Bu zor dönemeci aşacak mıyız, yoksa bir şey değişmeyecek, eski hamam eski tas mı olacak?
Toplum olarak umudu hak ediyoruz. Çünkü umut etmek mutlu olmak demektir ve biz de ulusça mutlu olmak istiyoruz.
Her zorluğun bir çıkışı, her iktidarın bir gidişi vardır. Yaşam oldukça umutlar tükenmez...
Bu millet çok daha zor imtihanlardan başarıyla geçmiş, dünyaya parmak ısırtmıştır!
İsmail Arlı’nın “Mustafa Kemal de İnsan, O da Ağlar” adlı kitabını okurken düşüncelerim beni o günlerden bu günlere getirdi. Ne büyük güçlükleri yenmişiz.
Şu olayı dikkatle okuyalım:
* * *
Kurtuluş Savaşı başladığı sırada Atatürk’e dediler ki:
“Nasıl mümkün olur? Ordu yok!”
Atatürk hemen cevap verdi:
“Yapılır!”
“İyi ama bunun için para lâzım! O da yok!”
“Bulunur!”
“Diyelim ki bulduk. Düşmanlarımın hem büyük, hem çok!”
“Olsun, yenilir!”
O, dediklerinin hepsini yaptı. Yapamayacağı şeyi asla söylemedi. Bir liderin kendisini milletine sevdirebilmesi için belki ilk şart bu değil midir?
* * *
Sevgili okurlar... Mustafa Kemal Atatürk’ün yukarıdaki anısı dünyada yenilmeyecek hiçbir güçlük olmadığını gösteriyor. Yeter kişi birlik olalım, toplum olarak aklımızı kullanalım, hiçbir şeyden yılmayalım.
* * *
İsmail Arlı, hem TOGAN Yayınları’nın sahibi, hem de önemli bir araştırmacı yazardır.
“Mustafa Kemal de İnsan. O da Ağlar” adlı son kitabında Atatürk’le ilgili çeşitli anıları toplamış, bazı olayları Mustafa Kemal’in kendi anlatımı ile naklediyor.
Mustafa Kemal Atatürk, bu kitaptaki anılarla devletine, milletine, İslâm dinine yürekten sahiplenip kendisi hakkında kâfir, İslâm düşmanı diyenlere cevap veriyor, büyük bir lider, muhteşem bir komutan, mükemmel bir devlet adamı olduğundan daha fazlasını, daha önemlisini göstererek şefkat dolu, duygusal bir insan olduğunu ortaya koyuyor. (TOGAN Yayınları: 0 212 542 02 97)
Camilerde siyaset!
Avusturya, Avrupa’ya yakışmayan bir karar alıp faşist bir tutum sergiledi.
Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz ülkede faaliyet gösteren 7 caminin kapatılacağını ve maaşları Türkiye tarafından ödenen 60 kadar imamın sınır dışı edileceğini açıkladı.
Tabii ki bu demokrasiye, insan hakların aykırı bir karar...
Avusturya hükümetine kızalım, küfredelim ama bir de işin şu yanını düşünelim:
“Alınan bu kararda bizim hiç hatamız yok mu?”
Eski Adalet Bakanı Hükmet Sami Türk “Bu din ve vicdan özgürlüğüne aykırı bir karardır ama bizim Diyanet İşleri Başkanlığı’mızın da, Avusturya’nın iddialarını araştırması lâzımdır.” diyor.
Nedir Avusturya’nın iddiaları?
“Camiler dini bir mekân gibi değil, siyasal faaliyet gösteriyor. İmamlar siyasi sözcüler gibi vaazlar veriyor. Camilerde siyasete izin veremeyiz.”
Böyle diyor Avusturya hükümeti...
Doğru olan, yurt içinde de, yurt dışında da camilere siyaset girmemesidir. Fakat bizim Diyanet İşleri nedense bu konuda çok duyarsız.
TEBESSÜM
Bu dünya böyle işte!
Gezi için Rusya’ya giden Temel, Moskova’da bir trene biner. Kompartımanda genç ve güzel bir kız, yaşlı bir kadın, çalımlı bir Rus subayı ve bir de bizim Temel vardır. Birbirlerini tanımayan bu dört kişi sessizce birbirini süzüyor, bazen de pencereden dışarı bakıyorlar...
Birden tren bir tünele giriyor. Ortalığın kapkaranlık olmasıyla birlikte bir öpücük sesi, ardından şiddetli bir tokat duyuluyor.
Tren tünelden çıktığında Rus subayın yanağında şamarın kıpkırmızı izi görülüyor. Herkes şaşkınlıkla içinden düşünüyor:
Yaşlı kadın: “Aferin kıza... Subay onu öpmeye kalktı ama şamarı da yedi. Her kuşun eti yenmez.” diyor.
Rus subayı ise “Kızı şu herif öptü ama şamarı ben yedim, iyi mi?” diye düşünüyor.
Genç kız da şaşkındır: “Subay herhalde beni öpmek istedi. Yanlışlıkla yaşlı kadını öptü, kadın da tokadı bastı... Salak şey!” diyor kendi kendine...
Temel ise içinden kıs kıs gülmektedir:
“Bu dünya böyle işte! İyi oyun oynadım! Elimin üstünü şap diye öptüm, sonra da şu çalımından geçilmeyen Rus subaya tokadı aşkettim. Oh be!”
GÜNÜN SÖZÜ
Bedava diye bir şey yoktur. Dünyada her şeyin bir bedeli vardır!