“Bomba patladı” dediler.
“Ne oldu?” diye sordum.
Devlet Bahçeli grup toplantısında “Hiçbir ittifak, bir tarafın yok sayılmasıyla ayakta kalamaz. Hiçbir ittifak diğer tarafın parmak sallamasıyla yaşayamaz. Artık herhangi bir ittifak niyetimiz kalmamıştır” diye bağırdı.
Ee, bağırdı da ne oldu?
AKP ile MHP arasındaki ittifak süreci bitti mi yani? Hayır, bu mümkün değil. Çünkü iki taraf da birbirine muhtaç!
Ben, düşüncemi soran arkadaşlara “Bahçeli’nin dediklerine inanmayın. Öfkeyle söylemiştir. Bir süre sonra pişman olup döner” dedim ve ekledim:
“Bahçeli af istiyordu. Tayyip Bey ona ‘Birileri çıkmış ‘Af, af’ diyor. Canım kardeşim boşuna uğraşma. Cezaevlerinin kapısını açmayacağız. 50 bin uyuşturucu suçlusunun olduğu bir dönemde af çıkaramayız’ diye ters bir cevap verdi. Bahçeli buna kızarak ittifakı bitirdiğini açıkladı. Fakat geri adım atacaktır!”
Nitekim öyle oldu. Bahçeli ilk sözlerinin ardından çok geçmeden “Cumhur İttifakı devam ediyor, yerelde ittifak yok” diye yan çizdi!

serit-kalip-tokmak

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün partisinin Meclis Grubu’nda “Ben Türk’üm” demesi önemli bir gelişmedir.
Herkes gibi ben de uzun yıllardır onu dinliyor, ilginç bulduğum sözlerini kaydediyorum. Şimdiye kadar “Ben Türk’üm” dediğini ilk defa duyuyorum.
Konuşmalarında ağzından “Türk Milleti” sözü çıkmıyor, hep “Benim milletim” diyordu.
Eski yıllardaki bir konuşmasında “Ben Gürcü’yüm. Ailemiz Batum’dan Rize’ye göç etmiş bir Gürcü ailesidir” dediği de gazetelerde yer almıştı.
“Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldık!” diyordu.
Şimdi ne oldu da birdenbire “Ben Türk’üm” dedi?
Kendi adıma böyle konuşmasından memnun oldum. Çünkü bu topraklarda yaşayan ve kendisini Türk hisseden herkes (etnik kökeni ne olursa olsun) Türk’tür.
İktidar “Millî duruş” sergilediğini iddia ediyor. Bunun için önce Türk olduğunu kabul edeceksin. Başka türlü nasıl “Millî duruş” olabilir?
Büyük Atatürk’ün dediği gibi:
“Ne mutlu Türk’üm diyene”
Bu söz ırkçılık değildir. Bir aidiyetin ifadesidir. Millî birliğin, beraberliğin, ulus olmanın çimentosudur.

★★★

Erdoğan dün “Türk’üm, Türkçü değilim. O başka bir şey, o başka bir şey” dedi.
Bunda haklıdır. Türk başka, Türkçü başkadır.
Erdoğan “Her etnik unsur kendi etnik unsuruyla iftihar edebilir. Irkçılık bizim dinimizde yasaklanmıştır” diye konuştu.
Irkçılık yalnız bizim dinimizde değil, bütün uygar dünyada yasaklanmıştır.
Batı toplumları ırkçılık yapanlara ağır cezalar verir.
Ancak... Irkçılığı milliyetçilikle karıştırmamak gerekir.
Türk, Türklüğü ile, İngiliz İngilizliği ile gurur duyar. 70 milletin birbirine karıştığı Amerika’da insanlar “Ben Amerikalıyım” diye övünür.
Tek vatan, tek bayrak, tek millet, tek devlet... Buna itiraz edenler varsa onlar bölücüdür.
Erdoğan’ın “Maziden atiye (geleceğe) uzanan köprü üzerindeki Türkiye Cumhuriyeti’nden başka devlet tanımıyoruz” demesine kimse itiraz edemez.

Cemal Kaşıkçı, casuslar savaşının kurbanı!


Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’da öldürülmesi olayı, Türkiye’nin itibarına yönelik bir suikasttır!
Bu bakımdan vahşi cinayetin peşini kesinlikle bırakmamak gerekiyor.
Erdoğan dün partisinin grup toplantısında bu konuda konuştu ama söyledikleri bilinenlerin tekrarından ibaretti:
“Şu ana kadar ortaya çıkan bilgiler ve deliller Cemal Kaşıkçı’nın vahşi bir cinayete kurban gittiğini gösteriyor” dedi ve ekledi:
Suudi Arabistan yönetimi cinayeti, kabul ederek aslında önemli bir adım atmıştır.
Cesedin yerli işbirlikçiye verildiği ifadesi şayet doğruysa bu yerli işbirlikçi kimdir? Bu yerli işbirlikçiyi açıklamaya mecbursunuz.”

★★★

Kaşıkçı cinayeti konusunda en farklı ve en değişik bilgi Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan’dan geldi.
Tantan, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı olayının, ülkelerarası istihbarat savaşının bir parçası olduğunu, küresel güçlerin bölgede istihbarat ve enerji için çatıştığını belirterek şöyle dedi:
“Gazeteci Cemal Kaşıkçı aslında hem İngilizler, hem Amerikalılar, hem de Suudiler tarafından kullanılan bir kişiydi. Suudi gazeteci Türkiye’ye de yakın bir isimdi, Kaşıkçı küresel güçlerin çatışmaları sonucu kurban edildi. ABD Başkanı Trump’ın, Suudi Arabistan tahtının veliahtı Prens Selman’a “Biz olmasak sen 15 gün dayanamazsın” demesi Ortadoğu’daki istihbarat savaşının özeti gibidir.”
Kaşıkçı’nın “Ortadoğu’daki casuslar savaşı”nın kurbanı olduğu anlaşılıyor.

TEBESSÜM

Bir Amerikan fıkrası...


Okurlarımdan Tarık Karslı’nın Amerika’dan yolladığı bir fıkra:
Florida’da yaşlı biri 911 numaradan polisi arayarak arabasına girildiğini ihbar eder.
Amerika’da polis bizdeki gibi değildir. Her ihbarı ciddiye alıp mutlaka değerlendirir.
Adam heyecan içinde “Direksiyonum, gaz pedalım hatta el frenim bile çalınmış” der.
Merkezdeki görevli “Sakin olun efendim, polis memurlarımız hemen geliyor” der.
Bir süre sonra görevli polis memuru merkezi arar ve “Bu ihbarı iptal edin” der ve ekler:
“Adam yanlışlıkla arka koltuğa oturmuş!”

GÜNÜN SÖZÜ


Evren, doğa yasalarının yürüttüğü dev bir makinedir. Biz onun minicik parçasıyız!

basliksiz-1