Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, hakimlerin siyasi, ekonomik, yer altı dünyası ve baskı grupları gibi güç odaklarına karşı “Herkül kadar güçlü olmalarını” büyük bir samimiyetle söyledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da, hakimlerin karar vermeden önce bazı davalarla ilgili olarak Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSY) görüşünü sormalarını istediğini, bu durumda yargının baskı altında tutulduğunu öne sürdü. Cirit’in açıklamasından, hakimleri korumak adına HSK’nın, kilit eleman niteliğinde olan özellikle tutuklu eski hakim, savcı, subay, Emniyet müdürü davalarıyla ilgili karar verilmeden önce görüş sorulmasını istediği anlaşılıyor.

Fetullahçı yapının faaliyetleri ortaya çıkınca, bazı faaliyetlerinin suç sayılması için yasal düzenleme yapılması gerekirken, yasal düzenlemeler de yapılmadı. Örgütün başı Fetullah Gülen geçmişte hakkındaki suçlamalar nedeniyle beraat etmişti. O gün suçlandığı konular, kendisi ve örgütü için geçerli olmasına rağmen, bu konuda yasal düzenleme yapılmaması da yaman bir çelişki. İşte, hakimleri en çok zora düşüren de kamuoyunda suç gibi bilinen konuların, yasalarda henüz suç sayılmaması oluyor.

YARGIDA FETÖ YAPILANMASI

Örgütün yargıdaki yapısı öyle-böyle olmadığı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan FETÖ raporunda anlatılıyor. Biz, o raporun yargı ile ilgili bölümünü okuyalım:

“Örgüt; yargı, Emniyet, istihbarat ve bilirkişilik kurumlarındaki mensupları vasıtasıyla sahte deliller üreterek kamuoyunda ‘Ergenekon’, ‘Balyoz’, Askeri Casusluk’ olarak bilinen davaların yanı sıra, yapılan disiplin soruşturmaları aracılığıyla hukuku bir silah gibi kullanarak devlet içindeki yapılanmasını güçlendirmiştir. Böylelikle ordu içinde kendilerine hedef seçtikleri komutanlar ile kamu kurumlarındaki bürokratların ve Emniyet müdürlerinin terfilerini engelleyip, meslekten ayrılmalarını ve cezalandırılmalarını sağlayarak , boşalan kadrolara kendi mensuplarını yerleştirmiştir.

‘Yargı imamı’ olarak adlandırılan bir kişi ile örgüt lideri Fetullah Gülen arasında doğrudan irtibatı sağlayan bir yapının oluşturulduğu ve bu görevin ‘Kartal’ kod adlı Yargıtay Üyesi İlyas Şahin tarafından yürütüldüğü ortaya çıkmıştır.

5’ER KİŞİLİK HÜCRELER

Örgütün yargı teşkilatındaki yapılanmasının, kıdeme ve sicil numarasına göre düzenlendiği, T1, T2, T3, T4 ve T5 şeklinde kategorize edilerek yargı teşkilatında bir ‘Taşra’, bir de ‘Devre’ şeklinde olduğu tespit edilmiştir.

FETÖ mensubu hakim ve savcıların ‘KOD’ isim kullardıkları, 5’er kişilik hücre şeklinde toplantılar yaptıkları, örgütün görevlendirdiği ‘sivil imamlar’ olarak adlandırılan ‘Abi’lerden soruşturma ve dava dosyaları ile ilgili olarak talimat aldıkları ve uyguladıkları anlaşılmıştır.

Yargı teşkilatı içinde zamanla güçlenen ve mensupları etkin konumlara gelen örgüt; 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliği sonrasında yeniden şekillenen Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nda (HSYK) çoğunluğu ele geçirmiştir. Bu suretle, yargının işleyişinde etkili olan başsavcılar ile Adalet Komisyonu başkanlarını, önemli davalara bakan hakimlerle savcıları atamıştır.

GÖREVLENDİRMELERİ DE YAPTILAR

Yargıtay ve Danıştay’a kendi mensuplarını üye olarak seçtirip, Yüksek Mahkemelerin yönetimlerine de sirayet etmiştir. Üyelerin önemli davaların görüldüğü Yüksek Yargı dairelerinde görevlendirilmeleri sağlanmıştır.

Özellikle 2010 yılından sonra Türk yargısının FETÖ tarafından nasıl ele geçirildiği, bazı HSYK eski üyelerinin haklarında yapılan ceza soruşturması kapsamında avukat huzurunda vermiş oldukları ifadelerindeki ‘itiraf’lardan açıkça anlaşılmaktadır.”

Örneğin eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, 50 Danıştay, 150 Yargıtay üyesi seçimi sırasında, dönemin Genel Sekreteri Mehmet Kaya’nın, “Hoca efendiye (Fetullah Gülen) danışılmış ve arkadaşların 140 üyeden aşağıya razı olmaması gerektiğini belirten söz sarf etti” diyor. Dönemin HSYK Üyesi Kerim Tosun, “160 Yargıtay üyesinden 120’ye yakının cemaat mensubu olduğunu biliyorum. Cemaatin talimatı üzerine hangi dairede, hangi üyenin görev yapacağı belirlendi. Bir araya gelip dairelerdeki önemli dosyaları görüşüyor, fotokopi çekip Yargıtay Üyesi Turgut Emiroğlu’na veriyorduk. Ondan gelen talimata göre kararımızı veriyorduk” açıklamasında bulunuyor.

Yargıda 4 bin 500 kişi FETÖ bağlantıları gerekçesiyle meslekten çıkarıldı, bunların yarısı halen tutuklu ve bazılarının da bugüne kadar iddianameleri bile hazırlanmadı. Başka bir gün, davaların seyrine bakalım...