Bodrum’u sadece güneş, deniz, dans ve eğlence olarak kabul etmek yanlış...
Bodrum’da sanat da var.
Hafta içinde Bodrum Gündoğan’da güzel bir Türk musikisi konseriyle yaza veda edildi.
Müzik, uygar insanların zevkidir. Müzik kalite, kültür, incelik ve ruh yüceliği demektir.
Ilık bir eylül gecesi Cennet Park Oteli’nin ıhlamur ağaçlarıyla süslenen bahçesinde Devlet Korosu sanatçıları Gündoğanlı sanatseverlere Klasik Türk Musikisi ziyafeti verdiler.
Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Nevzad Atlığ’ın yönettiği açık hava konserinin masraflarını sanatsever Dr. Özlem Şahin ile Yüksek Mimar Özgür Şahin üstlendi. Devlet Korosu sanatçıları da konser için herhangi bir ücret talebinde bulunmadılar.
İki saati aşan ve yirmiye yakın şarkıdan oluşan konser süresince geniş bahçede cep telefonu çalmadı, öksüren-tıksıran da olmadı. Seçkin, kaliteli bir dinleyici kitlesi vardı.

★★★

Konseri yöneten 90 yaşındaki Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Nevzad Atlığ’la konuştum. Şöyle dedi:
“Günümüz Türkiye’sinde müzik çok yozlaştı. Müzikte hiç estetik kalmadı, zevk kalmadı, incelik ise tamamen yok oldu. Böyle bir ortamda öğrencilerim gerçek müzikten, Türk musikisinin güzelliğinden örnekler verdi. Sanat iltifata tabidir. Onlarla büyük gurur duydum.”
Nevzad Atlığ’ın gurur duyduğu sanatçılar:
Solistler: Adnan Mungan, Demet Gürsoy.
Kanun: Hacer Tısoğlu.
Ud: Osman Nuri Özpekel.
Keman: Nalan Çakır.
Kemençe: Lütfiye Özer.
Tanbur: Ege Yıldız.
Söylenen şarkılar:
Değdi saçlarıma bahar gülleri.
Yıllar ne çabuk geçti o günler arasından.
Kuş olup uçsam sevgilimin diyarına.
Yine neşe-i muhabbet, dil-ü canım etti şeyda.
Bir nigâh et ne olur halime ey gonca dehen.
Olmaz ilaç sine-i şâd pâreme.
Mânâda güzel, ruhta güzel, tende güzelsin.
Yemenimin uçları, çıkamam yokuşları.
Sevdiğim dünyalar kadar gel dese, bir gün gel dese.
Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın.
Ok gibi hûblar beni yaydan yabana attılar.
Akşam yine gölgen, yine gölgen, yine akşam.
Bakışı çağırır beni uzaktan.
Sevgi deli gönülden gönüle bir akıştır.
Demedim hiç ona kimsin ve nesin sen, nedir adın?
Gel sen bize akşam yine mehtap görünsün.
Seninle ey gül-i ahsen.
Yüzüm şen, hatıram şen, meclisim şen, mevkiim gülşen.

“Yalnız Bir Adam”


Bodrum ve sanattan söz açılmışken, bu gözde ilçede birçok değerli sanatçı ve yazarın yaşamakta olduğunu da belirteyim.
Bu yazarlardan biri de Tuna Serim’dir.
Bodrum Gündoğan’da eşiyle birlikte asude bir hayat süren Tuna Serim, bu arada güzel kitaplar kaleme alıyor.
Tuna Hanım’ın son yazdığı kitap:
Enver Paşa – Naciye Sultan... Ve dehşet dolu bir yüzyıl...
“YALNIZ BİR ADAM”
Osmanlı İmparatorluğu’nun Padişah’tan sonraki en önemli, en güçlü adamı olan Enver Paşa’nın, Naciye Sultan’a büyük aşkı...
Tüm rütbeleri hızlı tırmanışı...
1913’te albay, 1914’te general ve Harbiye Nazırı oluşu, 1922’de Orta Asya’daki Pamir Dağları’nda Ruslarla savaşırken gözünü kırpmadan, elinde kılıcı ile dörtnala ölüme gidişi...
Son dönemde imparatorluğun TEK ADAMI haline gelen Enver Paşa öldüğünde 42 yaşındaydı...
Tarih hâlâ Enver Paşa’yı tartışıyor.
Bir maceraperest miydi, yoksa hayatını ülkesini kurtarmaya adamış bir kahraman mı?
Bunların doğru olarak yazılması için daha çok bekleneceği kesin.
Tuna Serim’in “Yalnız Bir Adam” kitabı, Enver Paşa’nın bir serüven filmi kadar hareketli hayatını, Naciye Sultan’a olan derin aşkını ve dramatik sonunu anlatıyor. (Destek Yayınları)

TEBESSÜM

Dişçiyi şaşırtan hasta!


Temel, karısı Fadime ile dişçinin muayenehanesine gider. Dişçiye “Doktor bey, çok acelem var. İki arkadaşım arabamda bekliyor. Halı sahada maç yapacağız. Onun için anesteziye (iğne ile uyuşturmaya) lüzum yok. Hemen çekiver bitsin” der.
Dişçi kendi kendine “Vay canına! Amma cesur bir adammış” diye mırıldanır. Sonra:
“Tamam, hangi, dişinizdi- efendim?” diye sorar.
Temel bunun üzerine Fadime’ye döner ve:
“Tatlım” der “Ağzını açıp hangi dişin olduğunu doktor beye gösterir misin?”

GÜNÜN SÖZÜ


İktidarlar, halkı aldatmak için gazete ve TV’leri yandaşlarına satın aldırır!

11rahmibey30cm

plusbanner2x