Kılıçdaroğlu’nun, Adalet Yürüyüşü, İYİ Parti’nin seçime girmesini sağlamakla yaptıkları unutturulmaya çalışılıyor. CHP kurultaya gitsin ya da gitmesin partinin önemli ölçüde yara aldığı, asıl sorunları unuttuğu gözleniyor.
“DELEGE, BALIK GİBİDİR”
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof.Dr. Yılmaz Büyükerşen. Partinin mevcut delege yapısını eleştirmiş, “Kurultay döneminde, imza versin, vermesin delegeler böyle kritik dönemde ortaya çıkıyor. Ama seçim zamanı bunların hiç birisini bulamazsınız, sandık başına gönderemezsiniz” demişti.
Deneyimli bir CHP’li, delegelerden söz ederken, “Delege balık gibidir; bir türlü ele gelmez” dedi. Delegenin ne yapacağının belli olmadığını, yanınızda görünürken, oyunu farklı adaya da kullandığını anlatıyordu. Nasıl elle balık yakalamak zorsa, delegeyi yanınıza çekmek de zordur. Delege havaya göre, vaziyete göre şekil alıyor. Böyle kritik dönemleri kendileri açısından fırsata çevirenler de var. Bunlar azınlıkta olsa da, bu tür kişiler yüzünden delege hakkında böyle düşünülüyor.
İMZA VERİP GÖNDERMEYENLER
Süreçte çok farklı uygulamalar yapıldı. Ne Kılıçdaroğlu’nun ne de İnce’nin yanında görünmek istemeyen yani ortada olan delegeler arasında farklı tutum izleyenler oldu. Ona iki tarafın temsilcileri tarafından yol gösterildi. Genel merkez ekibi, “imza verilmemesini” isterken, muhalif kanatta ise , “Tamam sen imza ver ama gönderme” diye ikna edilenler de var. İkna edilen delegeler, duruma göre ya noter belgelerini İnce ekibine gönderecek ya da, genel merkezin yanında olduğunu gösterip belgeleri vermeyecek. Yani tam anlamıyla ikili oyun sergileniyor.
Önce kurultay toplanması için imza veren delegelerin bir kısmı, genel merkezin devreye girmesiyle imzalarını geri çekti. Bu konuda değişik sayılar ortaya atılıyor. İmza için 30 Temmuz akşamı son gün olmasına rağmen, kurultay için yeterli oyun toplanıp toplanmadığı bile bilinmiyor. “Kurultay” diyen delege sayısı için şu ana kadar net bir sayı verilmemesine de, İnce yanlılarının yeterli imzayı toplayamadığı biçiminde yorumlayanlar var.
DAVA, KOLTUK DAVASI
Hala kendilerine ulaşmayan imzalardan söz ediliyor. Postada kaybolma olasılığına karşın, delegenin noter onaylı imzasını elden getireceği, tasnifin yapıldıktan sonra genel merkeze başvuruların verileceği söylenmesi de “Yeterli imzayı bulamadıklarının” kanıtı olarak gösteriliyor. Ancak, imza atıp göndermeyenlerin baskı altında tutuldukları da kuşkusuz dile getirilecektir.
Tüm bu durumlar, partinin mahkemelik olmasında atılacak adımlar için kullanılacak. Delegeye nasıl baskı yapıldığı imza verip de gönderilmeyen, ya da imza verip de bunu çekenlerin belgelerine dayalı olarak öne sürülecek. Sonuçta, CHP’yi mahkeme kapılarına taşıyacaklar. Hem de yaklaşan yerel seçimler öncesi. Bu, durum kazanabilecek CHP adaylarını da zor duruma düşürecektir. “Kavgalı eve kız verilmez” denilir. Kavgalı partiye de seçmen oy vermez.
Kılıçdaroğlu kurultaydan kaçan bir lider değil. Geçmişte de Muharrem İnce, yine olağanüstü kurultay istemiş, bu istek yerine getirilmişti. Kılıçdaroğlu kurultaya “tamam” diyor ama bunun seçimden sonra yapılmasını istiyor. Yeniden aday gösterilmeyeceğini bilen başkanlar, listeye alınmayan milletvekilleri, başkanlığa aday olabilmek için kurultayın öne alınmasını istiyor. Açıkçası tüm mesele koltuk davası...
SEÇİME NASIL HAZIRLANILIYOR
Ülkemizde bin 296 belediye var. CHP’nin elinde 6 büyükşehir, 8 il, 152 ilçe, 64 belde olmak üzere 230 belediye bulunuyor. Kısa süre öncesine kadar Kılıçdaroğlu, inanarak İstanbul, Ankara, Antalya, Mersin, Adana, Balıkesir gibi illerde de seçimi kazanacaklarını söylüyordu. O inancını koruyor. Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun’la, kurultay değil seçim hazırlıklarını konuşuyor. Seçim bildirgesi taslağı hazırlandı, proje havuzu zenginleştirildi, yüksek oyla, az farkla, çok farkla seçimin kazanıldığı, kaybedildiği yerlerdeki oy durumları mercek altında.
Anlaşılıyor ki, kurultay toplansa da, toplanmasa da CHP içindeki bir grup partisinin lehine değil, seçim yenilgisi alması için çalışacaktır. Şu anda CHP savrulup duruyor.
