Türkiye’de 2003-2018 yılları arasında vergi affı olarak nitelendirilebilecek hükümleri içinde barındıran 4811, 5811, 6111, 6736 sayılı kanunlar çıktı ve uygulandı. 30.04.2018 tarihinde Meclis’e sunulan ve Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen,  “Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı’’nın yasalaşması ile beraber, bu yasa 15 yıl içinde çıkartılan 5. Vergi Affı düzenlemesi olacak.

CEZA YARGILAMASI DA GEREKEN SUÇLAR

Vergi hukukunda bazı eylemler için; yapılan eylemin vergisel sonuçları ortadan kaldırılsa bile, mutlaka ceza yargılaması yapılmak zorundadır.

Bu vergi suçları; kaçakçılık (VUK madde 359), vergi mahremiyetini ihlal (VUK madde 362) ve mükelleflerin özel işlerini yapma suçu (VUK madde 363 )’dur.

Yukarıda saydığımız suçlardan Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesinde düzenlenmiş bulunan kaçakçılık suçları nedeniyle; Ceza Mahkemelerinde yargılananların, açmış oldukları vergi davalarından feragat ederek ya da dava açmadan vergi, ceza ve gecikme faizini tamamen ödemiş olmalarına rağmen,  haklarında ceza davalarının devam etmesi ve sonucunda mahkum olmaları çok büyük bir şikayet konusu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ülkemizde sahte fatura düzenleme ve kullanma fiilinin yaygınlığı, herkes tarafından bilinen bir gerçe ktir. Vergi suçları nedeniyle Ceza Mahkemelerinde görülen davaların % 99’u bu tür davalardan ibarettir. Hal böyle iken; 4811 sayılı Kanun hariç, diğer af kanunlarından faydalananlar, sahte fatura düzenleme ve kullanma ile ilgili vergisel bütün yükümlülüklerini yerine getirmiş olmalarına rağmen, hapis cezası almaktan ve hapis yatmaktan kurtulamamaktadır. Sahte fatura düzenleme ve kullanma suçunun alt sınırı 3 yıl olarak belirlendiği için, mutlaka hapis yatılması gerekmektedir.

HAZİNE ZARARINI ORTADAN KALDIRANLARIN  DURUMU

Önümüzdeki hafta Meclis Genel Kurulu’nda görüşülecek olan; yeni af kanununa, 4811 sayılı Kanun ile yapılmış düzenlemeye benzer hüküm eklenmelidir. Böylece hem büyük bir adaletsizlik giderilmiş olur, hem de yasadan faydalananların sayısı artırılarak daha fazla gelir elde edilmiş olur.

Buna göre; yeni Vergi Affı Yasası’na “Vergi Usul Kanunu’nun 359’uncu maddesinde sayılan fiilleri 31.12.2017 tarihinden önce işleyenler hakkında;

- Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulmaz.

- Soruşturma aşamasındakilere takibat yapılmaz.

- Kamu davaları ortadan kaldırılır ve kesinleşmiş mahkûmiyet kararları infaz edilmez.

- Bu hükümlerden yararlanabilmek için; salınan vergilerin ve kesilen cezalar ile gecikme faizi ve zamlarının, bu kanun yükümlülüğünden önce ya da bu kanun hükümlerinden yararlanarak öngörülen süre ve şekilde tamamen ödenmesi, dava açılmaması veya açılmış davalardan vazgeçilmesi şarttır.’’ hükmü eklenmelidir.

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ’NİN HÜKMÜ

Vergi Usul Kanunu’nun 344 ve 359’uncu maddelerinde; vergi kaçakçılığı suçu bakımından hem üç kat vergi ziyaı cezası kesilmekte, hem de hapis cezası yaptırımı için Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmaktadır. Yani vergi kaçakçılığı suçlarında;  hem vergi ziyaı cezası, hem de hapis cezası yaptırımı öngörülmüştür.

Hukukun evrensel ilkelerinden birisi olan NE BİS İN İDEM ilkesi gereğince aynı fiilden dolayı ancak bir kez yargılanıp bir kez cezalandırılabilinir. AİHM Glantz /Finlandiya Kararında, örtülü kâr dağıtımı nedeni ile hem vergi cezası hem de aynı gelirin beyan dışı bırakılması nedeni ile ağırlaştırılmış vergi kaçakçılığı kapsamında hapis cezası uygulamasını aynı suçtan iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama hakkının ihlali olarak kabul etmiştir. Bağımsız yargılama ile hem 3 kat vergi ziyaı cezası hem de hapis cezası uygulaması ülkemizde de uygulanmakta olup; bu durum açıkça AİHM kararlarına aykırılık teşkil etmektedir. Türkiye, Vergi Usul Kanunu’nun yeniden yazımı sırasında; ülkemizi de bağlayan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına uygun,  yasal düzenleme yapmak zorundadır. Aksi takdirde, iç hukuk yolları tüketilen bütün vergi ceza davaları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınacak, Türkiye tazminata mahkum edilebilecek ve binlerce insan haksız yere hapis yatmış olacaktır.

basliksiz-111

Barışan hapis yatmamalı


Çıkartılan 4811 sayılı yasa hariç, diğer 5811,6111 ve 6736 sayılı yasadan faydalanarak özellikle sahte fatura düzenleme ve kullanma fiillerine ilişkin bütün vergisel sonuçları ödeme yaparak kapatan mükelleflerin, Ceza Mahkemelerindeki davaları devam etmektedir.

Ceza Mahkemeleri vergi suçlarını “şekli” bir suç olarak algılamakta, dava önüne geldiğinde; çoğunlukla Yeminli Mali Müşavir ve Mali Müşavirlerden oluşan bilirkişilere dosyaları göndermekte, mükellefler vergi davalarını kazanmış olsalar bile, bilirkişi raporlarının % 99’u “Vergi inceleme raporu doğrudur’’ şeklinde düzenlenmekte ve mahkemeler mahkumiyet kararı vermektedir. Cezanın alt sınırı 3 yıl olduğu için; Yargıtay (Yeni dönemde İstinaf) onayından sonra, cezaevi yolu gözükmektedir.

Önümüzdeki hafta Meclis Genel Kurulu’nda bu konunun çözülerek, önemli bir haksızlığın giderileceğini umut ediyorum.