Hatalarıyla, sevaplarıyla bir CHP kurultayı daha geride kaldı.
Ülkemizin sorunları çok... 36’ncı Kurultay’da bir umut ışığı yakıldı mı? Ben şahsen bağırıp çağırmadan, karşılıklı dalaştan başka pek bir şey göremedim. mevcut düzeni değiştirme umudu yaratacak projelerin tartışıldığına da tanık olmadım.
Kurultayda da, CHP Meclis Grubu toplantılarında konuşulan sözler tekrarlandı, Başkan adayı Muharrem İnce’nin feveranı kongreye damgasını vurdu.
Muharrem Bey’e sakin olmasını tavsiye ediyorum. Önümüzde Türkiye için çok zorlu bir dönem var... Parti içi kavgalarla güç kaybedip, iktidar partisini sevindirmeyin!

* * *

Türk Tanıtım Vakfı (TÜTAV) Başkanı Kemal Baytaş bir siyaset bilgesidir. Hiçbir partiyle organik bağı yoktur. Bu bakımdan siyaseti objektif olarak değerlendirir.
Dün ondan bir mektup aldım. Okuyalım:
“CHP’nin 36’ncı Kurultayı’nda Atatürk ilkeleri doğrultusunda politikalar geliştirmekle ilgili bir çaba ne yazık ki gösterilmedi.
CHP’nin yolsuzluklar konusunda Meclis’te yaptığı büyük mücadelenin, Ankara ile İstanbul arasında gerçekleştirilen ‘Adalet Yürüyüşü’nün, 15 Temmuz Darbe Girişimi’ne karşı tüm CHP milletvekillerinin Meclis’te yekvücut olmalarının, Halk TV’de her akşam yapılan mücadelelerin yeterli olmadığı anlaşıldı.
Peki, ne yapmak gerekiyor?

* * *

Beşinci defa Genel Başkan seçilen Kemal Kılıçdaroğlu’nun, 2019 seçimleri için yeni oluşturacağı eylem planlarıyla halkı heyecanlandırıp coşturarak kamuoyu oluşturması şart görünüyor.
Vatandaşın şiddet kullanmadan direnişte bulunması anayasal hakkıdır. Bu hakkın eyleme geçmesi, halka umut ve heyecan verip coşku sağlayacaktır.
Tabii ki tüm bunlar tek başına değil, bütün CHP kadrosuyla olur.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun mevcut yönetim kadrosuna yeni hareket verecek bazı isimlere yönetimde sorumluluk vermesi doğru olacaktır diye düşünüyorum. Aklıma ilk gelen isimler Haluk Pekşen, Yaşar Seyman ve Tuncay Özkan’dır. Bunlar yeni yönetime doping etkisi yaratabilirler.”

* * *

Böyle diyor siyaset bilgesi Kemal Baytaş...
Düşündüm. Onun mektubunda geçen 3 isimden ikisini (Haluk Pekşen ve Tuncay Özkan) çok iyi tanıyor ve Baytaş’ın fikrine katılıyorum. Yaşar Seyman Hanımefendi’yi ise tanımıyorum ama hakkında çok olumlu şeyler konuşulan ünlü bir sendikacı olduğunu biliyorum.
Zaten Yaşar Seyman’ın kurultayda 560 gibi çok yüksek bir oy alarak Parti Meclisi’ne girmesi, bunun doğruluğunu gösteriyor.

Allah aşkına nedir bu karanlık sevdası?


Bu iktidar karanlığı pek sevdi... Yaz saati uygulamasını kış aylarında da inatla devam ettirmesi bunu gösteriyor.
Nedir bu karanlık sevdası, neden aydınlığı sevmiyorlar anlamak mümkün değil...
“Minik yavruların sabahın kör karanlığında, uykulu bir halde okula gitmelerinin kazandıracağı birkaç kuruşluk elektrikten elde edilecek paraya lânet olsun” diyen birçok okurumun duygularını yansıtmak için bunları yazıyorum.

* * *

Anneler- babalar yavruları adına şikâyetçi... Enerji Bakanı Berat Albayrak’a seslenerek:  “Çocukları sabahın köründe sokaklara dökmenin mantıklı bir izahı varsa Bakan Bey bunu bize anlatsın” diyorlar.
Enerji Bakanı Berat Albayrak’a kızmayın sevgili okurlar. Ben, bu konuda onun pek hatası olduğunu düşünmüyorum...
Bu iş, onu aşıyor, emir tepeden geliyor... Bütün mesele bu... Berat Bey istese de bir değişiklik yapamaz!

* * *

Aileler karanlıkta kahvaltıya oturuyor, yavrular karanlıkta okula yolcu ediliyor, çalışan erkekler-kadınlar karanlıkta yola çıkmak zorunda kalıyor.
İnsanlar sıkıntıda ama dert anlatacak bir yetkili bulamadıkları için bize mesaj yollayıp duruyorlar.
Hele büyük şehirlerin, özellikle İstanbul’un acımasız trafiğini de eklerseniz, bu ülkenin insanlarına nasıl ıstırap çektirildiğini anlarsınız.
Yine okurlarım soruyor:
“O kadar zor mu güne aydınlıkta başlamak? Bu zulmü ne zaman bitirecekler?”
Sevgili okurlar, zulmün ne zaman biteceğini bilemem. Bizden bu kadar... Biraz da vatandaş olarak sizlerin sesinizi yükseltmeniz gerekiyor.

GÜNÜN SÖZÜ


Bataktaki ülkeler, halkları uyandığı zaman kurtulur... Uyanabilirlerse tabii ki!

11rahmibeyicin20cm-2