“Evet, benim de eleştirdiğim birçok yanı var ama CHP her şeye rağmen hâlâ umuttur.” diye yazmıştım...
Vay efendim, niye böyle yazmışım?
“Bu CHP’nin neresi umutmuş? Bu haliyle nasıl umut olurmuş? Kesinlikle oy vermeyeceğiz!” vs. diyorlar.
Ee, vermeyin... Vermeyin de meydanı tamamen AKP’ye bırakın...
Zaten bu algı yaratılmak isteniyor ve AKP’nin ekmeğine yağ sürülüyor.
CHP’yi eleştirmek başka, düşman olmak başka... Eleştirin ama düşmanlık yapmayın! Dolaylı olarak AKP’nin hizmetine girmeyin!
Yine tekrarlıyorum (tüm kusurlarına rağmen) iyi ki CHP var. O da olmasa toplum kuzuların sessizliğine bürünecek, ülkede umudun kırıntısı kalmayacak...
Atatürk ilkelerini, Laik Cumhuriyeti, fikir ve düşünce özgürlüğünü, basın hürriyetini kim savunacak, kim haksızlıkların, yolsuzlukların üzerine gidecek?
Biraz vicdanlı olmak lâzım!

* * *

Ha, burada sadece CHP’den bahsedip haksızlık yapmayayım.
İYİ Parti de iyi gidiyor.
Meral Akşener de Atatürkçü, Cumhuriyetçi söylemleriyle, yolsuzluklara sert karşı çıkışıyla puan topluyor. Onun büyük kitleleri (özellikle kadın seçmenleri) etkilediğini, görüyorum.
İYİ Parti’nin Genel Sekreterliği ve sözcülüğünü yapan Atatürkçü Dr. Aytun Çıray da iyi mücadele ediyor.
CHP ile birlikte İYİ Parti de ülkemiz için bir umuttur.

Muharrem Bey’den mesaj!


CHP Genel Başkanlığı için mücadele eden Yalova Milletvekili Muharrem İnce’yi, “Seçimdeki ve sonraki konuşmaları ile sosyal medyada çıkan mesajları” nedeniyle eleştirmiştim.
Muharrem İnce’den uzun bir itiraz mesajı geldi. Özetleyerek sizlerle paylaşacağım:
“Sayın Turan... Bana imza vermiş delegelerden, başta iki genel başkan yardımcısı olmak üzere, il başkanları aracılığıyla ısrarla Kılıçdaroğlu için imza alınması nasıl bir davranıştır?
Sayın Genel Başkan’a, belki haberi yoktur, etrafındakilerin şeyhi uçurma operasyonudur, kraldan çok kralcı olma tavrıdır, diyerek kendisinden randevu alıp 20 dakika bu konuyu anlattım, bunu yapmamasını istedim.
Madem bana mükerrer imza verilmiş ise tüzük çok açık. Divan çağırır, delegeden, adaylardan birini tercih etmelerini ister. Tüzüğün gereği yapıldığında bu arkadaşlarımın benim adımı söyleyeceklerinden eminim. Mükerrer oy bana değil, Kılıçdaroğlu’na verilmiştir.
Kılıçdaroğlu’nun yaptığı “nezaket” kavramıyla açıklanacaksa söz bitmiştir zaten. Aday yapılmamam için her türlü çirkinlik yapıldı.
Bu davranışta ağır bir hakaret gördüm. Yanlış anlamadığımı daha sonraki açıklamalarda gördüm.
Parti gücünü, bir başka adaya, aday adaylarına karşı kullanmak hangi demokrasiye sığar Sayın Turan?
Agresif olduğum konusuna gelince, evet öyleyim. Bu tür mide bulandıran davranışlara boyun eğemem. Tepkilerimi gösterdiğimde Kurultay oylamaya geçmemişti. Bunu, yenilgi sonrası davranışı olarak yorumlamış olmanızı SÖZCÜ okurlarının takdirine bırakıyorum.
Saygılarımla. (Muharrem İnce)

“Adalet mi? Cesaret mi?”


Okurum Ozan Sağdıç, CHP’nin “Adalet ve Cesaret” adı verilen 26’ncı Olağan Kurultayı hakkında yazdığı şu ilginç dizeleri gönderdi. Okuyalım:

* * *

“Yiğitlik taslamaya Başlamış Büyük İskender. Dünya fatihi olacak ya, Bir de soralım demiş Antik Çağ’ın antika bilgesi Akıl hocası Aristo’ya:
Cesaret mi önde olmalı,
Adalet mi, devleti elde tutmaya?
Yanıt vermiş hocaların hocası,
Şunu söylemiş kısacası:
Adalet güven sağlar,
O sağlandıktan sonra,
Cesarete ne gerek var?”
* Bütün mesele şu soruda düğümleniyor:
“Ülkemizde adalet var mı?”

TEBESSÜM

Cennet ve cehennem!


Köyün imamı olan Temel’e yörenin en güzel kadını gelir:
“Hoca efendi, kocam benimle ilgilenmiyor, onu aldatmaya karar verdim.”
Temel kaşlarını çatar:
“O zaman sen cehennemliksin hanım.”
Kadın saf saf sorar:
“Peki, cehennemde ne kadar kalırım?”
Temel not defterine bakarak:
“Kocanı köyün muhtarı ile aldatırsan cehennemde 6 ay kalırsın. Bekçi ile aldatırsan 1 yıl, öğretmenle aldatırsan 2 yıl” derken kadın onun sözünü keser:
“Peki, köyün imamı ile aldatırsam ne olur?”
Temel hınzır hınzır güler:
“Ula kâfir karı... Sen demek cennete gitmek istiyorsun?”

GÜNÜN SÖZÜ


Zor işleri başarmanın ve güç hedeflere ulaşmanın yolu ısrarla çalışmaktır!

rahmi