Aynı şeyi kendileri de yapmadı sanki?
Yasal hakkını kullanan Kılıçdaroğlu, iktidarın antidemokratik oyununu bozmak ve İYİ Parti’ye yapılan haksızlığı önlemek için aslında büyük fedakârlıkta bulundu. Fakat planı bozulunca canı yanan iktidar bunu ters yüz çevirerek feryad-ı figan bağırmaya başladı.
AKP iktidarının en ilginç yanı, kendisi yapınca her şey iyi, güzel, mükemmel oluyor.
Tek taraflı bir zihniyet!
Benzeri şeyi başkası yapınca “kaka” oluyor, suçlamalar başlıyor. Nalıncı keseri gibi, her şeyi kendilerine yontuyorlar!
* * *
Şöyle bir düşünelim bakalım. AKP neler neler yaptı?
- Daha birkaç gün önce Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı İbrahim Kalın ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın, Abdullah Gül’ün evine giderek onu cumhurbaşkanı adayı olmaktan vazgeçirmeye çalıştıkları gazetelerde haber oldu... Ve bu haber yalanlanmadı. Orgeneral Hulusi Akar’ın da, İbrahim Kalın’ın da bu davranışlarının demokrasiyle bir ilgisi var mı? Hele Hulusi Bey’in vazifesi mi bu?
- Hatay’da “Ali Dibo” yolsuzluğunu ortaya çıkaran AKP Hatay Milletvekili Fuat Geçen AKP’den ihraç edildi. Yolsuzlukla mücadele suç mu kabul ediliyor?
- AKP’nin seçilmiş Belediye Başkanları Kadir Topbaş (İstanbul), Melih Gökçek (Ankara), antidemokratik biçimde zorla görevlerinden atıldılar. AKP’li Bursa, Balıkesir Büyükşehir Belediye başkanları da aynı demokrasi dışı anlayışın kurbanı oldu. Bunların hepsi halkın oylarıyla işbaşına gelmişlerdi. Ne oldu halkın oyları?
- Partiler arasındaki transfer piyasasını AKP açtı. MHP’den Tuğrul Türkeş, Demokrat Parti’den Süleyman Soylu, Halkın Sesi Partisi’nden Numan Kurtulmuş transfer edilerek onlara bakanlık armağan edildi.
Şimdi aynı AKP, sütten çıkmış ak kaşıkmış gibi CHP lideri Kılıçdaroğlu’na hücum ediyor, onu diktatörlükle suçluyor!
Kılıçdaroğlu “Dinime söven Müslüman olsa bari” diye sitem etse haksız mı?
“Hak-hukuk dediler hep tersini yaptılar!”
Saray’ın cazip teklifleri karşısında dik duran ve “Ben yurt çıkarlarından başka bir şey düşünmem” diyen Temel Karamollaoğlu, Saadet Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı oldu.
Hayırlı olsun.
Siyasete bu sıralarda sadece “sen-ben” kavgasının hâkim olduğunu belirten Temel Bey, AKP iktidarının Türkiye’yi hızla kötüye götürdüğünü ve bu yönetimden kurtulmak gerektiğini söyleyerek diyor ki:
“Ülkenin meselelerini konuşan yok. Türkiye’nin 3.5 milyondan fazla işsizi var. Garibanın cebine 400-500 lira koyup gıdasını, kışın kömürünü vererek onun oyunu almaya teşebbüs eden, böylece bir milyona yakın insanın zafiyetinden istifade etmeye kalkan bir iktidar ‘Biz güçlü bir ülke haline geldik’ diyemez.
Biz farklıyız. Memleketin meselelerini görüşmekte kararlıyız. Başkaları şahıslarla uğraşsın, biz meselelerle uğraşırız. Biz ülkemizin problemlerini çözebilmek için her türlü çareye başvurmayı ajandamızın başına koyduk.
Cenab-ı Hak kimseyi bu iktidarın düştüğü hale düşürmesin. Neden? İktidara gelirken, hatta geldikten kısa bir zaman sonra ne söyledilerse hepsini yaladılar. Demokrasi dediler, hürriyet dediler, hak-hukuk dediler, hep tersini yaptılar! Bugün Türkiye bu sebeple çok ama çok badireli bir duruma geldi.”
TEBESSÜM
“Namuslu adam kalmamış!”
Birkaç gün önce Adana’da Adem adında bir hırsız bisiklet çalıyor.
Bisiklete binip kaçarken çok susadığını hissediyor ve yol üzerindeki bir caminin önünde durup avluya giriyor.
Elini yüzünü yıkıyor, su içiyor ve dışarı çıkıyor...
Aaa, bir de ne görsün? Bisikletin yerinde yeller esiyor. Başka bir hırsız bisikleti çalmış!
Hemen karakola koşup “Bisikletimi caminin önünden çaldılar!” diye şikâyetçi oluyor.
Zabıt tutulurken adam:
“Camide de hırsızlık olur mu? Memlekette namuslu adam kalmamış!” diye yakınıyor. Adam hırsızlığa karşı değil, hırsızlığın camide yapılmasına karşı! Meslek ahlâkına (!) saygılı bir hırsız!
Soruşturma sırasında polisler şikâyetçi adamın da hırsız olduğunu anlayıp onu yakalıyorlar! Fıkra gibi ama gerçek bir olay!
GÜNÜN SÖZÜ
Tavuk kümesini tilkiye emanet eden sonucuna katlanır!
