Tüm vicdanlı insanlar Hereke’deki intihar olayıyla sarsıldı.
İsmail Devrim adlı bir vatandaşın intiharı yürek parçalayıcı idi.
Birçok meslektaş, günümüz Türkiye’sinde yaşanan bu hazin olayı ayrıntılarıyla işledi.
Dikkati çeken husus, iktidar yandaşlarının “Bu intiharı ekonomik krize bağlamamak lâzım. Canına kıyan vatandaşın başka sorunları vardır” diye yazmaları, Kocaeli Valisi’nin de “İntihar maddi nedenlere dayanmıyor, psikolojik nedenlerle meydana gelmiştir” diye telaşlı açıklamaları olayı hafifletme çabaları olarak görüldü. Aman iktidara bir lâf gelmesin!
Tüm yorumlar içinde en kısa, fakat en çarpıcı olanı, artık köşesine çekilmiş olan gazeteci arkadaşım Ünal Uyguç’un duygulanarak yazıp bana gönderdiği maildi. Okuyalım:

★★★

Yer: Türkiye’nin Kocaeli ili, Körfez ilçesi, Hereke semti...
Baba: 45 yaşında...
Oğul: Lise 1’inci sınıf öğrencisi...
Okul idaresi: Öğrenci okulca istenilen pantolonu giymediği için derse alınmadı.
Baba: Oğluna istenilen pantolonu alamadığı için bunalıma girdi.
VE...
Son sözleri: “Çocuklarıma bakamıyorsam, oğluma bir pantolon alamıyorsam niye yaşıyorum?” dedi, sonra yatmaya gitti.
Eşi: “Sabah erkenden uyandım. Baktım banyoda ışık yanıyor. Kalktım, baktım, eşim kendisini asmış!”
Sonuç: Şehit mi? Gazi mi? Ya da hiç biri mi?
Günlerdir “Ülkede kriz-mıriz yok, bu manipülasyondur” deniliyor.
Son sekiz ayda 7195 şirket kepenk indirmiş!
İşte ülkemizin bugünkü karnesi! Mübarek olsun! (Ünal Uyguç)

Kararın tutar tarafı yok!


CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu 16 ay hapis yattıktan sonra serbest bırakıldı ama adalet yerini buldu mu?
Yargıtay’ın “Ne şiş yansın, ne kebap” anlayışıyla hareket ettiği anlaşılıyor.
Dokunulmazlığı olan milletvekilinin hiç karar verilmeden yargılanmasının dönem sonuna bırakılması gerekirken Yargıtay yerel mahkemenin verdiği 5 yıl 10 aylık cezayı onayladı, cezanın infazını ise dönem sonuna bıraktı.
Yani Enis Berberoğlu, milletvekilliği bittiği an tekrar hapse girecek.
Bu durumda Türkiye Büyük Millet Meclisi her an yeni bir karar alıp Berberoğlu’nun dokunulmazlığını kaldırabilir, o da tekrar içeri atılabilir.
İstanbul Barosu’nun eski Başkanı Avukat Turgut Kazan, Yargıtay’ın bu kararını “Felaket” olarak değerlendirdi. Şöyle diyor:
“Kararın tutar tarafı yok. Temel sorun yargılamanın durdurulmasıdır. Milletvekili seçilen biri kesinlikle yargılanamaz. Yargıtay’ın Enis Berberoğlu’nun cezasını onaylaması bu bakımdan felâket bir karar. Bu karar Türkiye’de yargının hiç kalmadığının tipik bir örneğidir. Tahliye hiçbir anlam taşımaz!”
Türkiye’nin en deneyimli hukukçularından biri olan Turgut Kazan’ın bu sözleri yargıdaki güven sorununu bir kez daha gündeme getiriyor.

MHP şimdiden havlu attı!


Devlet Bahçeli siyasetteki harika (!) buluşlarıyla tarihe geçecek!
Ne diyor?
“Kazanamayacağımız bir seçime neden girelim?” diye buyuruyor!
“Maşallah” mı diyelim, “Vay canına” mı, şaşırdık kaldık!
MHP, 6 ay sonra 31 Mart 2019’daki yerel seçimlerde tüm ilçeler dahil İstanbul’da hiçbir belediye başkanı adayı göstermeyecekmiş!
Sebep, MHP’nin seçimi kazanamayacak olması!
Duyan da sanır ki, MHP’nin İstanbul dışındaki her yerde kazanma şansı var!
MHP’li dostlar kusura bakmasınlar ama Adana, Osmaniye gibi nadir birkaç yer hariç (oralarda kazanacağı da şüpheli) Türkiye’nin hiç bir yerinde MHP’nin belediye başkanlığı kazanma şansı yok!
“Kazanamayacağımız bir seçime neden girelim?” diyen Devlet Bahçeli’nin mantığına göre MHP’nin kazanamayacağı tüm il ve ilçelerde aday göstermemesi gerekiyor!

TEBESSÜM

Şair Eşref’ten...


İktidarlar Türk basını üzerinde her zaman baskı kurmaya çalışmıştır.
Bugün basının üzerinde ağır bulutlar dolaşıyor, yasalardaki basın özgürlüğü sözleri lâfta kalıyor.
Eski dönemin önemli yazar ve düşünürlerinden olan Şair Eşref (1846-1912) şu ünlü dörtlükle eleştirilerini dile getirmişti:
Devri istibdada söz söylemek memnu (yasak) idi,
Ağzını açsan ağlatırdı hükümet ananı,
Devri hürriyetteyiz, değişti kaide,
Söyletirler evvela, sonra öperler ananı!

GÜNÜN SÖZÜ


Bir yönetim adaletsizliğe yaslanıyorsa, kendi kendini yok ediyor demektir!

rt