pinar-turan

Trabzon sahilinde karada başlayıp karada biten, altından su akmayan 160 metre uzunluğunda kocaman bir köprü inşa etmişler.
Adı da ‘Seyir Köprüsü’.
Tabii olay Trabzon’da geçince tahmin etmişsinizdir; köprü seyir için yapılmış ama sahile paralel bile değil!
Ve belediye bunun için para harcamış.
Tabii baktılar halk köprü seviyor… Üzerinden geçmeyeceği, hatta belki ömür boyu gidip göremeyeceği köprüler için halay bile çekip seviniyor. Sırf köprü için oy veriyor. İhtiyaç olsun olmasın, “Şanımız yürüsün!” diyerek onlar da yapıvermişler bir köprücük.
Nasıl olsa halktan çıkıyor parası!

* * *

avrasyatuneli-1140x700

Zaten biz tarih boyunca köprülere çok meraklı bir millet olmuşuz. Yol manzarasına bayıldığımız gibi köprülere de çok meraklı olmuşuz.
Bunu bilen uyanıklar da köprü üzerinden çok sömürmüş bizi!
Ama işin tuhafı, kör bile aynı çukura iki kere düşmezken biz aynı ayvayı tarih boyu yiyip akıllanmayan, hatalarından bir türlü ders çıkaramayan bir toplum olmuşuz. Hâlâ varlığımızı devam ettirebiliyor olmamız bile bir başarı hikayesi.
Deli Dumrul’un öyküsünü bilir misiniz? Meşhur Dede Korkut hikayelerinden biridir. Eşkıyadır Deli Dumrul.
Bir köprünün ucunda durur, oradan her geçenden 5 akçe, bunu öğrenince geçmekten vazgeçendense 10 akçe alır.
Gördünüz mü? Ta o zamanlarda bile kafamız aynı işliyormuş! Bir de iktidar partisini tarih bilmemekle suçluyorlar!
Bakın, bu durumu gayet iyi biliyorlar ve tarihten, hikayelerimizden ders çıkarıp aynen uyguluyorlar.
Mesela Avrasya Tüneli’ni yaptılar. Bu tünelden geçenlerden gidiş-dönüş yaklaşık 39 lira alıyorlar. Peki ya geçmeyenlerden? İşte garip olan da bu…
Tünelden geçmeyen milyonlarca vatandaş tünele vergileriyle katkıda bulunuyor. Devlet, tüneli yapan firmaya yılda 26 milyon 500 bin aracın geçeceğine dair garanti vermişti. Oysa o kadar araç geçmiyor. Açık çok büyük, devlet aradaki farkı vatandaşın vergileriyle ödüyor.
E, böyle bir halka hizmet aşkı (!) karşısında insanımız da buna duyarsız kalamıyor ve veriyor oyları.
Alan memnun, satan memnun!
Bize de böyle boş boş bakmak kalıyor!

Şehitlerimizden utan Nagehan!


Yazar diye adlandırılan Nagehan Alçı katıldığı bir televizyon programında Ege Denizi’nde bulunan Yunan işgalindeki adalarımız için, “18 keçinin otladığı kaya parçası için savaş mı yapalım?” dedi!
Nasıl yani?
İngiltere 1982 yılında İngiliz toprağı sayılan 12 bin kilometre uzaktaki Falkland Adaları için Arjantin’le boşuna savaşmış demek ki! Ya da İngilizler böyle abuk sabuk düşünceleri olanlara bizdeki kadar söz hakkı tanımamışlar!
12 bin kilometre uzakta da olsa, üzerine sadece kuş da konsa topraklarına sahip çıkmışlar.
Bir ülke işte böyle gücünü gösterir.

1tb25z_tepe

Peki bir Türk vatandaşı nasıl böyle konuşabilir? İnsan önce bir karış vatan toprağı için gencecik yaşta hayatını feda eden onca şehidimizden utanır.
Nagehan Alçı’nın ‘kaya parçası’ diye bahsettiği Türk adaları kara sularımızın içindedir.
Bu kadın o kaya parçalarına yerleştirilecek silahların ülkemizi tehdit eden bir durum yaratacağının farkında değil herhalde…
Bana göre farkında olmasına farkında ama bu durum umurunda değil!
Umurunda olan tek şey birçokları gibi, birilerine hoş görünmek ve yandaşlık yapmak!
Asıl acı olan bu!