Hafta içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gece vakti imzaladığı bir kararname yayınlandı.
Artık ülke kanunlarla değil, kararnamelerle yönetiliyor. O kararnameler Meclis’e gönderilecek, orada görüşülecek ve uygun bulunursa aylar sonra kanun haline getirilecek...
Yani, istim arkadan gelsin...
Bu deyim bir iş için gerekli olan şartlar yerine getirilmeden “olup- bitti”ye getirmek anlamında kullanılır. (Hikâyesini altta TEBESSÜM sütununda anlatıyorum.)

★★★

Aslında günümüzdeki Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi’nde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yetkileri ha var, ha yok!
600 milletvekili ne iş yapar? Hiçbir şey!
Her şey tek başına Cumhurbaşkanı’nın elinde...
Gece kararnamesiyle kurulan “Cumhurbaşkanlığı Politika Kurulları” atamalarında da Meclis devre dışı!
Binali Yıldırım seçimden önce ne diyordu? Meclis daha da güçlenecek, falan filan... Tam bir aldatmaca!
Bırakın güçlenmeyi, Meclis’i dış kapının mandalı haline getirdiler! Yazık!

★★★

Cumhurbaşkanı’nın oluşturduğu 9 ayrı Politika Kurulu’nda 76 isim görev yapacak.
Bunlardan 16’sı eski AKP milletvekili... Ee, onlara kıyak yapılmasın da kime yapılsın? Meclis dışında bırakıldıkları için kalpleri kırılmıştı. Şimdi gönüllerini almak gerek... Tabii gönül almayla birlikte iyi para da verilecek.
Eski milletvekilleri 11 bin lira emekli maaşı alıyor. Kurul üyesi olan milletvekilleri buna ek olarak 11.794 lira kurul maaşı alacaklar. Eder ayda 22 bin 794 lira...
Ya masraflar, alınacak araçlar? Sadece Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu için 15 arazi aracı ve 2 Mercedes marka otobüs için 5 milyon 378 bin lira ödendi!
Ülkemizde tasarruf dediğin böyle bol keseden yemekle oluyor!
İşçiye, memura, emekliye birkaç liralık zammı çok görürler ama yandaşlara gelince pek cömert olurlar!

★★★

9 kurulda siyasal İslâmcılar, cemaatçiler, tarikatçılar, sanatçılar, her cinsten insan var.
Peki, görevleri ne olacak?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a öneri getirecekler...
...Ve bu öneriler uygulanınca ülkenin kurtulacağını sanıyorlar!
Bunlar muazzam beyinler (!) Parlak politikalar üretip memleketi ihya edecekler!
Orhan Gencebay var, Hülya Koçyiğit var... İskender Pala, Alev Alatlı, Yiğit Bulut, Korkmaz Karaca, Adnan Tanrıverdi var, Ayşenur Bahçekapılı, Mehmet Uçum, Rasim Özdenören, Şükrü Karatepe, Murat Bardakçı ve bizim Burhan Hocamız da orada...
Kısacası, var oğlu var. Bir Kadir İnanır yok... Sahi, o neden kadro dışı kaldı?

★★★

Dedik ya, bunların hepsi müthiş beyinler.
“Kambersiz düğün olmaz” derler. Bizim eski meslektaşımız sevimli İlnur Çevik de orada.
Toplamı 76 kişi... Türkiye’nin en parlak beyinleri... Hepsini sayarsam bu sütun dolar, yazıya yer kalmaz.
Ne işe yarayacak bu kurullar?
Önyargılı olmayalım. Bekleyelim bakalım. Ne yapacaklarını göreceğiz!
Devlet tasarrufa girdi derken devlete yeni bir masraf kapısı açıldı. Saray’ın masraflarına 76 yandaş maaşı ve araç gereçleri için milyonlarca lira daha ekleyin...
Bizde tasarruf dediğin böyle olur arkadaş! Bu “Yerli ve milli” bir meseledir. Helal olsun, yandaş cepleri para ile dolsun!

TEBESSÜM

“Başlarım istimine!”


Yukarıdaki yazıda “İstim arkadan gelsin” tabirini kullandım.
İstim buharın bulunduğu kabın iç yüzüne yaptığı basınçtır.
Ne demek “İstim arkadan gelsin?”
Bu deyim, gerekli olan şartlar yerine getirilmeden bir işin “olup bitti”ye getirilmesi anlamında kullanılır. Hikâyesi şöyledir:
Eskiden kullanılan buharlı gemilerin hareket etmeleri için kazanın yakılmasından sonra bir süre beklenmesi gerekiyordu. Bu süre içinde yeterli ısı ve buhar elde ediliyordu.
Zamanın İran Şahı, Urumiye Gölü’nde kullanılmak üzere alınan bir gemiye binmiş... Fakat buhar kazanı yeni yakıldığı ve yeterli istim tutmadığı için gemi kalkmamış.
Beklemekten canı sıkılan Şah niçin beklediklerini sormuş.
“İstim bekliyoruz Şah hazretleri” demişler. İstim sözcüğünden bir şey anlamayan Şah sinirlenip bağırmış:
“Başlarım sizin istiminize! Bu ne saygısızlık yaa? Bir istim için Şah bekletilir mi? Biz gidelim, istim arkadan gelsin!”

GÜNÜN SÖZÜ


Bir memlekette koyun sürüleri çoğaldı mı, kurtlar da çoğalır!

11rahmibey30cm