Kendimize özgü “Türk işi Başkanlık Sistemi”ne geçildi ya... “Artık kötü günler geride kaldı” diyenler var.
Ah, keşke öyle olsa... Nerede o günler?
Şimdi daha zor günlerin geldiğini gösteren işaretler var.
Uluslararası kredi değerlendirme kuruluşu Fitch’in, Türkiye’nin kredi notunu düşürüp durağandan negatife çevirerek “yatırım yapılamaz” notu vermesi yabancı yatırımcıları ürküttü.
Oysa Türkiye’nin sermaye girişine son derece ihtiyacı var. Hem de acilen...
Fakat, hukuk devleti olarak güven yaratamadığımız sürece yabancıların yatırım yapmalarını boş yere bekleriz.
Biz ne dersek diyelim Türkiye artık dünyanın gözünde hukukun egemen olmadığı bir Ortadoğu ülkesi!

* * *

Ülkedeki çok kişinin borsayla, dövizle filan ilgisi yok. Hukuk, özgürlük gibi kavramlar sadece yüzde 20, yüzde 30’luk bir kesim için önemli.
Bunlar, yüzde 60, yüzde 70 insanımızın umurunda değil. Onlar pazardaki patates, domates, yumurta, kasaptaki et fiyatlarına bakıyor.
İşte yalnız patates, domates değil, yumurta fiyatları bile uçtu!
Türkiye güya bir tarım ülkesi! Patatesi bile iç savaş halindeki Suriye’den satın aldık. Utanmamız lâzım!
Tarım bitmiş, çiftçi-köylü fakirleşmiş durumda...

* * *

Haa... Bir terane tutturulmuş gidiyor!
Dış güçler!
Dövizi, peyniri, domatesi hep dış güçler artırıyor!
Bizim saf vatandaşlarımız da buna inanıyor.
Kötü yönetimin adı “Dış güç saldırısı” oldu.
Gerçekte ekonomi politikalarının yanlış olduğunu kimse kabul etmiyor.
Milleti üretmeden tüketmeye alıştırmışlar!
Dışarıdan sürekli kredi alıp üretime değil, tüketime harcamak, borçla koca koca binalar, yollar yapmak, ölü yatırımlara yönelmek, tarıma, hayvancılığa boş vermek yanlış!
Dış güçlerin bunlarla ne ilgisi var?

* * *

Yabancılar Türkiye’yi terk ediyor. Yalnız yabancılar değil, fırsatını bulan Türk işadamları da kaçıyor.
Yıllık cari açık (döviz açığı) 57 milyar doları aşmış bulunuyor.
Ee, ne olacak bunun sonu?
Ele güne avuç açmaya devam edeceğiz. Borç bulduğumuz zaman mesele yok, kriz çıkmaz! Bulamadığımız an yanarız!
Ah o dış güçler yok mu? Bütün kabahat onlarda!

“Ne deve, ne kuş!”


Bugün Türkiye’de uygulanmaya başlanan sistem “Başkanlık Sistemi”dir... Fakat “Amerikan tipi Başkanlık” değil, “Türk işi Başkanlık sistemi.”
Amerikan sisteminde Başkan, parlamentonun denetimi ve yargının kontrolü altındadır. Bizde ise denetim mekanizması yok!
Prof. Dr. Burhan Kuzu, kendisini Başkanlığın “Babası” olarak kabul eder. Çünkü bu sistemin esaslarını o hazırlamıştır. Fakat, milletvekili yapılmadığı için kızmış olsa gerek ki, yeni rejim için şöyle diyor:
“Benim başkanlık modelimdeki arzu ettiğim parlamento modeli, dar ya da daraltılmış bölge dediğimiz ve vatandaşı birinci elden tanıyan, bilen vekillerin yer aldığı bir modeldi. Lidere bağımlı değil, vatandaşa bağımlı vekiller olması lâzım. Bu çok temel eksiklik. Bu haliyle rejim ne deve ne kuş oluyor!”
Doğru söylüyorsun Kuzu Bey biraderim... Fakat artık çok geç! Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiş bulunuyor.

TEBESSÜM

Papağan ve tavuklar...


Adamın biri her gün papağanını camın önüne bırakır, işe öyle gidermiş. Papağan da akşama kadar yoldan geçenleri izler, söylenenleri dinlermiş.
Bir gün papağan camın kenarında dururken, aşağıda eylem yapan gençler “Tek yol devrim” diye bağırarak yoldan geçerler. Ertesi gün de sağcı gençler eylem yaparlarken papağan aşka gelip pencereden “Tek yol devrim” diye bağırmaya başlar...
Sağcı gençler kızıp evi taşlayarak hurdaya çevirirler.
Adam eve dönünce çok şaşırır ve olanları komşularından öğrenir. Papağana aynı şeyi bir daha yapmamasını tembih eder.
Bir sonraki gün solcular eylem yapar. Papağan yine duramaz, bu kez sağcılardan duyduğu “Kutsal hareketimiz önlenemez” sloganını söylemeye başlar. Bu kez solcular öfkeyle evi taşa tutarlar...
Adam akşam eve döndüğü vakit bakar ki bu böyle olmayacak, papağanı alıp kümese kapatır. Kümesteki tavuklar papağana bakıp: “Ne oldu lan artiz? Bütün gün öyle camda durup etrafa bakarak fiyaka yapıyordun...” diye alay ederler.
Papağan:
“Hadi oradan kaltaklar” der “Ben sizin gibi fuhuştan yatmıyorum, fikir ve düşünce suçundan buradayım!”

GÜNÜN SÖZÜ


Cahil bir ülkeye gelen yabancı, ormanda yolunu kaybeden bir insan duygusuna kapılır!

basliksiz-1

sozcu-banner-1