Bir şeyler yanlış gittiğinde başkalarını suçlayıp, tehdit edip çevreye saldırmak artık moda oldu. Bu, en tepedekinden en aşağıdakine böyle! Boşuna dememişler “Balık baştan kokar” diye!

Taksiciler internet üzerinden özel ulaşım hizmeti veren Uberlere adeta savaş açtılar. Öyle ki; utanmadan yakaladıkları Uber şoförlerini tehdit edip hırpalıyorlar. Dönüp kendilerine bir bakmak, öz eleştiri yapmak yok! Sanki işlerini çok güzel yapıyor da haksızlığa uğruyorlar!

Kısa mesafeden adam almazlar! İstemedikleri yöne gitmezler! Bozuk paraları genellikle yoktur ve para üstü vermeyi sevmezler! Baktılar safsınız, sesiniz çıkmıyor dolaştırıp dururlar!

Yabancıysanız normal ücretten çok daha fazla para alırlar!

İçi pis, bakımsız ve kokan taksilerine bineceksiniz… Bu arada onların dinlediği radyoyu dinleyeceksiniz! Sigara içerlerse ses çıkarmayacaksınız! Etrafa küfür savurarak, söylene söylene, ani fren yaparak gidecekler ama bütün bunlara katlanacaksınız! Sonra da birileri çıkıp insanlara rahat edebilecekleri bir hizmet sununca “Vay efendim, ekmeğimiz!”

O ekmek için bazıları canını dişine takmış düzgün düzgün çalışırken, bu mesleği layıkıyla yapmayan bir grup, insanlara eziyet edip kazıkladığı için Uberler sıkça tercih ediliyor. Başkalarını suçlayıp saldıracaklarına önce içlerindeki magandaları ayıklayıp kendilerine çeki düzen versinler!

Soyadı eziyeti!


Kadın olmak gerçekten zor!

Tecavüz, dayak, cinayet bir yana, günlük hayatı yaşarken bile kadın olmak zor. Şimdilerde dilimizdeki ayrımcı kelimeleri değiştirerek kadınlara bakış açısını değiştirmeye çalışıyorlar. Ben de bunu destekliyorum. Mesela ‘bilim adamı’ yerine ‘bilim insanı’. ‘adam gibi…’ yerine ‘insan gibi’! ‘Kadın yazar’ yerine ‘bayan yazar’; dermişim… Yok yok, ‘bayan’ yerine ‘kadın’ diyoruz! ‘Kadın yazar’ yerine sadece ‘yazar’! Kadın diyerek ayırmaya ne gerek var? Konuşurken ağzımdan alışkanlıkla ilk olarak eski halleri çıksa da düzeltmeye gayret ediyorum.

Bunlar iyi, güzel şeyler ancak kadınların ayrımcılık yapılmadan, erkeklerle eşit şartlarda, aynı haklara sahip olarak yaşamaları için yeterli değil maalesef. Bence çözüm bulunması gereken başka konular da var. Mesela ‘soyadı’ meselesi!

Babanızın soyadıyla doğuyorsunuz. Sonra evleniyorsunuz… Babanızın soyadını alıp eşinizin soyadını yazıyorlar kimliğinize ama o iş öyle kolay olmuyor. Bütün belgeleriniz değişip tekrar düzenleniyor.

Adamlarda ise hiçbir şey değişmiyor. Onlar imzayı atıp aynen hayatlarına devam ediyorlar.

Hadi evlendiğiniz zaman sevdiğiniz adamla beraber olmanın mutluluğu, yeni bir hayata başlamanın heyecanı yapılan işlemler göze batmıyor. Sonra işler beklediğiniz gibi gitmedi diyelim; boşanmak istiyorsunuz… Eğer kocanız ülkenin yarısını sarmış manyaklardan çıkmaz ve boşanabilirseniz her şey tekrardan değişiyor!

Nüfus cüzdanı, pasaport, ehliyet, kredi kartları, üzerinde adınız olan her şey yine değişiyor. Ya tekrar evlenirseniz? Her şey yeniden başlıyor! Biz de erkekler gibi kendi soyadımızı değiştirmeden yaşasak ne olur yani! Kendi soyadımıza sahip çıksak! Bunca eziyeti çekmesek!