Bu gidişle seçimler de OHAL altında yapılacak.
Ülkeyi Olağanüstü Hal şartları altında yönetmek iktidarın çok hoşuna gitti ama hukukun ve demokratik hakların askıda olduğu bu durumun özellikle yabancı yatırımcıları ürküttüğünün, bu nedenle ekonominin kaygan bir zemin üzerinde yalpaladığının farkına vardıkları zaman iş işten geçmiş olacak!
Döviz fiyatlarının hızlı artışında bile OHAL’in etkileri büyük!
Neyse, bunlar ayrı bir konu...
* * *
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Bakanlar Kurulu toplantısından sonra OHAL’in 7’nci defa uzatılmasının gerekçesini “FETÖ ve diğer terör örgütleriyle mücadelede zamana ihtiyaç var” diye açıklarken ona sordular:
“Sayın Bozdağ, Yunanistan Ege’deki Türk adalarını işgal edip duruyor. 18 adamız gitti! Şimdi kayalıklara göz diktiler... Yalnız göz değil, bayrak da diktiler. Neyse ki, o bayrağı söküp attık. Bunlara ne diyorsunuz?”
Bekir Bozdağ “Yunanların yaptıkları çocuksu hareketler” diyerek şöyle devam etti:
“Türkiye’nin Ege’de bir oldu-bittiye göz yummasını kimse beklememelidir. Eğer Yunanistan öyle bir hesap yapıyorsa o hesap Ege Denizi’nin içinde batar gider. Yunanistan’ın kışkırtıcı ve saldırgan tutumundan vazgeçmesi lâzım. Aksi takdirde bizim de hiç istemediğimiz tatsız hadiseler olabilir.”
Eh, hiç yoktan iyi diyebileceğimiz bir uyarı. Bu sözler güzel de, fiiliyatta hiçbir kıymeti harbiyesi yok!
Yunanlar göz göre göre 18 adamızın üstüne oturdu. Oralara okullar, kiliseler yaptılar, içlerine papazlar yerleştirdiler, adalara asker, top, füze yığdılar. Silahların namlularını İzmir’e, Aydın’a, Muğla’ya çevirdiler...
Bütün bunlara karşı biz ne yaptık? Sadece seyrettik... Yunanistan’a bir protesto notası bile vermedik.
Hükümet Sözcüsü Bekir Bey şimdi celallenip “Yunanistan’ın kışkırtıcı ve saldırgan tutumundan” bahsediyor.
Atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra bu tür konuşmalar etkisiz oluyor. Yunanistan’a anlayacağı dilden hitap etmeli, işgalci rezilleri o adalardan süpürüp atmalıyız! Başka çaresi yok!
İktidar sessiz kaldıkça Yunanistan Savunma Bakanı Panos Kammenos (Dangalakos) gibi siyasetçiler, kendi halklarına fiyaka yapmak için daha fazlasını isterler. İstiyorlar da... Ayrıca o bakan “Sıkıysa gelin adaları alın” diye küstahça meydan okuyor. Ona da bir cevabımız olmalı. Öyle değil mi?
Biz böcek olmaya razı olursak, elin oğlu da ezer!
Bugün sütunumuza Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ’la başladık, onunla devam edelim... Bekir Bozdağ, Ege Adaları konusunda Yunanistan’ı “Kışkırtıcı ve saldırgan tutumları nedeniyle” uyarırken, Avrupa Birliği’ni de eleştirdi.
Bu eleştirilerde Bekir Bey’in haklı yanları da var haksız yanları da...
Avrupalılar, istisnasız çıkarcı uluslar... Hep kendi menfaatlerine bakarlar... Bunlar tamam da... Bizim hiç mi hatamız yok! Var, hem de çok!
Avrupa Birliği’nin açıkladığı raporda “Türkiye temel haklarda Avrupa’dan dev adımlarla uzaklaştı” şeklindeki tespitte haklılık payı yüksektir.
Ülkemize şöyle bir bakalım... Cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısının 2002 yılında 50 bin dolayında iken bugün 250 bin civarına yükselmesi bile ülkede bazı şeylerin doğru gitmediğinin göstergesidir.
Dünyada hiçbir ülkenin cezaevlerindeki insan sayısı böyle 5 misli artarak rekor kırmamıştır.
* * *
55 yıldır bizi birliğe alacaklar umuduyla Avrupa kapılarında bekliyoruz.
Bizi süründürüyorlar!
Avrupa’nın başını çeken Almanya ve Fransa, Türk vatandaşlarına düşmanca davranışlarla elinden gelen eziyeti çektiriyor.
İnsanlarımız artık “Lânet olsun Avrupa Birliği. Alıp da bir yerlerine, ya da nerelerine isterlerse oralarına soksunlar!” diye tepki gösteriyor.
Aslında Avrupa Birliği’ne olduğu kadar kendi yönetimimize de kızmalıyız.
Sen böcek olmaya razı olursan, elin oğlu böyle acımasızca ezer seni...
Aynı Avrupa Birliği dünyada adı sanı olmayan ülkelerin vatandaşlarına bile vizeyi kaldırdı ama Türk vatandaşlarına utanmazca eziyet ediyor.
İtibarımız neden böylesine düşük?
Bunun cevabını AKP yönetiminin vermesi lâzım!
GÜNÜN SÖZÜ
Hayat utanmazlarla dolu. Utanma bilmeyen pişmanlık hiç bilmez!
