Devlet ve Sağlık Bakanı olarak eski yıllarda önemli görevler yapan Rifat Serdaroğlu görüşlerini sık sık bizlerle paylaşır.
Uzun yılların devlet tecrübesiyle olayları yorumlayan Serdaroğlu’nun son yolladığı mesajı (biraz kısaltarak) okurlarımla paylaşmak istiyorum.
* * *
“AKP ve MHP’nin adayı Erdoğan, esas sahibi Türk Milleti olan devletin parasını-devletin araçlarını- devletin vali ve kaymakamlarını kullanıp, kendisinin seçilmesi için mitingler yapıyor!
Meydanda yaklaşık 10 bin kişi var. Yarıya yakını zorla getirilmiş öğrenciler, memurlar ve sivil polisler... Tüm televizyonlar anında yayınlarını kesip, Erdoğan’ın mitingini canlı olarak vermeye başlıyorlar. Üstelik kamera oyunlarıyla meydandaki on bin civarındaki kişi, beş-altı misli çoğaltılmış halde gösteriliyor.
Muharrem İnce ve Meral Akşener, aynı gün, aynı anda, iki ayrı şehirde miting yapıyor!
Temel Karamollaoğlu da 100 bin imzayı geçmiş, toplantılarına başlamış.
Üçünün de miting meydanları sadece kendilerini sevenler tarafından hınca hınç doldurulmuş... Heyecanla coşan yüzbinler var.
Bir-iki TV hariç, bu toplantıları gören, canlı yayınlayan bir TV maalesef yok!
Bu TV’lerin sepet yöneticileri, meydanlardaki yüzbinlerce kişiyi yok sayarak, Türk Milletine en büyük hakareti yapıyor!
İşin en ilginç yanı ise, yandaş medya, haram medyası ve satılmış medya tarafından yok sayılan Türk Milletinin, tepkisiz kalıp susması ve hâlâ bu TV’leri seyretmesi, o yandaş gazeteleri satın almasıdır!
24 Haziran’da yapılacak olan seçim basit, sıradan bir seçim değildir.
Türk Milletinin “özgür ve saygın” ülkeler yanında mı, yoksa diktatörlükle yönetilecek üçüncü dünya milletleri arasında mı yer alacağının belirleneceği bir seçimdir.
* * *
Hiçbir adayı beğenmeyen, sadece eleştiren, oy dahi kullanmayan toplumlar asla ve asla DEMOKRASİYİ hak etmiş toplumlar olamaz...
Türkler olarak bizler, şu an tam da bu durumdayız.
Birileri gelsin, bizim için tüm bozukları düzeltsin ama biz yerimizden kıpırdamayalım, rahatımız bozulmasın! Canımız hep cennette olsun!
Yorulan, yıpranan, yaşamından, ailesinden fedakârlık eden, maddi olarak küçülen, üzüntüsünden kahrolan, damgalanan, mahkemeden mahkemeye koşan, hapislere düşen başkaları olsun.
Bizler sadece eleştirelim, üstelik de beğenmeyelim! Öyle mi?
O zaman, Kurtuluş Savaşı sırasında bu ülke için “canından başka verecek” bir şeyi olmayan fakir fukara çocuklarının yani dedelerimizin, vatan için severek ölüme yürümelerindeki fedakârlığı ne yapacağız?Bizler gerçekten o asil insanların torunları mıyız?
* * *
24 Haziran’a bu gözle bakmamız, çalışmamız, oy kullanmamız, oy kullandırmamız şart...
Başta TRT olmak üzere, tüm yandaş televizyonların durumuna gelince; 24 Haziran’dan zaferle çıktıktan sonra, bu avantacıların aldıkları tüm devlet kaynaklı ilan-reklam ücretleri, kamu bankalarından aldıkları torpilli krediler, sahiplerinin devletten aldıkları ihaleler mutlaka incelenmeli ve hepsi onlardan tahsil edilmelidir.
Bunların canlarını alacağına, haksız kazandıkları paraları ellerinden alacaksın, bu ceza onlara yeter!
Aynayı yüzlerine tutalım, kendi görüntülerinden korkacaklardır!”
İki gazeteci arkadaşımız İYİ Parti’den aday adayı
Milletvekili adayı olmak için özellikle İYİ Parti’ye yoğun bir ilgi var.
İki gazeteci arkadaşımız Lami Erdoğdu ve Orhan Uğuroğlu da milletvekili adayı olmak için İYİ Parti’ye başvurdu.
Lami Erdoğdu İstanbul 1’inci Bölge’den (Anadolu yakası) aday adayı.
Orhan Uğuroğlu Ankara 1’inci Bölge’den aday adayı.
Büyük Kulüp ve Türk Basın Birliği üyesi olan Lami Erdoğdu, Kadıköy bölgesini çok iyi tanıyan bir gazetecidir. Onunla eski yıllarda Meydan Gazetesi’nde birlikte çalışmıştık.
Orhan Uğuroğlu ise Ankara’lıdır. Onunla da eski yıllarda efsane Günaydın Gazetesi’nde birlikte çalışmıştık.
Türk basınının sorunlarını iyi bilen bu iki arkadaşımızın, Meclis’e girmeleri halinde, medya özgürlüğü için yararlı çalışmalar yapacakları kuşkusuzdur. Meslektaşlarımıza başarılar dilemek görevimizdir.
GÜNÜN SÖZÜ
Yağmur sosyalisttir, çünkü herkese eşit yağar. Rüzgâr kapitalisttir zayıf olanı yıkar!
