıkları


“MB’nin  kur yükselişine karşı faiz silahına çok geç başvurması, ülkemiz için sonun başlangıcı oldu. 2 yıllık tahvil borçlanma faizi %20’lere ulaştı, enflasyon dolu dizgin, cari açıkta dünya birinciliği, %29’lara ulaşan devalüasyon, Türkiye’nin  kredi risk priminin (CDS) %50 artış göstermesi, hane halkı ve özel sektör borçluluk oranında açık ara dünya birinciliğimiz dikkate alındığında neler olacak?” diye düşünüyor olabilirsiniz.

HÜKÜMET IMF’DEN EN AZ 50 MİLYAR DOLAR İSTEYECEK

Büyüme tersine dönecek, yaratılan gelir ekonomik hayatın eskisi gibi sürdürülmesine yetmeyecek, şirketler iflas edecek, halkın daha geniş kesimleri işini kaybedecek ve yoksullar ligine düşecek.

Yukarıdaki kötü tablonun düzeltilmesi ile ilgili olarak; hükümet zorunlu olarak IMF’nin kapısını çalarak en az 50 milyar dolar kredi almaya çalışacak ve çok sıkı tasarruf tedbirleri gelecektir.

Yüksek işsizlik, yüksek faizler, kapanan işyerleri, yüksek enflasyon Türk Lirası’nın değerini yerlerde süründürecektir.

Vatandaş, 500.000 TL’lik dairesini 150.000 TL’ye bile zor satacak duruma gelecek, sonuçta Türkiye son 1 yıldır etkileri görülen “varlıkların erimesi” gerçeği ile çok acı bir şekilde tanışacaktır.

Erime sürecinin ne kadar süreceğini de hiç kimse bilemeyecektir...

sozcu-banner-1