İstanbul Boğaziçi’ni elmas taşlı bir yüzük gibi süsleyen Galatasaray Adası’nın bugünkü içler acısı halini daha önce anlatmıştım.
O küçük, şirin, harika adadaki tesisler İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekipleri tarafından yerle bir edilmiş, ada Boğaziçi’nin ortasında bombalanmış bir kent gibi harabe haline gelmişti... Ada hâlâ çirkin bir yığıntı ve pislik içinde duruyor... Her yanı yosunlar sarmış!
Adanın yakınından gezi tekneleriyle geçen yabancı turistler bu cennet yerin feci haline bakıp “Vah vah! Burası bombalanan Suriye gibi olmuş, yazık!” diyorlar.
Kısacası eskiden değeri 175 milyon dolar civarında olan Galatasaray Adası şu anda metelik etmez durumda!

* * *

Peki, Galatasaray Kulübü’ne bu kazığı kim atmış, kim ya da kimler yaptırmış bu kötülüğü?
Dünkü SÖZCÜ’nün spor sayfasındaki manşet bunu anlatıyordu:
“Dursun Özbek yıktırdı!”
2017’de Galatasaray Başkanı olan Dursun Özbek, adanın yıkılmasını ilgili mercilerden resmen talep etmiş!
Bu istek onun imzasının yanına bir yönetim kurulu üyesinin imzası da eklenerek Belediye’ye gönderilmiş.
Acı bir gerçeği açıklayan SÖZCÜ’nün bu haberini dehşetle okudum.
Bir insan, başkanı olduğu kulübe nasıl böyle bir şey yapar? 175 milyon dolar değerindeki adayı nasıl yıktırıp yerle bir ettirir?
Ben Galatasaraylı değilim fakat bir vatandaş olarak üzüldüm.
Dursun Özbek’in bu davranışına şaşırmamak mümkün değil.
Daha da şaşırdığım nokta nedir biliyor musunuz?
Dursun Beyefendi yaptığı yanlışların hesabını vereceği yerde Galatasaray Kulübü Başkanlığı için yeniden aday oldu.
“Ben olmasaydım adanın başka yerleri de yıkılacaktı” diye kendisini savunuyor.
Ah Dursun Bey ah! O güzelim adanın yıkılmadık yanı mı kaldı? Orası şimdi bir harabe, bir utanç abidesi! Ülkenin milli servetine yazık değil mi?

“Devlet Kavgası”


Osmanlı Devleti son dönemini yaşıyordu.
İttihat ve Terakki Cemiyeti “Biz bu imparatorluğu kurtarabiliriz” diyerek 600 küsur yıllık ömrünün son ve en zorlu dönemine giren devleti korumak ve kurtarmak görevini omuzlarında hissetti.
Osmanlı İmparatorluğu, zamanın güçlü devletlerinin paylaşmak için can attığı coğrafyada var olma savaşını bir grup idealistle yaptı.
Bu eylemcilerin büyük hayallerle giriştikleri muhteşem mücadele hem kendileri, hem de vatanları için bir ölüm kalım savaşıydı, devlet kavgasıydı.
Yıl 1907... Mustafa Kemal henüz 26 yaşındadır. O genç yaşında bile uzun yıllar sonrasını görebilmekte, geleceği tahmin edebilmektedir...
“Her millet kendi sevdasının peşine takılmıştır. Türkler ne olacaklardır? Bizim elimizdeki imparatorluğun takati kalmamıştır. Neyi nasıl kurtarabileceğiz? Mesele sadece Hürriyet’in ilanı ise bu yalnız başına bir şey değildir. Gördüğüm bir taraftan inkılap düşüncesi, bir taraftan yılgınlıktır. Hürriyet ilanından sonrası için iyi düşünmek lüzumludur. Mutlaka bir şey kurtarılacaktır. Bu ne olacaktır, ne olabilecektir?” derken, daha 26 yaşında iken bile “Cumhuriyet ve Cumhuriyet devrimleri” fikrinin genç Mustafa Kemal’in kafasında yer ettiği anlaşılıyordu.
İttihat ve Terakkiyi, o günlerin Mustafa Kemal’ini ve zamanı daha iyi anlamak için bir kez de Taylan Sorgun’un kaleminden okumak gerekiyor.
Taylan Sorgun bizim kuşağın başarılı, etkili, usta yazarlarındandır.
Daha önce Kutül Amare Kahramanı Halil Paşa, Bekirağa Bölüğü, Esir Şehrin Fedaileri gibi önemli eserler yazmıştır.
(Devlet Kavgası – İttihat ve Terakki) Kaynak Yayınları – 0 212 252 21 56)

TEBESSÜM

“Baskı yapan iktidarlar”


Bilge kişi, bir mezarın başında acı sesler çıkararak ağlayan bir kadına rastlar. Merak edip yaklaşarak sorar:
“Senin ağlaman, acı üstüne acı çekenlerin ağlamasına benziyor, öyle değil mi?”
Gözü yaşlı kadın içini çekerek anlatır:
“Evet, öyle... Bir seferinde kocamın babasını ormanda bir bozayı öldürmüştü. Sonra bir başka ayı kocamı öldürdü. Şimdi oğlumu da kaybettim.”
Bilge kişi sorar:
“Öyleyse neden bu diyardan gitmiyorsun?”
Kadın şu cevabı verir:
“Burada iktidarın baskısı yok da ondan...”
Bunun üzerine bilge kişi ders verir gibi şöyle der:
“Haklısın hanım... Baskı yapan iktidarlar, ormanda can alan vahşi hayvanlardan daha korkutucudur!”

GÜNÜN SÖZÜ


Salaklar öyle çoktur ki, akıl dışı yalanlara bile seve seve inanırlar!

basliksiz-1

sozcu-banner-1