Ünlü bir söz vardır: “Bir yatın olacağına, yatı olan bir arkadaşın olsun daha iyidir” denir.
Yat sahibi olmak meşakkatli bir iş... Yazın zevkini sürersin ama o tekne bütün yıl canını çıkarır. Bakımı bile başlı başına bir derttir.
Neyse ki bizim Zühtü Yorgancı gibi teknesi olan yakın bir arkadaşımız var.
“Ege’de şöyle bir dolaşalım” dedi ve 7 arkadaş iki Yunan adasını ziyaret ettik. İlki Leros, ikincisi eski adı İstanköy olan Kos Adası...
Bu yıl Yunan adalarında turizm zayıf gidiyor. Geçen yıl her yer Türk turistlerle kaynıyordu, bu yıl adaları gezen Türklerin sayısı yarı yarıya düştü.
Otel ve lokanta sahipleri “Türklerden iyi para kazanıyorduk doğrusu ama şimdi işler kesat” diye dert yanıyor.

* * *

Kos Adası’nda Yunanistan vatandaşı Türklerin sayısı bir hayli fazla... “Caravelle Lokantası”nın sahibi İbrahim Karavel de bunlardan biri.
Kos Adası’na gidip de Türkçe konuşulan “Caravelle lokantası”na gitmemek olmaz.
7 arkadaş, Kemal Baytaş (Başkan), Ceylan Öztanık, Can Pulak, Zühtü Yorgancı, Cenk Tuncay, Levent Karaca ve ben, lokantaya girdiğimizde İbrahim Bey bizi büyük bir dostlukla karşıladı. Sohbet sırasında:
“Çok üzgünüm Rahmi Bey” dedi.
“Neden üzgünsün?”
“Beni, Türklüğüyle övünen İbrahim Karavel’i Türkiye’ye sokmadılar, bir suçlu gibi kapıdan geri çevirdiler.”
“Anlamadım, ne oldu ki?”
“Ben Türkiye ve Türklük sevdalısıyım. İşte bakın, Yunanistan topraklarında olan bu lokantada bile Türk bayrağı asıldır.”
Lokantanın sol köşesindeki direkteki Türk bayrağını gösterdi... Yunan bayrağıyla birlikte dalgalanıyordu.
“Neden Türkiye’ye almadılar seni? Bütün Yunan vatandaşları Türkiye’ye vizesiz giriyor. Seni niçin geri çevirdiler?”
İbrahim Karavel’in gözleri dolu dolu oldu:
“Ah bir bilsem sebebini... ‘Nedir hatam ya da suçum?’ diye sordum. Bodrum’da beni geri çeviren polisler ‘Biz de bilmiyoruz’ dediler. Rodos’taki Türkiye Adalar Başkonsolosu Barış Kalkavan ‘Bu kişi Türkiye’ye girmesin’ diye yazı yazmış. Niçin, neden, ne hakla? Bilinmiyor. Bu zat (Başkonsolos Barış Kalkavan) Kos Adası Türklerini ikiye böldü. Ben Türkiye’ye karşı ne suç işledim, bilmek istiyorum.”
İbrahim Karavel gerçekten çok dertliydi. Teselli etmeye çalıştım. O son sözünü söyledi:
“Birileri beni Türkiye’den soğutmak istiyor ama hiç kimse Türkiye sevgimi azaltamaz, hiç kimse beni Türkiye’den kopartamaz!”

İmar affı Galatasaray Adası’na uğramadı!


Galatasaray Kulübü Başkanı Mustafa Cengiz düzenlediği basın toplantısında “Hep radar gibi dolaşıyor, kiralık futbolcu arıyoruz. 5 milyon sterlin isteyenler var. Biz bu paraları veremeyiz. O günler geçti!” dedi.
Başkan Cengiz uzun uzun konuştu ama kulübün önemli sorunlarından biri olan Galatasaray Adası’ndan hiç söz etmedi.
Boğaziçi’nin incisi olan adanın mülkiyeti Galatasaray Kulübü’ne ait. Fakat Başkan Mustafa Cengiz dahil, hemen hemen hiçbir Galatasaraylı, enkaza çevrilen ada ile ilgilenmiyor ve İstanbul Boğazı’nın çirkinleşmesine göz yumuyor.
Kiracı şirket geçen yıl “Kaçak inşaat” diye yıkılan adada, yaz aylarında hiç değilse havuzun faaliyet göstermesi için burayı tekrar kullanılabilir hale getirdi ama belediye ekipleri açılışa bir gün kala bütün döşemeleri bir bir söktüler!
Ortaya yine “Boğaz’a ihanet” dedirten çirkin bir manzara çıktı.
Kaybeden Galatasaray Kulübü üyeleri ve havuzdan yararlanan vatandaşlar oldu. Bir de “İmar barışı var” diyorlar. 13 milyon kaçak yapıyı affediyorlar ama Galatasaray Adası’nı çirkinliğe ve mezbeleliğe mahkûm ediyorlar! Galatasaray Kulübü Başkanı Mustafa Cengiz de ilgisiz! Yazık!

TEBESSÜM

İlginç bir istifa (!) sebebi!


1978 yılında bir gün Afganistan devlet radyoları tüm ülkeyi üzen ve heyecanlandıran bir haber verdi:
“Sayın Devlet Başkanımız sağlık nedenleriyle bugün görevinden istifa etmiştir.”
Afgan halkı merak içinde kaldı...
Acaba çok sevdikleri devlet başkanının hastalığı nedir? Bu hastalığın çaresi yok mudur?
İstifaya neden olacak kadar ciddi bir hastalık mıdır?
Hastalığın ne olduğu açıklanmadı.
Sonradan öğrenildi ki, Başkan bir saldırıda 12 yerinden vurulmuştu!

GÜNÜN SÖZÜ


Bütün akıl hastaları, kendilerinden başka herkesi deli sayarlar!


rt

sozcu-banner-1