ABD Başkanı Trump’ın yaptığı son açıklama, başta Fransa ve Almanya olmak üzere tüm Avrupa Birliği ülkelerine girecek büyük kazığın habercisi!
Trump, Birinci Dünya Savaşı’nın bitişinin 100’üncü yıldönümü nedeniyle Paris’te 70 civarında ülkenin liderleriyle bir araya geldikten sonra Amerika’ya döndü ve ilk işi sosyal medyada şu açıklamayı yapmak oldu:
“Fransa’dan yeni döndüm. Yaptığım toplantılarda birçok başarı elde ettim. Bu çok zengin ülkelerin, askeri koruma için artık Amerika’ya para ödemeleri ya da kendilerini korumaları zamanı geldi!”
Ne demek bu? Trump, Avrupa Birliği ülkelerinden koruma parası istiyor, “Sizin zengin olmanız bizim askeri korumamız sayesindedir. Şimdi ücretimizi ödeyin. Artık bedavaya koruma yok. İşinize gelirse!” demeye getiriyor.
Burnu havada Avrupa ülkeleri herhalde kara kara düşünmeye başlamıştır.
Avrupa basını Trump’a “Deli” diyor. Bizde de “Delidir, ne yapsa yeridir!” diye bir söz var ama Trump ilk defa haklı görünüyor. Bedavaya alışan Avrupa Birliği, ABD’nin koruma şemsiyesi altında zenginleşti, şimdi bedeli isteniyor. Pamuk eller cebe!

serit-kalip-tokmak-14-kasim

Birkaç gün önce bu sütunda “Atatürk’e saygı Allah’ın emridir.” diye yazmıştım. Bunu yazarken dayanak noktam tanınmış ilahiyatçı yazar Nazif Ay idi...
Yıllardır İslâmî konularda makaleler yazarak insanlarımızı aydınlatıp gericilerin baskısından kurtarmak için mücadele eden ilahiyatçı olan Nazif Ay’dan yaptığım alıntı büyük gürültü koparttı.
Mail kutuma yağan mesajlarla “Kur’an’daki Tevbe Suresi’nin 84’üncü Ayeti’nde böyle bir ifade göremedik. Yalan-yanlış yazmayın!” diye tepkiler geldi.
Durumu Nazif Ay’a ilettim. O “Ata’ya saygı duruşu Kur’an’ın emridir” diyerek itiraz edenler için şu cevabi yazıyı gönderdi. Okuyalım:

★★★

“İslam’ın temel kaynağı olan Kur’an, mezar başında ayakta durma konusunda yasak değil, tam tersine açıklık getirmiş, hatta zımnen de olsa emir vermiştir.
Kur’an’daki Tevbe Suresi’nin 84. Ayeti’nde mealen; “Onlardan (münafık, yani din konusunda ikiyüzlü olanlardan) ölen biri üzerine sonsuza dek dua etme; böyle birinin mezarı başında da durma. Bunlar Allah’a ve resulüne nankörlük ettiler ve yoldan sapmış olarak ölüp gittiler” denilmektedir.
Bu ayet son dönemlerin dinci itirazlarına cevap vermekte ve bizden, Atatürk ile diğer milli kahramanlarımıza, onların hatıralarını taşıyan mekânlarda ve özellikle mezarları başında, mesela Anıtkabir’de, tazimle ayakta durarak saygı göstermemizi istemektedir. Çünkü ayetin mefhum-u muhalifi, yani tam ters mantığı şunu söylemektedir:
“İyi kişilerin ardından dua edin, o kişilerin örnek kişiliklerini öne çıkarmak maksadıyla mezarlarının başında ayakta durun!”
Atatürk; yaşantısı, fedakârlıkları, her türlü zulme isyanı ve milli kimliğimize katkılarından ötürü kabrinin başında ve onun hayırla yâd edileceği mekânlarda ya da heykellerinin bulunduğu noktalarda saygıya layık bir şahsiyettir.
Bu saygıyı gösterirken sanki abartılı lütuf ediyormuşçasına bir anlayışla konuya yaklaşmak yanlıştır. Zira Atatürk’e saygı duruşunda bulunmak hem ulusunun ona vefası, hem de Allah’ın bir emridir.”

Eyüp’e kadın eli değecek!


İstanbul CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Yerel Seçim’de ilçelerde kadın adaylara öncelik vereceklerini söyledi.
Eyüp ilçesi AKP’nin kalesi gibidir. Fakat bu defa Eyüp’te geniş bir çevre:
“Seçim iktidar partisi için zor geçecek. Göçmen İffet Hanım’ın kızı, AKP’nin çetin rakibi...” diyor.
Yöre halkının “İffet Hanım’ın kızı” dedikleri CHP’li aday adayı Emel Bilenoğlu... Mimar Sinan Üniversitesi mezunu, 47 yaşında, evli, iki çocuk annesi...
Emel Hanım, gece-gündüz çalışıyor, Eyüp’te çalmadık kapı bırakmıyor... Şimdiye kadar 21 mahalle ve 7 köyde sokak sokak dolaşıp projelerini anlattığı belirtiliyor.
Eğer İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu’nun dediği gibi CHP kadın adaylara öncelik verecekse Emel Bilenoğlu’nun şansı yüksek demektir. Eyüp ilçesine kadın elinin değmesi sanırım iyi olur.

TEBESSÜM

Millet adam olmadıkça...


Amerikan Anayasası’nda “Halkın saadetleri peşinde gitmesi” diye bir ifade vardır.
Benjamin Franklin (1706 – 1790) bir gün Anayasa hakkında bir toplantıda konuşurken, arka sıralardan bir dinleyici:
“O kelimeler hiçbir şey ifade etmez. Hani o maddenin garanti ettiği refah ve saadet nerede?” diye bağırır.  Benjamin Franklin ona şu cevabı verir:
“Arkadaş, Anayasa, Amerika halkına sadece saadetlerin peşine gitme hakkını garanti ediyor. Onu yakalayacak olan sensin! Bir millet adam olmadıkça hiçbir yasa ya da anayasa işe yaramaz!”

GÜNÜN SÖZÜ


Ülkemizde siyasetçilere soru sormayanlar yalan dinlemek zorunda kalmazlar!

11-karikatur-12cm