Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2003 yılından bu yana başbakan, cumhurbaşkanı olarak görev yapıyor. Üniversite rektörlerinin atamalarında en etkili isim. Her fırsatta, “81 ilimizde üniversite açtık” diyor. Ardından da “Türk üniversiteleri neden dünyanın ilk 500 üniversitesi arasında yer alamıyor?” diye soruyor. Suskun üniversitelerden, tabii ki bu konuya cevap veren olmuyor.

“Kişiye özel rektörlük kararnamesinin” çıkarıldığı, üniversitede konuşanın, bazı bildirilere imza atanların meslekten ihraç edildiği biliniyor. Ama bilinen başka bir gerçek ise ilk 500 üniversite arasına giren devlet üniversiteleri olmasa da vakıf üniversiteleri var.

HAKSIZLIK ETMEYELİM

Üniversitelerin görevi eğitim vermek, araştırma yapmak, topluma yol göstermek. Yol göstermek de ürettiği bilimi toplumun hizmetine sunması, bulunduğu şehrin ve ülkenin dünyayla entegrasyonunu sağlamasıdır.

2003 yılından beri üniversiteler, dünya çapında sıralanıyor. Sıralamada başlangıçta üniversitelerin araştırma performansı izlenirken, artık eğitim kalitesi, uluslararasılaşması, ürettiği bilimi sanayiyle iş birliği yaparak toplumun hizmetine sunması gibi kriterler de dikkate alınıyor.

Türk üniversiteleri ilk 500 içinde yok mu? Aslında bu cümlenin genelde devlet üniversiteleri için kurulması daha doğru olur. Çünkü az sayıda da olsa vakıf üniversitelerimizden geçen yıllarda da ilk 500 içinde Koç, Bilkent, Sabancı ve Atılım ile devletin Boğaziçi üniversitelerini görüyoruz. Bu yılın dünyadaki ilk 500 üniversitesi arasında Sabancı ve Koç üniversiteleri var.

Hep “81 ilimizde üniversite açtık” sözleriyle övünülüyor. Çok üniversite açtık, çok öğrenci aldık ancak üniversitelerimizde yeterli öğretim elemanı da bilim için gerekli altyapı da yok. Liselerden, yükseköğretime iyi yetişmiş öğrenci de gönderilemiyor. Üniversitelerimizin çoğu sanayi için gerekli bilimi sağlayacak, ona yön verecek altyapıya da sahip değil. Yurtdışından akademisyen bulmak da ekonomik kriz nedeniyle kolay olmuyor. İlk 500’e giren üniversitelerde kaliteli üretim hedefleniyor, akademisyen başına düşen öğrenci sayısı da çok olmuyor. Bu üniversitelerin makalelerinin çoğu uluslararası işbirliğiyle yapılıyor, akademisyenleri de dünyayla uyumlu. Eğitim ve araştırma için gerekli altyapı harcamaları yapılıyor, bu alan için kaynak aktarılıyor. Sanayi ile gerçek anlamda iş birliği yapılıyor, sanayinin araştırma geliştirme (AR-GE) görevini de üstleniyor. Bazı ülkeler, devlet politikası olarak ilk 100’e üniversiteleri sokmaya çalışıyor. Örneğin Rusya ilk 100’e 5 Rus üniversitesi sokmayı hedefler. Ülkemizde 10 devlet üniversitesi, araştırma üniversitesi oldu ama iyi vakıf üniversiteleri onların önünde gözüküyor. Vakıf üniversitelerini dışlamak yerine bazı konularda örnek alınmalı, devlet üniversite kalitesini artırmaya odaklanmalı.

SIRALAMANIN NERESİNDE?

Türk üniversitelerinin dünya sıralamasında hangi aralıklarda bulunduğunu incelediğimizde Sabancı, Koç, Bilkent, Atılım üniversitelerinin ilk 500’ün içinde yer aldığı görülüyor. Önceki yıllarda ilk 1000 üniversite arasında bulunan Akdeniz, Ankara, Bahçeşehir, Dokuz Eylül, Gazi, Marmara, Ondokuz Mayıs, TOBB ETÜ, Yeditepe üniversiteleri ile İzmir Teknoloji Enstitüsü bu yıl ilk 1000’e giremedi.Devlet (D) ve Vakıf (V) Üniversitelerimizin hangi aralıklarla bulunduğu şöyle:

26szt12c-ist-izm-ant-trb-anksonsiyah