Türk vergi sistemi; adaletsiz dolaylı vergiler üzerine kurulmuş, mükelleflerin “gönüllerinden ne koparsa’’ onu beyan ettikleri düzenin adıdır. Vergi sisteminde, kimseye harcama ve tasarrufunun kaynağı sorulamadığı için, mükellefler bu dünyada cenneti yaşamaktadırlar. Üstelik vergi sistemimizde; oto-kontrol ve vergi güvenlik müesseseleri de olmadığı için, mükellefler boş kaleye gol atmaktadır.

Bir ay önce açıklanan 2017 yılı Gelir ve Kurumlar Vergisi rekortmen listelerine göre; Gelir Vergisi’ne tabi gelirleri için beyanname veren 3.486.592 mükellefin, beyanname yolu ile ödediği Gelir Vergisi tutarı 5.038 milyon TL’dir. Yanlış okumadınız!

Maliye, 112.401 milyon TL Gelir Vergisi’nin, sadece yüzde 4’ünü beyanname yolu ile toplamaktadır. Toplam gelir vergisinin yüzde 93’ü, kaynakta kesinti yolu ile Hazine’ye intikal etmektedir. Kaynakta kesinti suretiyle toplanan verginin yüzde 67’lik kısmını, bordro mahkumu olan ücretliler ödemektedir. Yani, 100 TL’lik verginin 13 TL’sini ödeyen ücretliler gerçek rekortmenlerdir.

Geçen yıl elde ettikleri kurum kazancı üzerinden beyanname veren 759.242 Kurumlar Vergisi mükellefinin ödediği toplam vergi 52.906 milyon TL’dir. Yani, ülkemizde toplanan her 100 TL verginin; 9 TL’si Kurumlar Vergisi, 21 TL’si Gelir Vergisi, 29 TL’si KDV ve 26 TL’si de ÖTV’den oluşmaktadır.

KREDİ KARTI İLE YÜKSEK HARCAMA YAPANLAR, RADARA GİRDİ…

Yukarıda özetlemeye çalıştığım, Türk Vergi Sistemi’nin bu yapısına rağmen Maliye Bakanlığı; yılın son ayında kredi kartı ile yüksek harcama yapan mükelleflere, aşağıdaki yazıyı göndererek görüşmeye çağırdı.

“Mükellef odaklılık, katılımcılık, verimlilik ve etkinlik temel ilkeleri esas alınarak, gelir politikasını adalet ve tarafsızlık içinde uygulamak, mükelleflerin vergiye gönüllü uyumunu sağlamak, mükelleflerin haklarını gözeterek ve yüksek kalitede hizmet sunarak yükümlülüklerini kolayca yerine getirmeleri için gerekli tedbirleri almak; Gelir İdaresi Başkanlığı’nın görevleri arasındadır.

Belirlenen bu ilkeler doğrultusunda…Vergi Dairesi Başkanlığı bünyesinde mükellef odaklı analiz çalışmaları yapılmakta ve cari dönem içerisinde mükelleflerin vergisel ödevleri ile ilgili olarak ortaya çıkabilecek olumsuzlukların en kısa sürede önlenmesi amaçlanmaktadır.

Bu kapsamda, daha sonra ortaya çıkabilecek herhangi bir tarhiyata ve vergi ziyaı cezasına muhatap olmamak için, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 18. 148. Ve Mükerrer 355. Maddeleri gereğince, bu yazının tarafınıza tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde konu hakkında görüşme sağlamak üzere, aşağıda iletişim ve adres bilgileri bulunan Uygulama Denetim Müdürlüğümüze başvurmanız gerektiği.”

MESAJI ALMAYAN PİŞMAN OLUR…

Konunun özeti şudur; Maliye Bakanlığı 2018 yılı içinde, belirli tutarın üzerinde kredi kartı harcaması yapan kişileri tespit edip, onları görüşmeye çağırmaktadır. Bu kişilere; Gelir Vergisi beyanları, şirket ortağı iseler kâr payı alıp almadıkları, şirketlerinden ücret ya da huzur hakkı altında ödeme alıp almadıkları ve kendilerine miras kalıp kalmadığı sorularını yöneltilmektedir. Aslında Maliye Bakanlığı, cevabını bildiği soruları mükelleflere sormaktadır.

Ülkemizde, vergiye tabi ya da vergiye tabi olmayan aylık gelir tutarları belli olan insanların, bu gelirleri ile açıklanamayacak şekilde kredi kartı harcamaları yaptıkları bir gerçektir. Hatta bağımlı çalışanların gerçek aldıkları ücretleri bordrolara tam yansıtılmadığı için; 5.000-TL maaşa rağmen; kredi kartları ile bunun 2-3 katı harcama yaptıkları görülmektedir. Maliye, çalışanlardan hareketle işverene ulaşmakta ve tarhiyat yapabilmektedir. Olayın vergi boyutu yanında, SGK boyutu da tabloyu ağırlaştırmaktadır.

Örneğin; şirket ortağı olan bir kişi, şirketten ne maaş nede kâr payı adı altında bir ödeme almadığı ve başkaca da bir geliri olmadığı halde; kredi kartı ile ciddi harcamalar yapmakta, çocuklarını özel okulda okutmaktadır. Bu durumdaki kişilere verilmek istenen mesaj şudur: yıl bitiyor, Mart 2019’da Gelir Vergisi beyannamesi verilmesi lazım. 2018 yılında yaptığınız harcamaları açıklayacak kadar gelir beyan etmeniz, vergiye gönüllü uyum çerçevesinde sizden beklenmektedir. Aksi halde, ortağı olduğunuz şirketler de vergi incelemesine alınacaktır.

Gelir vergisi sistemimiz, “malı değil parayı takip eden” bir yapı üzerine inşa edilmiş olsa idi; bu tür davetlere gerek kalmayacak, herkes harcama ve tasarrufunun kaynağını açıklamak zorunda kalacaktı.

Şimdi bu satırları okuyan sizler; memlekette, nereden buldun diye bir yasa yok! diye söyleniyor olabilirsiniz. Maliye, elde ettiği gelirden daha fazla harcama yapılması hususunu; vergi kaçırıldığının karinesi olarak kabul edip, inceleme alanını genişletiyor ve istediği sonucu alıyor. Benden uyarması...