Avrupa İnsan Hakları Mahkeme­si’nin, terör suçundan tutuklu yargılanan eski HDP eşbaşkanı Selahattin Demir­taş’ın serbest bırakılmasına karar verme­si sanırım daha çok uzun süre tartışılacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bu karar bizi bağlamaz!” diye kestirip atması doğru mudur? Hayır!
Zaten dünyada bizi “Hukuk tanımaz bir ülke” olarak biliyorlar, Erdoğan’ın aşırı tepkisiyle, aleyhimizdeki bu kanaat daha da güçlenecek!
Türkiye “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Sözleşmesi”ne imza atan ülkelerden biridir. Sözleşmenin 46’ncı maddesine göre, taraflar davalarda mah­kemenin kesinleşmiş kararına uymayı taahhüt etmişlerdir.
Bu bakımdan hiçbir ülke, hiçbir makam “Bu karar bizi bağlamaz” diyemez.
Ayrıca, Erdoğan bu açıklamayı çok erken yapmıştır. Çünkü AİHM’nin kararı kesinleşmiş değildir. Türkiye’nin 3 ay içinde karara itiraz hakkı vardır.
İstanbul Barosu’nun önceki başkan­larından Av. Turgut Kazan:
“Karar bizi bağlamaz demek hu­kuku yok saymaktır. Bırakın Avrupa Birliği sürecini, Avrupa Konseyi’n­den de atılırsınız!” diyor.

serit-kalip-tokmak-22-kasim

Ezan Türkçe mi olmalıdır, Arapça mı?
Hâlâ bu konu tartışılıyor.
Ezan Müslümanları namaza davettir. Bu davet her ulusun kendi dilinde yapılabilir.
Biz Arapça ezanın anlamını biliriz. Bu bakımdan ezanın Arapça okunmasına alışmış bir toplumuz. Ancak... Türkçe okunmasında da bir sakınca olmadığı kanaatindeyim.
Peki, bunun doğrusu ne?
Tartışmalar büyüyünce bir uzmana sormak lüzumunu hissettim. İlahiyatçı yazar Nazif Ay “Ezan Türkçe mi olmalıdır, Arapça mı?” sorusuna yazılı olarak şu cevabı verdi:

★★★

“Ezan ibadet edenleri namaza çağıran bir seslenmedir. Ezan, dinin esaslarına yasak getirilmeyen coğrafyayı temsil eden bir manifestodur.
Ezan, zamanımıza kadar ‘Şeair-i İslâm’ diye bilinen ve İslam dininin en belirgin alameti kabul edilen bir simgedir.
Maalesef ezan günümüzde, Müslümanlara özel parola olmanın ötesine taşarak, bağırtı üzerine kurulu bir senfoni niteliğine bürünmüştür.
Zaten bu kaygılarla ezan uygar ülkelerde hoparlörden okunması yasaklanan dinsel eylem olarak kabul edilmektedir.
Ezan okuyuşlarındaki çirkin ve çılgın ses ayarını savunanlara, medeniyet ölçüsündeki nezaket ve desibel ayarlarının herkes için eşit olduğunu hatırlatırım. Müzikalitesi olmayan ezan okuyuşlarına modern insanın tavır koyması haksızlık olarak değerlendirilmemeli...
Ezan Arapça doğmuştur tabii olarak ama ibadete çağırdığı toplum artık sadece Arap toplumu değildir. Bu yüzden ‘ezan yalnızca Arapça okunmalıdır’ mantığının geçerli hiçbir gerekçesi yoktur. Arapça’da direnmenin karşılığında biz Türklerin de söyleyeceği sözler ve itiraz edeceği nedenler vardır.
Sadece Arapça ezanı savunmak, Arap kavmiyetçiliğine dayalı İslamcılığın göstergesidir. Sadece Arapça ezanı savunmak, Arap kültürüne bağımlılığın kutsallığına inanan zihniyetin göstergesidir.
...Ve ezanın sadece Arapça okunmasını savunmak, Emevi despotizmine onay vermektir!” (Nazif Ay)

Bu dünyada adalet yok!


ABD Başkanı Trump acayip bir adam... Bir gün öyle diyor, bir gün böyle...
Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda vahşice öldürülen Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı olayı için:
“Bu insanlık dışı cinayetin sorumlusunun Suudi Arabistan olduğu anlaşılıyor. Suudilere yaptırım uygulayacağız!” diyordu.
Cinayetin Suudi Arabistan kaynaklı olduğu kesinleşti, Kaşıkçı’nın öldürülmesini Veliaht Prens Salman’ın emrettiği iddiaları kuvvetlendi.
Peki, Trump şimdi ne diyor?
“Prens’in olay hakkında belki bilgisi vardı, belki de yoktu. Gerçekleri bilemeyeceğiz. Her hâlükârda Suudi Arabistan’la ilişkimiz sürecek. İsrail ve diğer ortaklarımızın çıkarlarını korumak için Suudi Arabistan ile sağlam ortak kalmak niyetindeyiz.”
Suudi gazeteci Kaşıkçı’ya Allah rahmet eylesin. Bu olay artık büyük ölçüde kapanmıştır.
Hak, hukuk, adalet nerede? Bu dünyada yok maalesef!
Türkiye olarak gafletten uyanmalıyız. Yeryüzünde âdil olan bir devlet yok. Amerika da menfaati olduğu sürece dosttur.
Suudi Arabistan’ın petrol zenginliği devam ettikçe, bin tane Cemal Kaşıkçı öldürülse Amerika yine de Suudilerle olan ortaklığını bozmaz!

TEBESSÜM

Adem ile Havva


Bir Fransız, bir Alman ve de bizim Temel, müzede “Adem ile Havva Cennet Bahçesinde” adlı tabloya bakıyorlarmış.
Alman “Bedenlerinin kusursuzluğuna bakar mısınız? Adem ile Havva mutlaka Alman olmalı” demiş.
Fransız, Alman’a karşı çıkmış:
“Havva ne kadar güzel, Adem ne kadar yakışıklı... Bu kadar çekici olduklarına göre hiç kuşkusuz Fransız olmalılar” demiş.
Temel, tabloya uzun uzun baktıktan sonra kararını vermiş:
“Bunlar kesin Türk’tür. Üstte yok, başta yok, elmadan başka yiyecekleri yok, ama kendilerini hâlâ cennette sanıyorlar!”

GÜNÜN SÖZÜ


Kurnaz tilkiyi yakalamak için en az onun kadar kurnaz olmak gerekir!

11rahmibey30cm