[caption id="attachment_2749726" align="alignnone" width="880"]“2009’DA KAYBEDİNCE BİR DAHA ADAY OLMAM” DEDİM Bir dönem Ankara Belediye Başkanlığı da yapan Karayalçın, “Aday olmam, arkadaşlara katkı vereceğim” diyor. “2009’DA KAYBEDİNCE BİR DAHA ADAY OLMAM” DEDİM
Bir dönem Ankara Belediye Başkanlığı da yapan Karayalçın, “Aday olmam, arkadaşlara katkı vereceğim” diyor.[/caption]

Murat Karayalçın memurluk, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı, CHP İstanbul İl başkanlığı, SHP Genel Başkanlığı, Başbakan Yardımcılığı, Dışişleri Bakanlığı yaptı. Halen İş Bankası Yönetim Kurulu üyesi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’yla da zaman zaman görüşüyor, yerel seçimler öncesi görüşlerini aktarıyor. “AKP belediyeciliği iflas etti, CHP’li adaylarla büyük kentlerde seçimi daha kolay alırız” görüşünde.

CHP-İYİ Parti seçim ittifakının konuşulduğu şu günlerde, iki partinin özellikle büyükşehirler konusunda gecikmeden kararlar almasını öneriyor. Halen 30 ilde uygulanan büyükşehir modelinin yakın bir gelecekte, 81 ilin tamamını kapsayacak biçimde düzenleme yapılacağını öngörüyor. Böylece iktisadi ve kalkınma planıyla, fiziki plan birbirinden kopukluğu giderilebilecek.

AKP BELEDİYECİLİĞİ İFLASTA

Karayalçın’a göre “İflas etmiş AKP belediyeciliği” var. Fikirtepe, Kadıköy kentsel dönüşümlerini de iflasın ve batan AKP belediyeciliğinin göstergeleri olarak aktarıyor. Kadir Topbaş, Fikirtepe projesini “Örnek belediyecilik” olarak tanıtıyor, “Bu projeyi iyi izleyin, burada yaptıklarımızı İstanbul’da yapacağız” diyordu.

“AKP Belediyeciliğinin iflası”na bir örnek de Ankara’dan veriyor, “Ankara’nın AKP’li belediyesi de metroda iflas etti, havlu attı. Metroyu yapamadı. Başkanlığım döneminde 1 milyar dolarla 19 km. raylı sistemi döşedik. Melih Gökçek, metronun yüzde 70’ini tamamladığını öne sürmesine rağmen, yapımın Ulaştırma Bakanlığı’na verildiğinde, bakan belediyenin ancak yüzde 30’unu yaptığını açıklamıştı. Ne hazin bir durum. Belediyelerin yeni yetkililer koparmaya çalışması gerekirken, Ankara’da tersi oldu, belediye yetkisini bando mızıkayla, törenle hükümete devretti.

CHP’NİN ADAYI CHP’Lİ OLMALI

“Ankara’da, İstanbul’da CHP’nin adayları kimler olmalı?” diye sorduğumda, ilk cümlesi “CHP’nin adayı CHP’li olmalı” oldu ve ardından şunları ekledi:

“Dışarıdan gelen ve milletvekili seçilen İlhan Kesici de Mehmet Bekaroğlu’da Bülent Kuşoğlu’da, partimizin üyesi. Başka partilerden kim gelirse bizim canımız ciğerimiz. 2014 seçimini kaybeden Mansur Yavaş, seçim sonrası CHP’den istifa edip dilekçesini Yargıtay Başsavcılığı’na verdi. Şimdi ‘rozetsiz aday’ diyor. Benim yakamda CHP rozeti vardı ama tarafsız belediye başkanıydım. Evet, CHP’nin başkan adayları partili olmalıdır ama CHP-İYİ Parti yönetimlerinin sürdürmekte olduğu görüşmelerin sonucunu da saklı tutuyorum.”

ULUSALDA DEĞİL YERELDE

“İttifak” denilince, Karayalçın, “Yerel seçimde ulusal düzeyde bir ittifak bence anlamsızdır, işin mantığına da terstir. Yerel seçimlerde yerel düşüncelerin, kaygıların, yaklaşımların öne çıkması gerekir. Eğer iki parti arasında müzakere yapılıyorsa ittifak anlayışı içinde değil de bu bağlamda müzakere yapılmalı. Bunun için de yerel örgütlere yetki verilmesini öneririm. Yani ittifak görüşmelerini yerel de örgütler yapsın” diyor.

Karayalçın, özellikle İstanbul, Ankara, İzmir’de mutlaka CHP’li adaylar gösterilmesini öneriyor ve şunları ekliyor:

“Adaylarımızı iftihar ederek sunmalıyız. Başkanlık için her yerde çok sayıda isim var. Ne yazık ki CHP’de gösterilecek aday bulunamıyor gibi bir izlenim var. Sosyal demokrat inançlar doğrultusunda hangi siyaseti izlememiz gerekiyorsa onu izlemeli, hangi araçları kullanmamız gerekiyorsa onu kullanmalıyız. Başka siyasetlerden gelenleri memnuniyetle kucaklarız. Onlarla birlikte yola devam ederiz. Ancak şunu da belirtmem gerekir: Başka siyasetlerden isimleri transfer edip onu aday göstererek sonuç elde edemediğimiz de bir gerçek.”

DOĞRUSU ÖNSEÇİM AMA...

Aday belirlemede CHP tabanından sıkça “Partiye kayıtlı üyelerle önseçim yapılsın” önerisini duyarız. Karayalçın da “Doğrusu önseçim ama” diyor ve şöyle devam ediyor:

“Önseçim, dünya siyasetinin en önemli aracı haline geldi. Bizde, önseçim yapılabilmesi için partinin örgüt ve üye yapısının çok sağlıklı olması gerekir. Bugün öyle bir yapı yok. Parti içinde, kamuoyu nezdinde eğilim yoklaması da yapılabilir. Partinin akil adamlarının yerinde değerlendirme yapması, sivil toplum kuruluşlarıyla görüşmeleri, genel merkezin ve genel başkanın da görüşleriyle aday belirlenebilir. Yargıç olmadan, kendi arkadaşlarımızla yaptığımız eğilim yoklaması da önemli.”

SANDIĞA GİTMEMEZLİK YAPMAYIN

Karayalçın, il başkanlığı ve genel başkanlık yapmış tek isim. Partinin nabzını da çok iyi tutuyor. O da Kılıçdaroğlu gibi “Ankara’yı, İstanbul’u alırız” diyor. AKP’nin “En iyi” dediği adaylara göre CHP’li adayların İstanbul’da da başarılı olacağını belirtiyor.

Seçim güvenliği konusunda parti yöneticilerinin “Sandık güvenliği konusunda kuşkularımız var” sözlerinden kaçınmalarını Karayalçın özellikle öneriyor, “Buna seçmenin tepkisi de sandığa gitmemek oluyor” diyor. Sandık güvenliği konusunun sanıldığı gibi zor olmadığını, İstan9bul İl Başkanlığı döneminde de bu güvenliğin diğer partilerle de işbirliği yapılarak tıkır tıkır işlediğini hatırlatıyor.

Bir de 24 Haziran seçim sonrası gelişen olaylar nedeniyle “Sandığa gitmeyeceğim, oy kullanmayacağım” diyenler var. Onlara da, “duayen siyasetçi” Karayalçın şöyle sesleniyor:

“24 Haziran seçimleri sürecini doğrusuyla, yanlışıyla hep birlikte yaşadık. Örgütsel bir biçimde özeleştiride bulunmamız gerekir. Ama şimdi görevimiz yerel yönetimlerde yeni bir yapıyı ortaya koymak, yeni bir yönetim başlatmaktır. Sandığa gitmemek çok yanlış. Tepkiyi, öfkeyi, eleştiriyi anlıyorum, saygı da duyuyorum ama sandığa gidilmeli, adaylarımızı desteklemeliyiz.”

Karayalçın’a, aday olup olmadığını sorduğumda, “2009’da seçimi kaybedince bir daha aday olmamaya karar verdim” diyor, sosyal demokrat belediyecilik adına seçilecek arkadaşlarına her türlü katkıyı vereceğini de ekliyor.