Ankara’daki hastane yetkilileri, Baykal’ın Almanya’ya gönderilen testlerinde hastane mikrobu taşımadığının belirtildiğini, bütün yazışmalardan oğlu Prof. Dr. Ataç Baykal’ın da bilgisinin olduğunu söylediler. Almanya’daki fizik tedavi merkezinde, ya da ambulansla getirilip götürülmesi sırasında da bu mikrobun bulaşmış olabileceği görüşünde. Ancak, bunun daha fazla bir polemik konusu olmasını da istemiyorlar. Gerçek olan bir şey de, Baykal’da hastane mikrobunun bulunduğu ve bunun da tedaviyi önemli ölçüde aksattığıdır. Ankara’da bulunduğu dönemde, Ankara Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Erkan İbiş’in bile Baykal’ı, kapı önünden gördüğünü, son derece titiz davranıldığını öğrendim.
UZUN BİR AYRILIKTAN SONRA
Doktorları şimdi daha net konuşuyor: Baykal hastaneye getirildiğinde, yaşama şansı yüzde 15 civarındaydı. Hastanede zamanında titiz ve yoğun tedavi uygulanması, Baykal’ın güçlü ve sportmen bünyeye sahip olmasıyla kritik saatler atlatıldı. Vefakar eşi Olcay Hanım, çocukları Prof.Dr. Ataç Baykal ve Aslı Baykal da hep hastanedeydi. Her evladın yapabileceği gibi babalarının sağlığına kavuşması için çaba gösterdiler, dua ettiler, doktorlarından bilgi almaya çalıştılar.
Yaklaşık 7 aydır Ankara İbn-i Sina, Almanya’da fizik tedavi merkezi, şimdi de Gülhane Hastanesi’nde tedavisi devam eden Deniz Baykal, ilk ziyaretçilerini kabul etti. Ama ziyaretçinin birisi öyle abartmış ki, sanki hasta odasında uzun süre kalmak marifetmiş gibi, “İki saat görüştük” diye yazmış.
Baykal’ın sağlığı için bugüne kadar ziyaretçi kabul edilmedi. Onunla görüşmek isteyenlere hep “Bekleyin” denildi. Baykal’a en yakın isimlerden olan eski TBMM Başkanvekili Yılmaz Ateş de hastaneye defalarca gitmesine rağmen görüştürülmemişti. Görüşebilmek için haber bekliyordu. Ateş’le geçen cuma günü konuştuğumuzda, Baykal’ın kimseyi kabul etmediğini, kendilerinin de görüşemediğini söylemişti.
Geçen pazartesi günü, Baykal ilk ziyaretçilerini kabul edecekti. Eski milletvekilleri Yılmaz Ateş, Mehmet Sevigen, eski Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal, eski Parti Meclisi Üyesi Korkmaz Karaca, saat 16.00 civarında Baykal’ın tedavi gördüğü Gülhane Hastanesi’ndeydi.
“ÇOK DUYGULANDIK”
İlk ziyaretçileri odaya girerken, sağlık görevlileri de o an odadan ayrılıyordu. Baykal yatağındaydı. Yılmaz Ateş, “Sayın Baykal’ın odasına girerken alabildiğine heyecanlıydım. Odasına girdiğimde, onu sağlıklı görmek beni çok mutlu etti, duygulandırdı. Diğer arkadaşlar da aynı durumdaydı. Daha önce hemen her gün görüştüğüm sayın Baykal’ı sağlık sorunları nedeniyle yaklaşık 7 aydır göremiyordum” diyor.
Baykal’a geçmiş olsun dileklerini belirtip, hal-hatır sordular. Baykal’ın konuşması doğal olarak geçirdiği rahatsızlık nedeniyle eskisi gibi rahat değil. Ancak, tedavisi devam ettikçe bunların da aşılacağını doktorları belirtiyor. Baykal’ın programlarını Mehmet Sevigen planlıyordu. Yılmaz. Ateş, “Efendim, Mehmet Bey’in yaptığı programlar hep aksıyordu. Bir an önce iyileşip aramıza gelin de artık ona program yaptırmayalım” dedi. Baykal, gülümsedi, “Programların aksamasının biraz da kendisinden kaynaklandığını” söyledi. Bu konuşma hastane odasında olanları güldürdü. Baykal’ın espri yapması da, açıkçası ziyaretçilerini memnun etmişti. Çünkü, sağlık durumu konusunda bir fikre sahip oldular. Baykal’a yoğun bir fizik tedavi programı uygulandığını da öğrendiler. Dışarıya çıktıklarında da “Maşallah çok iyi gördük” dediler.
10 DAKİKA BİLE SÜRMEDİ
Siyasiler biraz abartmayı seviyor ondan mı bilemem ama Korkmaz Karaca, bu ziyareti sosyal medyada “İki saate yakın dertleştik. Tüm Türkiye’ye selamı var. Her şeyi büyük bir dikkatle izliyor, gözlüyor. Kavuşmaya az kaldı” diye duyurdu.
Hasta yatağında bulunan Baykal’ın yanında ilk ziyaretçilerinin iki saat durduğunu öğrenince, bunu o ziyarette bulunan iki kişiye sordum. Ziyaret iki saat değil, belki 10 dakika bile sürmemişti. Ziyaretçileri ayakta konuştular. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iki kez hastaneye gitmesine rağmen Baykal’la görüşememişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Baykal’ı ziyaret etmek istiyor. O gün, Erdoğan’ı Baykal’a yakın eski bir milletvekili karşılayacak.
Acaba o 10 dakikanın içine siyaset sığdırıldı mı? Hayır, siyaset hiç konuşulmamış. Aslında, Baykal’ın konuşarak yorulmasını da istemediler.
