Okuyunca dehşet içinde kaldım! Şu ifadelere bir bakın lütfen:
“Şerefsiz, alçak...
...rospi çocuğu...
Tacizci, kumarcı...
İçkici, besleme, mikrop...
Müptezel alçak!”
Bu sözler nedir sevgili okurlar?
En bayağısından açık hakaret ifadeleri değil midir?
Terbiye özürlü bir adam, kelime haznesinde ne kadar kötü ifade varsa onları sıralamış...
Durum yargıya taşınmış... Fakat...
Ankara İstinaf Mahkemesi:
“Bu sözler fikir özgürlüğüdür!” diye karar vermiş!
Bu müthiş karar karşısında şaşırmamak elde mi?
Gelin de şimdi Türkiye’deki, hukuka, yargıya, adalete inanın!

* * *

Bir başka olay... Enis Berberoğlu’nun tutukluluğu...
Dokunulmazlığı kaldırılan CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu, MİT TIR’ları davasında yargılanırken tekrar milletvekili seçilince yeniden dokunulmazlık kazandı. Meclis bu dokunulmazlığı kaldırmadıkça tutuklanamaz. Yasaya göre cezaevinden hemen tahliye edilmesi gerekir...
Fakat... Yargıtay tutukluluğun devamına karar verdi!
Oysa aynı durumda olan HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül milletvekili seçilip dokunulmazlık kazanınca mahkeme davayı durdurdu.
Ülke aynı, yasalar aynı, fakat uygulama ayrı!
HDP’li vekilin dokunulmazlık hakkı var, CHP’li vekilin yok!
Nasıl oluyor böyle çifte standart?
Bu, yargı için güven sarsıcı bir durumdur.
Durum Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi Türkiye olayıdır, demokrasi olayıdır. Şaşırtıcı, üzücü bir durumdur. Seçilen milletvekili dokunulmazlık kazanır. Fakat Yargıtay üyeleri, biri hariç, böyle düşünmüyor!
Yargının güven vermediği bir ülkede hiçbir iş düzgün gitmez ve huzurlu bir ortam yaratılamaz!

* * *

Gelelim, yazımızın başında naklettiğimiz küfürlü hakaret olayına...
Gerçekten şaşırtıcı bir durum!
Bu olayı gazeteci meslektaşımız Sabahattin Önkibar’ın yeni basılan “Saray’ın Bozkurtları” adlı kitabından naklettim. (Sayfa 63-64)
Önkibar, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin danışmanı olan Yıldıray Çiçek adındaki tetikçinin kendisi için yazdığı hakaret dolu sözler nedeniyle açtığı davayı şöyle anlatıyor:

* * *

“Dosyam İstinaf Mahkemesi’nde 25. Hukuk Dairesi’ne gitti ki o mahkeme daha önce Bahçeli kitabımdaki ‘donanımsız’ ifademi hakaret sayıp kitabımın toplatılmasına itirazımı reddetmişti.
İşte bu mahkeme, Bahçeli’nin danışmanı olan Yıldıray Çiçek’in, şahsım için kullandığı ‘şerefsiz alçak, rospi çocuğu, tacizci, kumarcı, içkici, besleme, mikrop, müptezel ve alçak’ gibi ifadeleri hakaret saymayıp ‘fikir özgürlüğü’ dedi.
Yanlış okumuyorsunuz, aynı mahkeme, Bahçeli için ‘donanımsız’ diye yazmamı hakaret saydı ama yukarıdaki ifadelere ‘fikir özgürlüğü’ dedi, iyi mi?
İşte, bugünkü yargımızın durumu budur!
İşte Türkiye’de adaletin geldiği yer budur!”

Mesut Özil ve ırkçılık!


Mesut Özil olayının yankıları devam ediyor. Alman Milli Takımı’nın önemli oyuncularından biri olan Mesut Özil’in “Türk olduğu için kendisine ırkçılık yapıldığı” gerekçesiyle artık Alman Milli Takımı’nda oynamama kararı alması dünyada geniş yankı yarattı.
Irkçılığı lânetliyoruz, fakat... Bu konuda Futbol Federasyonu eski başkanlarından Kemal Ulusu’nun da söyleyecekleri var. Bana gönderdiği mesajda Ulusu şöyle diyor:
“Sevgili Rahmi Ağabey...
Ben Mesut Özil olayını, eski bir federasyon başkanın olarak değişik bir açıdan yorumladım.
Mesut kadro dışı kalmış, Almanya ırkçılık yapıyormuş, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la resim çektirdiği içinmiş, filan... Hadi bunlar doğru diyelim... Almanlar ırkçılık yapıyor, o da tamam... Peki kardeşim sen daha alt yaş kategorisinden itibaren ‘Ben Almanım’ diyerek Alman Milli Takımı’nı seçmedin mi? ‘Ben Türk Milli Takımı’nda oynamam’ demedin mi? Alman Milli Takımı formasını giyerek bağıra bağıra Alman Milli Marşı’nı söylemedin mi? Şimdi seni oynatmadıkların için kalk ‘Türkçü’ kesil... Doğru mu bu yaptığın?
Benim dilimi konuşmayan, benim milli marşımı söylemeyen, benim ay yıldızlı formamı giymeyen kişi Türklük’ten bahsedemez. Medyamızın bu kişiye sayfa sayfa yer ayırmasını yanlış buluyorum.”

GÜNÜN SÖZÜ


En sağlam kafa koçun kafasıdır ama işe yaramaz, çünkü akıl da lâzımdır!

rt

plusbanner2x