Önceki gün temeli atılan ve Rusya tarafından yapılacak olan Akkuyu Nükleer Santrali için Fransızlar tarafından cazip bir öneri getirilmişti. Fransız heyeti, dönemin Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu’nu ziyaret etti, Akkuyu santralinin yapımında en son teknolojiyi kullanacaklarını, uygun şartlarla kredi vereceklerini ve diğer iyi koşulları bildirdi.
“ÇÖP SEPETİNE ATACAĞIM”
O günlerde Ermeni terörü yine devam ediyordu. Konuşmaları dinleyen Bakan Vahit Halefoğlu, Fransa heyetine şunları söyledi:
“Bu projeyi getirdiğiniz için teşekkür ederim, fakat siz bu odadan çıkınca ben bu projeyi şurada görmüş olduğunuz çöp sepetine atacağım. Siz Ermeni teröristlerine kol kanat gerdiğiniz sürece biz size hiçbir proje vermeyeceğiz. Ben bu teklifinizi Bakanlar Kurulu’na bile götürmem.”
İşte devlet adamlığı bu. Sonuçta, Fransa Cumhurbaşkanı, ünlü bir futbol adamıyla Türkiye’ye gönderdiği mesajda, “Bundan sonra daha dikkatli olunacağı, hiçbir Türk diplomatının Fransa’da bu teröristlerin saldırısına uğramayacağını, Fransa’da hiç kimsenin teröre arka çıkmayacağını” belirtti. Gerçekten de o dönem verilen sözlerde duruldu.
Bu olayı saygın diplomat Onur Öymen’den dinledim. Öymen, “Vahit Halefoğlu, kendine saygısı olan bir devlet adamının yapması gerekeni yapmıştı. Büyük devletlerin teröre destek verdiklerinin örnekleri az değildir. Onları bundan caydıracak yöntem, Halefoğlu’nun yaptığı gibi gerektiğinde o ülkelerin ekonomik menfaatlerine zarar verecek adımlar atmaya hazır olduğumuzu göstermektir” dedi.
Fransa, geçmişte yaşananlardan ders almamış gibi bugün yeniden teröristlerin destekçisi olmaya devam ediyor. Onlara, Halefoğlu’nun yaptığı gibi anlayacakları dilden yeniden ders verilmesinin zamanı geldi demektir.
Bakan Soylu, bunları açıklamalı
Fetullah Gülen’in hedefinde mülkiyeyi, adliyeyi ve emniyeti ele geçirmek vardı. 15 Temmuz’dan sonra mülki idarede 430, yargıda 4 bin 342, emniyette ise 23 bin 43 kişi örgüt bağlantılı oldukları iddiasıyla meslekten çıkarıldı. Bunu, kararnameleri inceleyerek ortaya koyabiliyorsunuz ama 15 Temmuz darbe girişiminden sonra mesleğe alınanlardan kaçının FETÖ’cü çıktığı ise sır gibi saklanıyor.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Fetullahçı oldukları gerekçesiyle haklarında iddia olan vali, vali yardımcısı ve kaymakamların durumunu incelemesi için mülkiye müfettişlerini görevlendirmişti. Örgütün haberleşme programını kullandıkları bilinenlerin bazılarına hiç dokunulmadığı konuşuluyor.
Raporlarda tespitler var ama ne yapılması gerektiği konusunda müfettiş önerisi yok. Bu durumu, FETÖ’cü olanların korunduğu biçiminde yorumlayanlar var. Belki bakana haksızlık yapılıyor ama bunların cevabını da “Danışman kuşatmasındaki” Soylu’dan alamıyoruz. Daha önce “örtülü” olarak konuşulan, “FETÖ borsası”nın içinde de genelde bazı yargı ve emniyet mensupları bulunduğu konuşuluyor. Bunların gerçeği kamuoyuna açıklanırsa başını almış giden söylentiler de son bulur.
TÜRK DOSTU İSTİHBARATÇI
Bazı kuruluşlar ise mücadeleyi kesintisiz sürdürüyor. Kosova’nın yanı sıra ABD bayrağının da bulunduğu ülkeden, FETÖ’nün 6 önemli adamının MİT’in operasyonuyla Türkiye’ye getirilmesi ülkeyi karıştırdı. Başbakan, sorumlu gördüğü İçişleri Bakanı ve İstihbarat Ajansı Müdürü (AKI) Driton Gashi’yi görevden aldı.
6 FETÖ’cünün, Türkiye’ye getirilmesini, polis yetkilileri “sınır dışı ettik” diye açıklarken, Başbakan ise “Sınır dışı görünümü” adı altında MİT’e teslim edildiğini öne sürüyor. 8 Şubat 2017’de Kosova istihbaratının başına getirilen Driton Gashi’den sonra Türkiye ile Kosova istihbaratı arasında çok iyi ilişkiler kurulmuştu. Gashi, Türkiye’de bulunmuştu. MİT, önemli bir operasyon gerçekleştirdi ama önemli bir Türk dostunu da kaybetti.
ABD bayrağının da dalgalandığı ülkede MİT’in yaptığı bu operasyon örgüte önemli bir darbe oldu olmasına ama orada FETÖ faaliyetlerini önleyecek önemli dostlar da kaybedildi. Tabii bu konuda karar da devletin bir tercihidir.
