Kısa bir süre önce İçişleri Bakanı Süleyman Soylu açıkladı:
“FETÖ’nün şifreli haberleşme programı ByLock’ta şimdiye kadar 215 bin 92 hesap, 92 bin 702 kul­lanıcı tespit ettik!” dedi.
İyi bir çalışma tabii ki… MİT de bunları deşifre etmiş, gayet iyi yapmış!
Bunlar tamam. Ee, bu isimleri inter­net sitenizde açıklasanıza...
Kimler olduklarını bilelim.
Açıklayamazlar!
Çünkü böyle bir şey yaptıkları vakit By­Lock kullananların çoğu “AKP yanda­şı” çıkacaktır. ByLock’çuların arasında büyük ihtimalle çok sayıda eski ve yeni AKP milletvekili de olacaktır.
Bu yüzden FETÖ’nün siyasi ayağı­nın üstüne gitmiyor, gidemiyorlar! Tam tersine, dünya görüşleri Feto yobazı ile taban tabana zıt olan, yıllardır Laik Cumhuriyet ve Atatürk ilkelerini savunan SÖZCÜ yönetici ve yazarlarına “FETÖ çamuru” atıyorlar.
Oysa FETÖ ile mücadele ciddi bir iştir. Bu ciddi işi ne yazık ki iktidar sulandırıyor!
Necati Doğru’nun yazdığı gibi; “Tutkalla yapıştırsan, 404 kullan­san, Japon yapıştırıcısı sürsen bile insanlar buna inanmaz!”

serit-kalip-tokmak

Halkı fakirleştikçe iktidarın güçlendiği ülkeler, geri kalmış üçüncü dünya ülkeleridir.
Bunlar yoksullaştıkça, güce daha çok taparlar!
Oysa Batı ülkelerinin insanları öyle değildir.
Bilgili ile bilgisiz, kaderci ile gerçekçi bir olur mu? Olmaz tabii ki...
Fransa’daki “Sarı Yelekliler” olaylarına bir de bu açıdan bakmak gerekiyor.
Fransa’da biriken öfke eyleme dönüştü. Yetmedi, olaylar Hollanda ve Belçika’ya da sıçradı!
Akaryakıt fiyatlarına zam yapılmasından kaynaklanan eylemler, zamlar iptal edildiği halde sürüyor. Demek ki gerçek nedenler daha derinde yatıyor.
İnsanlar, vergi ve zamlar nedeniyle gelirlerinin azalmasından şikâyetçi.
Macron denilen çapsız, beceriksiz bir Cumhurbaşkanı’nın halkını hayal kırıklığına uğratıp, yoksulluğa sürüklemesine karşı tepkidir bu gösteriler...
Sembolleri “Sarı yelek” olan göstericilere, Fransız halkının yüzde 80’i destekliyor.
Geleceğe yönelik umutlarını yitiren insanlar, kendilerinin “Koyun sürüleri” olmadıklarını göstermek istiyorlar.

★★★

Sarı Yelekliler’in Fransa hükümetinden 42 talepleri var.
Bu istekler incelendiğinde, Avrupa insanının hayat anlayışı, demokrasinin nimetlerinden faydalanma arzusu, yukarıda da dediğim gibi koyun olmadıklarını kanıtlama isteği açıkça görülüyor. Taleplerden bazıları şunlar:
- Zamlar geri alınsın. (Zoru gören hükümet petrol ürünlerine yapılan zamları durdurdu)
- Fransa’ya ait havaalanları, baraj, elektrik santralları gibi mülklerin satışa çıkarılması yasaklansın.
- Gaz ve elektrik tekrar kamulaştırılsın.
- Halk oylaması anayasaya girsin.
- Fransa’da yaşamak Fransız olmayı gerektirir. Bu unutulmasın.
-
Emeklilik yaşı 60 olsun. Fiziki zorluk içeren mesleklerde emeklilik yaşı 55’e indirilsin.
- Emeklilik sistemi âdil olsun. 1200 Euro’nun (yaklaşık 8 bin TL) altında emekli maaşı olmasın.
- 80 milyarlık vergi kaçakçılığının peşine düşülsün, vs.
Tüm bu gibi istekler Avrupa’da siyasetçiler için çanların çaldığını gösteriyor.

Ters tepecek!


Bizim siyasiler durup dururken 5 yıl önceki Gezi Olayları’nı yeniden pişirip Gezicilere meydan okudular! Neden?
Sanırım Fransa’daki Sarı Yelekliler olayı onları korkutup endişeye sevk etti! “Ya Paris olayları örnek alınıp İstanbul’da bir yeni Gezi patlak verirse ne olacak?” kuşkusu sardı muhteremleri...
Oysa ortada Gezi-mezi, Gezici-mezici yok!
Peki, neden böyle birdenbire coştular?
Kim bilir, belki de gündem değiştirmek, halkın dikkatini başka yöne çekmek istiyorlar!
Yeni bir düşman yaratmak klasik taktikleri...
Bu tür davranışlar ülkede kutuplaşmayı artırıyor, insanlar karşıt kamplara bölünüyor, toplumun birlik ve beraberlik umutları zedeleniyor!
Fakat bu muhteremler için bunların kıymeti harbiyesi yok. Üslûpları böyle... Siyasi çıkarları uğruna kendilerine biat etmeyen kim varsa düşman gibi gösteriyorlar!
SÖZCÜ mensuplarına, Metin Yılmaz, Emin Çölaşan, Necati Doğru, Mustafa Çetin ve Yücel Arı’ya yapılan da bu zihniyetin bir parçası!
Fakat... İnanın sevgili okurlar bu yanlış davranışlar ters tepecek ve AKP, 31 Mart Yerel Seçimleri’nde tarihinin en düşük oy yüzdesine inecek!

TEBESSÜM

“Va veyletül memalik!”


Ülkede hak, hukuk, adalet... Neye güveneceğimizi şaşırmış durumdayız...
Bir Osmanlı paşasının dediği gibi:
“Va veyletül memalik, va veyletül ahali!” Yani “Vah zavallı memleket, vah zavallı ahali!”
“Demokrasinin, fikir ve düşünce hürriyetinin bekçisi biziz” diyenler bir tavuk çiftliğine bekçi arıyorlarmış.
Tilki de müracaat etmiş. Çok beğenmişler.
“Ne ücret istersin?” diye sormuşlar.
Tilki “Ben gülmekten söyleyemeyeceğim. Siz ne verirseniz!” demiş.

GÜNÜN SÖZÜ


Sen ne yaparsan yap gerçek yürür ve onu kimse durduramaz!

11rahmibeyicin20cm