Batı’da “Erdoğan diktatör” sözleri artıkça Türkiye’de “bi­rileri” bu sözü haklı çıkarma­ya çabalıyor!
En son... ODTÜ mezuni­yet töreninde taşıdıkları pan­kart sebebiyle dört üniversi­te öğrencisi tutuklandı!
Suçları, Erdoğan’a haka­ret!
Dört öğrenciyi hapse gönderecek kadar pankartta hangi “suç unsuru” vardı:
Çeşitli hayvanların yüzü Er­doğan’a benzetilerek, “Artık Tayyipgiller Alemi” denilmişti!
Latifenin-şakanın-miza­hın nasıl yargı konu­su olduğuna hiç girmek istemiyorum; sadece “pes” diyorum!
Çünkü:
Tarih: 9 Mayıs 2004.
Cumhuriyet gazetesi karika­türisti Musa Kart, ip yumağı­na dolanmış kafası Erdoğan’a benzeyen bir kedi çizdi. Erdoğan, kendisine hakaret edildiği gerekçesiyle şikayetçi oldu. Dava beraat ile sonuç­landı...
Tarih: 25 Şubat 2005.
Musa Kart’ın yargılanmasını protesto eden mizah dergi­si Penguen’in sekiz karika­türisti, yüzü Erdoğan’a ben­zeyen sekiz hayvan karikatürü çizdi! Ve altına “Tayyipler Alemi” yazdılar!
Erdoğan, “kişilik haklarına saldırı” diye Penguen’e tazmi­nat davası açtı. Kaybetti.
Yani...
Gerek kedi, gerekse diğer sekiz hayvana benzetilen Erdoğan karikatürlerini mah­kemeler mizah olarak değer­lendirdi. Bunlar 13 yıl önce oldu...
Peki...
Dün böyle karar veren mahkemeler varken...
Bugün aynı karikatürü pankart olarak taşıyan ODTÜ mezunu gencecik dört in­san nasıl cezaevine atıldı?
Dünden bugüne hukuk içti­hatında ne değişiklik oldu?
Mizah hakaret değil, muha­lefet aracı değil mi artık?
Bir kişinin dünya sevimli­si hayvanlara benzetilerek çizilmesi-tasvir edilmesi nasıl onur kırıcı olur?
Gençler bu kadar ucuz sebeple hapse atılır mı?

Darbe zihniyeti


Yıl, 1975...
Erdoğan...
- Bir yanda Coşkun Et ve Sucuk Mamulleri’nin muha­sebesini tutuyor...
- Bir yanda İstanbul Beledi­yesi’nde çalışıyor...
- Bir yanda İETT takımın­da futbol oynuyor...
- Bir yanda Aksaray İktisat ve Ticaret Yüksek Okulu’nda okuyor...
- Bir yanda MSP gençlik kollarında politika yapıyor­du...
Bu nedenle...
Mahallesi Kasımpaşa/Te­pebaşı’nda açılan Karikatür ve Mizah Müzesi’ne bir gün olsa gitmediğini düşünebiliriz.
Gitse...
- Abdülaziz hakkında yapı­lan karikatürü görürdü.
- II. Abdülhamit hakkında yapılan karikatürü görürdü.
- Osmanlı Hariciye Nazı­rı Yusuf Franko’nun karika­türlerini görürdü.
- 1870 yılından itiba­ren “Diyojen” ile başlayan ve “Çıngıraklı Tatar”, “Hayal”, “Latife”, “Şafak”, “Kamer”, “Meddah”, “Kahkaha”, “Ge­veze”, “Çaylak”, “Kalem”, “Cem”, “Tokmak”, “Akba­ba”, “Gırgır” ile devam eden karikatür dergilerini görürdü.
- “Eşşek” ve “Geceku­şu” gibi hayvan isimlerinin olduğu mizah yayınlarını görürdü.
- Nişan Berberyan’ı- Agop Baronyan’ı tanırdı.
- Basiretçi Ali Efendi’yi- Ali Fuat Beyi tanırdı.
Uzatmayayım...
Karikatüre kim karşıydı?
Örneğin... II. Abdülhamit karikatürü yasakladı!
Örneğin... 12 Eylül 1980 askeri darbesi Tepeba­şı’ndaki Karikatür Müzesi’ni kapattı!
Evet, mizah hapse atıldı...
Evet, mizah sürgüne gönde­rildi...
Ama mizah yok edilemedi.
Bu nedenle...
Karikatür ve Mizah Müze­si, 27 Şubat 1989 tarihin­de Saraçhane Gazanferağa Külliyesi’nde yeniden müze olarak açıldı.
Erdoğan fırsat bulup giderse yaklaşık 150 yıllık karikatür tarihimizi görebilir.
Hacivat-Karagöz geleneği­nin yazılı-çizim halidir hepsi.
Anlayacaktır ki; mizahı kimse yenemez!

Ata benzetilen peygamber


Erdoğan’ı kedi-fil-aslan vb. şekilde çizilince bu niye suç olsun?
Anlamak zor. Mizah sün­net değil mi?
Hz. Muhammet yasak­lamak şöyle dursun miza­hın- şakanın insan ruhuna iyi geldiğini ve bir ihtiyaç olduğunu yaşamıyla gösterdi. Örneğin...
Bir gün... Hz. Muham­met, torunları Hz. Ha­san ve Hz. Hüseyin’i sırtına bindirdi. Dört el üzerinde yürüyerek, “deveniz ne güzel deve, siz de ne iyi binicilersiniz” diyerek onla­rı taşıdı. Yani...
Kendini deveye ben­zeterek mizah yapan yüce gönüllü aydın bir peygamber var karşınızda!
Keza...
Hz. Muhammet şakalar yaptığı gibi sahabeler de ona zaman zaman şakalar yaptı. Örneğin Hz. Ömer...
Hz. Muhammet’i Hz. Ha­san ve Hz. Hüseyin’i iki om­zuna oturtmuş halde görünce şöyle dedi:
- “Altınızdaki at ne ka­dar kıymetlidir?”
Hz. Muhammet ise, “On­lar da ne iyi binicidir­ler!” diye karşılık verdi!
Yani...
Hz. Muhammet kendi­sinin ata benzetilmesine kızmamış, aksine esprili cevap bile vermişti.
Ya bugün?
21’inci yüzyılda “Tayyipler Alemi” pankartı hapis nedeni oluyor! Asıl şaka bu olmalı!
“Şeyh uçmaz mürit uçurur” hukuku mu bu?
O halde... Artık sanı­rım Hz. Muhammet’in şu esprisini bugün Türki­ye’de kimse yapamaz:
Horoz kurban etmek is­teyen Bilal-i Habeşi’ye Hz. Muhammet, “Bir müezzin diğer müezzini kurban eder mi?” der gülümseyerek!
Toparlarsam:
Israrla birileri, Batı’nın “Erdoğan diktatör” hitabını güçlendirmeye çalışıyor!
Gencecik çocukları ceza­evine atmak, geleceklerini karartmak ayıptır, zulümdür.
Hani yeni dönem “ba­rış” getirecekti?

sozcu-banner-1