Bu koy bildim bileli halka ve turizme açıktır... Daha doğrusu açıktı... Artık açık değil!
Lâfı uzatmayayım. Okluk’ta Cumhurbaşkanı için yapılan 300 odalı yazlık saray nedeniyle bu cennet koy kapatıldı. Böylece halka ve turizme çok büyük zarar verildi!
Artık deniz tutkunları, yat sahipleri ve vatandaşlar bu koya giremeyecek, yanlışlıkla girenler polisle karşı karşıya kalacak, büyük güçlükler yaşayacaklar!
* * *
Yazlık saray için çevreye o kadar çok zarar verildi ki, anlatmakla bitmez. Yapılan çift şeritli makam yolu, saray ve çevresinin inşaatı için 50 bin ağaç kesildiği belirlendi.
Karacasöğüt Köyü, Buzağıotu Mahallesi ve Mal Deresi sakinleri bir yılı aşkın süreden beri Cumhurbaşkanı’na yapılan yazlık saray yüzünden mağdur oldu, çile çektiler. Yolları ve ormanları perişan edildi. Marmaris’e ulaşım, çocukların okula gidiş-gelişi ve çiftçilerin ürünlerini ilçe pazarına götürmesi hayli zahmetli hale getirildi.
* * *
Sevgili okurlar... Bu bilgileri benim can arkadaşım Can Pulak’dan aldım.
Can Pulak, 8’inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın başdanışmanıydı. Bakınız ne diyor?
“Yapılan yazlık saray nedeniyle yolların gereksiz büyütülmesine, yapılan saraya ek binalara ve sahil düzenlemesine çok büyük paralar döküldü.
Ne o, Cumhurbaşkanı ve misafirleri burada tatil yapacaklar! Yılda kaç gün kalacaklar ki?
Rahmetli Özal da Cumhurbaşkanıydı. Aynı yerde ona küçük bir kulübeyi onararak mütevazı iki odalı bir ev yaptırmıştım. Orada 3 yıldan fazla yaz aylarında kısa tatiller yaptı, halkla beraber yüzdü, halkın içinde gezdi, turist teknelerini ziyaret ederek tatilcilere ülkemizin güzelliklerini ve değerlerini anlattı.
Hayatta ilk defa pişmanlık yaşıyorum. Keşke Cumhurbaşkanlığı yazlığı için Karacasöğüt’ü seçmeseydim, keşke 28 yıl önce o mütevazı evi yapmasaydım. Böylece doğanın tahribatına dolaylı olarak sebep olmasaydım.
Bana göre alınan tüm bu önlemler, denizi kapatmalar, halkı korkutmalar kraldan fazla kralcıların işidir! Sanırım Sayın Cumhurbaşkanı da tatile geldiğinde olanlara üzülecek, Gökova’da yaşamaya başladıktan sonra doğaya karşı yapılan kıyımı yüreğinde hissedecektir.”
Bu defa teşekkür var
Önceki gün yolda Bodrum Gündoğan’ın ünlü lokantasının sahibi Terzi Mustafa’ya rastladım. Gözlerinin içi gülüyordu. “Belediye Başkanı Mehmet Kocadon’u ziyaretten geliyorum” dedi ve ekledi:
“Gündoğan esnafı olarak ona ‘Teşekkür plaketi’ verdik. Eğri büğrü, yamuk yoluk olan yollarımızı yaptırdı. Artık insanlar düzgün, güzel yolda ayaklarını burkmadan yürüyebiliyorlar.”
Aynı gün Hülya Ünlü (hulyaunlu99@gmail.com) adlı Gündoğan sakininden bir e-mail aldım. Özetle şöyle diyor:
“Yaz başından beri, Seba Sitesi tarafından yok edilen küçük halk plajımızla ilgili size ve belediyeye mağduriyetimizi yazmıştık. Başkan Kocadon, Seba Şirketi’nin yok ettiği yerin sağ tarafındaki küçük kumsalı halk plajı olarak tahsis etti, şezlong ve şemsiye getirtti, herkes mutlu oldu. Arkasında devlet desteği olmadan bize yapılan bu hizmetten memnuniyetimizi sizinle paylaşmak istedim.”
Sevgili okurlar... Halktan belediyeler için gelen şikâyetleri yansıttığım gibi, memnuniyeti de nakletmek meslek etiğinin gereğidir. Dilerim bu tür hizmetler devam eder.
TEBESSÜM
Öğretmene kıyak!
Ege Cansen’den fıkra gibi bir olay:
“Arkadaşıma, ‘Bana eski yıllarda Yedek Subay Öğretmen olarak askerlik yaptığın dönemdeki ilk gününü anlat’ dedim.
Ücra bir köye tayini çıkmış. Muhtar onu karşılamış. Okul denilen bina iki kapalı mekândan ibaretmiş. Biri dershane, diğeri öğretmen evi denen bir odaymış. Köye geç saatte vardığı için hemen yatıp uyumuş. Sabah kalkınca dışarı çıkıp helâyı aramaya başlamış ve bulamamış. Tam o sırada elinde ibrikle muhtarın geçtiğini görmüş:
“Muhtar! Helâ nerede?” diye seslenmiş.
Muhtar şöyle cevap vermiş:
“Biz çalıların arkasına gidiyoruz. Fakat sen hocasın, istediğin yere yapabilirsin!”
GÜNÜN SÖZÜ
Nicelik değil, nitelik önemli. Yüz budala bir araya gelse yine de bir akıllı etmiyor!
