Bilindiği üzere; bir oto galerisi vergi mükellefi olmayan bir kişiden otomobil satın alıp, bu otomobili daha sonra sattığında fatura düzenlemek ve fatura bedelinin tamamı üzerinden de alıcıdan Katma Değer Vergisi tahsil etmek zorundadır. Bu durum, araç alım satımında bulunanların çoğu zaman bu araçları ticari defterlerine kaydetmeden, satıcıdan aldıkları vekalet ile satışa konu etmelerine ve hem gelir vergisi ve  kurumlar vergisi  hem de katma değer vergisi yönünden büyük bir vergi kayıp ve kaçağının doğmasına neden oluyordu.

Hükümet 7104 sayılı Kanun’un 6’ncı maddesiyle, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun “Özel Matrah Şekilleri” başlıklı 23’üncü maddesinde yapılan değişiklikle, ikinci el oto alış satışlarında özel matrah şekli belirlenmiştir. Buna göre, bu işlemlerde matrah, ikinci el motorlu kara taşıtı veya taşınmazların alış bedeli düşüldükten sonra kalan tutar olarak belirlenmiştir. Bu hüküm 01.06.2018 tarihinde yürürlüğe girecek.

Buna göre, otomobil alım satımı ile uğraşan bir şirket ya da kişi vergi mükellefi olmayan bir kişiden 100.000 TL’ye aldığı bir aracı 110.000 TL’ye satması durumunda 10.000 TL üzerinden Katma Değer Vergisi hesaplayacak.

Bu değişiklik Maliye Bakanlığı’nın bir yılda birden fazla araç satışı yapanları trafik tescil ve noter kayıtlarından tespit ederek yaptığı tarhiyatlar nedeniyle, yaşanan ve yargıya taşınan hususları ortadan kaldırmak için getirilen olumlu bir düzenlemedir. Yani galerici komisyon bedeli üzerinden KDV hesaplayıp, tahsil edecektir. Vergi mükellefi olmayanlardan araç satın alınıp, satışa konu edilmesi durumunda; Katma Değer Vergisi matrahının çok yüksek çıkması nedeniyle araç ticareti vekaletler aracılığıyla yürütülüyor ve kayıp ve kaçak ortaya çıkıyordu. Bu düzenleme ile ikinci el araç ticaretinin kayıt içine daha fazla gireceğini söyleyebiliriz.

basliksiz-1

HASILAT ESASLI VERGİLENDİRME 2019’DA

Hükümet, 01.01.1985 yılında yürürlüğe giren Katma Değer Vergisi sisteminden önce uygulanan “İşletme Vergisi”ne benzer bir düzenlemeyi 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe girmek üzere , Katma Değer Vergisi sistemi içine yerleştirdi.

7104 sayılı Kanun’un 12’nci maddesiyle, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun mülga 38’inci maddesi “Hasılat esaslı vergilendirme” başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmiştir.

Hasılat esaslı vergilendirme sistemine, Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen sektörler ve meslek grupları kapsamında yer almak kaydıyla mesleki kazancı serbest meslek kazanç defterine, ticari kazancı işletme hesabı esasına göre tespit edilen mükelleflerden tercih edenler geçebilecek. Ayrıca sisteme geçenlerin en az iki yıl sistemde kalması zorunludur.

Hasılat esaslı vergilendirme sisteminde;

- Belirlenen sektör ve meslek grupları kapsamındaki gelir vergisi mükelleflerince ödenmesi gereken KDV, indirilecek KDV ile ilişkilendirilmeksizin, alıcılardan tahsil edilen KDV dahil toplam hasılata sektör bazında belirlenen oranın uygulanması suretiyle hesaplanacaktır.

- Mükellefler; kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla alış vesikalarında gösterilen KDV’yi ve hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre beyan ederek ödedikleri KDV’yi kazancın tespitinde işlemin mahiyetine göre gider veya maliyet, yaptıkları teslim ve hizmetler dolayısıyla hesapladıkları KDV’yi kazancın tespitinde gelir olarak dikkate alacaklardır.

- Bilanço esasına göre defter tutan gelir vergisi mükelleflerinden, yıllık iş hacimleri ikinci sınıf tüccarlar için belirlenen ilgili haddin iki katına kadar olanları hasılat esaslı vergilendirme usulü kapsamına almaya Bakanlar Kurulu’na; bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı’na yetki verilmiştir.

Serbest meslek kazancı elde edenlere ve ticari kazancı işletme hesabı esasına göre tespit edilen mükelleflere; ciro üzerinden katma değer vergisi ödeme yöntemi getiriliyor. Buradaki oranın, yüzde 18 genel Katma Değer Vergisi oranı yerine yüzde 10 olarak uygulamaya konulacağı, Maliye Bakanlığı’nın açıklamalarında yer almaktadır.

Uygulama ve kontrolü güç olacak


Hükümetin, Türkiye uygulaması pek de başarılı olmayan bir perakende satış vergisi olan işletme vergisi benzeri bir vergiyi tekrar Katma Değer Vergisi sistemi içerisine yerleştirmesi; bu verginin uygulama ve kontrolünün çok güç olduğu dikkate alındığında amacı tam çözemesek de; belge düzenini yerleştirme amacından sapma veya umudu kesme olarak da yorumlamamız mümkündür.

İşletmelerin zarar etmesi durumunda, uygulama nasıl olacaktır? Bu kapsama alınacak mükelleflerin, girdilerine ilişkin olarak belge almama ve satışlarına ilişkin olarak da belge düzenlememe fiilleri artmayacak mı?

Ülkemizde, genel Katma Değer Vergisi oranının %18 olarak kalmaya devam etmesi durumunda, getirilecek hiçbir düzenlemenin kayıtdışılığı azaltması mümkün değildir. Getirilmek istenen sistemde %18 yerine %10 oranı uygulanarak, belirlenen mükelleflerden daha çok katma değer vergisi tahsilatı yapmak amaçlanmaktadır. Böyle bir düzenleme yapmak yerine, Katma Değer Vergisi genel oranının %10 olarak belirlenmesi daha etkin olacaktır.

Türkiye, malı değil parayı takip eden bir sistem kurmak zorundadır. Parayı takip etmeyi başardığınızda; vergi kayıp ve kaçağının merkezine ulaşmanız daha kolay olacaktır. Bu tür iyi düşünülmemiş geçici çözümler, zaten sağlıklı işlemeyen yapıyı daha da bozacaktır.

sozcu-banner-1