TOKER Yayınevi’nin sahibi Yalçın Toker telefonda:
“Cumhurbaşkanı ve Başbakanlardan Dinlediğim Muhteşem Fıkralar kitabı maşallah çok ilgi gördü” dedi ve ekledi:
“Kitabın yeni baskısını yaptım.”
SÖZCÜ Kitabevi’nin yöneticisi Bilâl Ak da “İlgi devam ediyor. TOKER Yayınevi’nden her hafta kitap istiyoruz” dedi.
Okurlarıma çok teşekkür ediyorum. Zaten okurlar olmasa biz neyiz ki?
Yaşamak için nefes aldığımız hava ve içtiğimiz su ne kadar önemliyse, bir yazar için de okurlar o kadar önemlidir. Onlardan aldığımız güçle tüm dünyaya meydan okuyabiliriz.
Okurlar tarafından desteklenen gazeteleri de, yazar ve çizerleri de yıkmak kolay değildir.
Yalçın Toker:
“Okurlarımız o kadar dikkatli ve hassas ki, birinci ve ikinci baskılarda gördükleri ufak tefek hataları bile tespit edip kitabevine bildirdiler... Mesela 93’üncü sayfada Erdal İnönü’nün adı (Erdal İnönö) diye çıkmıştı. Okurumuzun uyarısı üzerine üçüncü baskıda makineleri derhal durdurup hatayı düzelttim.” dedi.

* * *

Pazartesi günkü Yeniçağ Gazetesi’nde Selcan Taşçı Hamşioğlu’nun “Muhteşem Fıkralar” kitabımla ilgili bir yazısı çıktı. Selcan Hanım:
“1960’ların en gergin günlerinden bile pürneşe anlar sunan kitap, günümüze geldikçe somurtkanlaşıyor âdeta... Bu haliyle de Türk siyasetinin daha birçok şeyle birlikte ‘tebessüm’ünü de kaybettiğine dair önemli bir belge...” diyor.

* * *

Hamşioğlu sütununda şu fıkrayı naklediyor:
“Rahmi Turan’ın kitabında bugünleri anlatan trajikomik fıkralar da var. İşte bir tanesi:
İktidarın havuz medyasına köşe yazarı arayan genel yayın müdürü işe alacağı yazara:
“Sen kaç yaşındasın?” diye sorar.
Yazar iki büklüm olarak:
“Muhterem genel yayın müdürüm, siz hangi yaşta olacağımı emrederseniz o yaştayım” diye cevap verir.
Genel yayın müdürü yazara takdirle baktıktan sonra yardımcısına döner:
“Tamam” der “İşte aradığımız adam... Bu yazar işimize çok uygun. Hemen alalım!”-
(SÖZCÜ Kitabevi: 0 212 948 22 78), TOKER Yayınları: 0 212 601 00 35 (e-mail: tokeryayinlari@tokeryayinlari.com)

Enis Berberoğlu


Bugünlerde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto’nun işi her zamankinden daha zor. Hapiste o kadar çok gazeteci var ki, hangi birini ziyaret etsin?
Üstelik cezaevi ziyareti için izin almak da kolay değil... Adalet Bakanlığı’na müracaat edip günlerce bekliyorsunuz.
Eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ dilekçeleri sümen altında aylarca tutar, bir izin için bin bir eziyet çektirirdi... Neyse ki, şimdiki Adalet Bakanı Abdülhamit Gül çok daha anlayışlı ve hoşgörülü...

* * *

Tüm güçlüğe rağmen dertli meslektaşlarımızı ziyaret edip onlara moral vermeye çalışan Başkan Olcayto son olarak Maltepe Yarı Açık Cezaevi’nde yatan milletvekili ve gazeteci Enis Berberoğlu’nu ziyaret ederek medyanın durumunu konuştu.
Berberoğlu’nu sağlıklı ve moralli görmekten duyduğu memnuniyetini anlatan Olcayto:
“Haber yapmak, yazı yazmak, düşünceyi ifade etmek demokratik ülkelerde suç değildir. Bizde de suç olmamalıdır. Bütün gazeteci arkadaşlarımızın serbest bırakılmaları en büyük dileğimizdir” dedi.

* * *

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP) tarafından hazırlanan rapora göre halen Türkiye cezaevlerinde (14 Şubat 2018 tarihi itibarıyla) 215 tutuklu ve hükümlü gazeteci var. Demokrasinin olmadığı Çin’de bile 40 civarında gazetecinin hapiste olduğu düşünülürse ülkemizin hali daha iyi anlaşılır.

TEBESSÜM

“Yaşamak için güzel bir gün!”


Kadim okurlarımdan Tarık Karslı “Her sabah ‘Yaşamak için ne güzel bir gün’ diye güne başlıyorum” diyor ve şu fıkrayı anlatıyor:
“Kızılderililerin meşhur bir sözüdür bu... ‘Yaşamak için güzel bir gün’ diyerek her sabah çadırlarından çıkarak güne başlarlar.
Yılın 365 günü bu lâfı duyan beyazlar, Kızılderililerin güneşte, karda, yağmurda ve güzel havada hep aynı sözü söylemelerini garip karşılar ve onlara itiraz ederek:
“Hadi güzel havaları anladık ama her gün de güzel bir gün olmaz ki!” derler.
Kızılderililer tebessüm ederek onlara şöyle cevap verir:
“Yaşamak isteyen kişi için her gün güzel bir gündür!”

GÜNÜN SÖZÜ


Zeki insanlar da bazen “aptallık” yapabilir, sebebi duygusallıktır!

rahm