Atatürk’e yapılan çirkin saldırıların arkasında kimler var?
Türk Ulusu’nu bölüp parçalamak isteyen hainler var...
Mustafa Sabri gibilerin torunları var...
Kimdir Mustafa Sabri? Padişah Vahdettin’in şeyhülislamı ve Şura-i Devlet (Danıştay) Başkanı... “Anadolu’yu işgal eden Yunan Ordusu Halife’nin ordusudur. Kafası kopartılacak mahlûkat Ankara’dadır” diyen herif!
Onun yandaşları da “Mustafa Kemal’in muzaffer olduğunu görmektense memleketin Yunanlar tarafından alınmasını tercih ederiz” diyorlardı.
Bugün de onların uzantıları aynı şeyi söylüyor.
Kurtuluş Savaşı zaferle sonuçlanınca Şeyhülislâm Mustafa Sabri korkuya kapılıp Yunanistan’a kaçtı ve Yunanlı yetkililerin önünde:
“Allah’ın huzurunda Türklük’ten istifa ediyorum. Tövbe Yarabbi tövbe Türklüğüme... Beni Türk Milleti’nden sayma!” diye yemin etti.
İşte şimdi Atatürk’e saldıranlar o ve onun gibi Türkiye düşmanlarının torunlarıdır. Ortamı uygun buldukları için, 100 yıllık kinlerini kusuyorlar. İşin en acı tarafı, devleti yönetenlerin buna sessiz kalmasıdır!


neden

Bugün derin bir hüsranla karşı karşıyayız.
Türk Futbolu tarihinin en hazin günlerini yaşıyor.
A Milli Futbol Takımı’mız cumartesi akşamı UEFA Uluslar Birliği 2’nci Grup’taki son maçında İsveç’e 1-0 yenilerek küme düştü.
Artık “C” ligindeyiz. Yani 3’üncü kümede...
Bundan daha kötü bir akıbet olamaz!
Haysiyetli bir federasyonun derhal istifa edip görevi bırakması gerekir. Fakat bizde “İstifa kültürü” yok. Bir makamı işgal edenler, genellikle kıçlarına tekme yemeden gitmiyorlar!

★★★

Futbol Federasyonu’nun önceki başkanlarından Mustafa Kemal Ulusu’dan bir mektup aldım. “Türk Futbolu neden bu halde?” diyor ve cevabını veriyor.
Aslında mektup bana İsveç’le yapacağımız milli maçtan iki gün önce gelmişti ama ben yayınlamak için maç gününün geçmesini bekledim.
Uzun mektubu şöyle özetlemek mümkün:
“Futbola ilgi azaldı. Kendi takımlarının maçlarına gitmeyen, hatta televizyonda bile izlemeyen çok kişi tanıyorum. Neden mi?” diyor ve sıralıyor:
1) Futbol kalitemiz sıfır!
2) Saha içi şiddet had safhada!
3) Hakem olayları artık herkesi bezdirdi.
4) Kulüplerimiz Avrupa’da başarısız!
5) Avrupa ve dünyada Milli takımımızın adı son sıralarda...
6) Yaşlı yabancı oyunculara boşuna milyonlar veriliyor.
7) Kulüplerimiz borç batağında... Çoğu iflas etmek üzere...
8) Futbol basını (3-5 kişi haricinde) patron korkusundan gerçekleri asla yazamıyor.
9) Futbolcularımızın eğitimi düşük. (Arda, Emre, Kaleci Volkan (F.Bahçe), Caner, Burak gibi futbolcuların hazin ve üzücü durumları.)
10) Mevcut Futbol Federasyonu Kanunu ve mevcut Genel Kurul yapısı ile futbolumuz asla ve asla düzelemez. Kanun ve Genel Kurul yapısı nasıl olmalıdır? Bende bunun taslağı hazırdır. Büyüklerimiz arzu ederlerse gider  kendilerine bizzat anlatırım.
11) Dediklerim uygulanırsa, göreceklerdir ki, futbolumuz 5 yıl içinde Avrupa’da ve Dünya’da kesinlikle ilkler arasına girecektir. Bundan asla şüphem yoktur.”

★★★

Mustafa Kemal Ulusu’nun mektubu özetle böyle. Peki, ülkemizi ve futbolumuzu yönetenler onun önerilerini dinlemek basiretini gösterirler mi? Hiç sanmıyorum!
Çünkü onlar her şeyin en iyisini kendilerinin bildiklerini zannederler. Zaten bu yüzden, toplum olarak da futbol olarak da batıyoruz!

Fahri Trafik Müfettişi


Eyüp Karadayı meslektaşımızdır. Fıkra kitaplarıyla ün yapmıştır.
Ben onu uzun yıllardır yakından tanırım ama “Fahri Trafik Müfettişi” olduğunu bilmiyordum.
Meğerse 20 yıldan beri fahri trafik müfettişiymiş ve araçlara ceza yazıp duruyormuş... Kim bilir, belki benim aracıma da ceza yazmıştır!
Ancak, âdil, düzgün bir insan olduğu için haksızlık yapmayacağına inanıyorum.
İstanbul Valiliği, Eyüp Karadayı’“Karayolları Fahri Trafik Müfettişlerinin En iyisi” seçti. Biz de böylece gazeteci arkadaşımızın trafik müfettişi olduğunu öğrendik.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü bir tören düzenleyip ona “Trafik Belgesi” verdi ve değerli bir kol saati armağan etti. Şimdi daha büyük şevkle cezalar yazacak!

TEBESSÜM

Cuma günü ölen adam!


Adamın biri cuma günü ölmüş. Oğlu hocaya gidip sormuş:
“Babam mübarek cuma günü öldü, öbür tarafta nasıl karşılanır?”
Hoca sormuş:
“Babanın içkisi var mıydı?”
“Vardı ama cuma günü öldü.”
“Yalan söyler miydi?”
“Söylerdi ama cuma günü öldü.”
“Hırsızlık yapar mıydı?”
“Bazen yapardı ama cuma günü öldü.”
Hoca son kez sormuş:
“Namaz kılar mıydı?”
Oğlan “Kılmazdı ama cuma günü öldü” deyince hoca patlamış:
“Bak oğlum, babanı cuma günü ellemezler ama ertesi gün anasını bellerler!”

GÜNÜN SÖZÜ


Şükran duygusu çok önemlidir. Şükretmesini bilmeyen, huzur bulamaz!

nede