Sapanca’da kuyruğu ve dört patisi kesik halde bulunan, hastanede tedavi edilmesine rağmen hayatını kaybeden talihsiz yavru köpek Türkiye’yi ağlattı.
Hayvanın son anlarında çekilmiş fotoğraflarına bakıyorum da masum bakışlı hüzünlü gözlerinde insanlara ve insanlığa karşı sessiz ama derin bir protesto okuyorum... “Ben size ne kötülük yaptım da, siz bana bunu yaptınız?” der gibi...
Olaya, vatandaşlar, siyasiler, sanatçılar, öğrenciler, herkes isyan etti ve bu vahşeti yapanı ya da yapanları lânetledi!
Batı ülkelerinde sokaklarda başıboş dolaşan sahipsiz kedi ve köpeklere asla rastlanmaz. Hayvanlara eziyet edildiği de görülmemiştir.
Böylesine insanlık dışı davranış biçimi ancak uygarlıkta gelişmemiş toplumlarda görülüyor!
Yavru köpeğin ölümüyle ilgili çok sayıda mesaj aldım. İnsanlarımızın tepkisini göstermek amacıyla kadim okurum Semih Kalkanoğlu’nun yolladığı iki ayrı mesajı birleştirerek özetle naklediyorum:

* * *

“Sakarya’nın Sapanca İlçesi’ndeki ormanlık alanda yerde kıvranırken bulunan yavru köpeğin hastanede ölümüne karı-koca çok üzüldük. Fakat bir yandan da ‘Bu yavrucuk yaşasa ne olacaktı? Bu zavallı, yaşamını nasıl sürdürebilecekti?’ diye düşünüyoruz. İnsan olan böyle bir vahşet yapamaz!
Yavru köpeğin ölümüne ilişkin açıklamalar da müthiş... Saçmadan da öte... Abuk sabuk!
Yavru köpeğin 4 ayağını ve kuyruğunu iş makinesi kopartmış (!). Bu açıklamayı yapan yöneticileri kutlamak gerek. Demek ki, iş makinesi bir anda 4 ayağı ve bir kuyruğu koparıverdi (!)... Zavallı yavru köpek ne olduğunu bile anlamadı (!).
Ülkeyi bu kafada insanlar yönetiyor. Fakat artık TAMAM.
25 Haziran 2018 günü Türkiye Cumhuriyeti’nde yeni ve aydınlık bir dönemin başlangıcı olacak. Önceki dönem, Türkiye’nin karanlık yılları olarak tarihe geçecek.
Eskiden insanlar bu kadar vahşi değillerdi!”
(Semih Kalkanoğlu-
Elektrik Mühendisi ve Araştırmacı yazar)

“Türkiye bu iktidarla yoluna devam edemez!”


Şanlıurfa’nın Suruç İlçesi’ndeki facianın üzerinde dikkatle durmak gerekiyor.
Toplumdaki kutuplaşma ve karşılıklı öfkenin yarattığı kanlı bir sonuç bu...
Önemsiz bir tartışma silahlı kavgaya dönüştü ve 4 insan hayatını kaybetti...
İktidar kanadının “Bizden olanlar” ve “Bizden olmayanlar” diye gruplara böldüğü insanlarımız o kadar gergin ki, Allah korusun, her an, her zaman böyle çatışmalar patlak verebilir!
Siyasilerin artık öfke dilini bırakıp, toplumu sakinleştirmesi, onlara hepimizin kardeş olduğunu hatırlatması gerekiyor.

* * *

CHP’nin Suruç olaylarını araştırmakla görevlendirdiği Ankara Milletvekili Levent Gök bu faciayı şöyle özetliyor:
“Son derece vahim bir tabloyla karşı karşıyayız. Bu acı tablonun sorumlusu, ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı siyaset söylemidir.
Vatandaşlar nasıl bu kadar silahlandı? Bu silahlanmanın küçük bir kıvılcımla ne duruma geldiğini hep birlikte gördük.”

* * *

Toplumun çok gergin olduğunu belirten Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan “Gerilen ortamda her şeyin olabileceğini” söyleyerek şöyle diyor:
“İktidar yoluna kesintisiz devam edebilmek için her türlü çabayı ortaya koyuyor. Fakat ülke siyasi bir çıkmaz içinde... Siyasi irade başta olmak üzere siyasete güven yok. Böyle güvensizlik olduğu için de yatırım, üretim kabiliyeti bir türlü millileşemiyor. Güvensizlik ortamının en büyük zararı bu... Bu siyasetle ve bu iktidarla Türkiye yoluna devam edemez!”

TEBESSÜM 

Karısını kaybeden adam!


Adam, büyük bir alışveriş merkezinde gördüğü iyi giyimli, şık ve güzel kadına yaklaşır:
“Affedersiniz, sizinle biraz konuşabilir miyim? Ya da siz benimle biraz konuşabilir misiniz?” der.
Kadın rahatsız olur, kaşlarını çatarak:
“Ne münasebet?” der “Niçin sizinle konuşayım?”
“Bu büyük mağazada karımı kaybettim de, onu bulmam lâzım!”
“Karınızı kaybetmenizle benimle konuşmanızın ne alâkası var?”
Adam izah eder:
“Ne zaman güzel bir kadınla konuşsam, karım mutlaka bir yerlerden çıkar gelir... Bakın, geliyor işte... Teşekkürler hanımefendi!”

GÜNÜN SÖZÜ


Demokrasi, şaşkın ve geri kalmış toplumların yönetim şekli değildir!

rt

sozcu-banner-1