Carillion...
İngiltere’nin en büyük kü­resel inşaat şirketlerinden...
Geliri yıllık 236 milyon sterlin idi; 43 bin çalışanı vardı.
Şirket bu ocak ayında iş­lerini durdurdu; ağustos ayında battığı resmen açıklandı. Bu, Birleşik Kral­lık/İngiltere tarihinin en büyük ticari tasfiyesi oldu.
Carillion şirketinin sade­ce İngiliz devletiyle 450 sözleşmesi vardı. Bunlar arasında “şehir hastanele­ri” önemli yer tutuyordu.
İngiltere’nin 1992’de başlattığı “Kamu-Özel Ortaklığı” modeli bu şirke­tin batmasına sebep oldu. Şöyle:
Carillion...
Sothmead Hastanesi, Darent Vadisi Hastanesi, Harplands Hastanesi, Great Western Hastanesi, John Radcliffe Hastanesi, Lewis­ham Hastanesi, Brampton Hastanesi, Queen Alexandra Hastanesi, Soult Area Has­tanesi, Qakville-Trafalgar Hastanesi, Al Jalia Hastane­si gibi “şehir hastaneleri” yaptı.
İflasıyla birlikte, Royal Liverpool Hastanesi, Mid­land Metropolitan Hastanesi yarım kaldı!
Carillion’un batışı İngilte­re’de “şehir hastaneleri modelini” gündeme getirdi.
Tartışmalar bizi yakın­dan ilgilendiriyor. Çünkü:
İngiliz ulusal sağlık siste­mini çökerten kamu-özel ortaklığı modelini biz bu ülkeden aldık!
Ve üstelik bu modeli hayli abarttık:
-Araziyi devlet sağlıyor...
-İnşaatı yapan firmanın aldığı tüm kredilerin temi­natı devlet oluyor...
-Tıbbi gereçler inşaatı yapan şirketten alınıyor...
-Tıbbi görüntüleme, la­boratuvar gibi hizmetler inşaat şirketine bırakılıyor...
-Yüzde 70 (nedense psikiyatri hastaları için yüzde 80) oranında garantili hasta teminatı veriliyor.
-Otel gibi çalıştırıla­cak hastanelerin yardımcı sağlık personeli vd. inşaat şirketine ait oluyor.
-AVM görüntülü has­tanelerin kafe, pastane, çiçekçi, alışveriş dükkânları gibi tüm ticari alanları da inşaat şirketine veriliyor.
Peki, bu modelde ileri de bir sorun olursa kim çöze­cek? “Türk adliyesi” sanma­yınız; yurtdışı tahkime gi­dilecek?
Turpun büyüğü heybede...

Bir avuç şirket


Avrupa Yatırım Bankası’na göre, “şehir hastanesi” yatırımları yüzde 24 pahalı ve alınan krediler ise devlet borçlanmasına göre yüzde 83 pahalı. Bu biline biline...
Türkiye’de yapılması planlanan 12 milyar dolarlık sözleşme değerinde 30 şehir hastanesi var. Devletin 25 yılda ödeyeceği para 31 milyar dolar.
Yozgat, Mersin, Isparta, Adana, Kayseri ve Elazığ (kısmen) açıldı.
Eskişehir, Manisa ve -dünyanın en büyük hastanesi denen- Ankara Bilkent’in açılışı –sözleşme gereği 3 yılda tamamlanması gerekirken- sürekli erteleniyor...
Adana, Elazığ, Yozgat hastanelerini yapan; İstanbul, Bursa, Afyon, Diyarbakır, Erzurum, Malatya, Samsun, Trabzon, Van şehir hastaneleri yapımı için devletle sözleşme imzalayan Rönesans Holding’in Rusya’daki ticari durumu iyi değil; bunun Türkiye’ye yansıması ne olacak? Umarız “yeni bir Carillion vakasıyla” karşılaşmayız...
Ama... Mesele sadece hastane binasıyla/inşaatla sınırlı değil...
Türkiye’de 1514 hastane var.
Bunun 560’ı özel hastane.
Peki...
Neden “Kamu-Özel Ortaklığı” şehir hastaneleri yapılıyor?
Neden kamu ya da özel sektör değil de bu modelle hastaneler yapılıyor?
Neden büyük mali bedel ve mali risklerle devlet karşı karşıya bırakılıyor?
Neden şehir hastaneleri ihalelerini kazananlar (Çeçen ailesi, Rönesans Holding gibi) bir avuç şirket?
Daha da önemlisi var. Bunu bir örnek üzerinden anlatayım...

Demedi demeyin


Rönesans Holding... (Ki Sarayı yaptığından tanırsınız.)
Mart 2015’de Adana Şehir Hastanesi ihalesini kazandı.
1550 yatak kapasiteli hastane Eylül 2017’de açıldı.
Adana’da 23 kamu-özel hastane vardı. Öyle ki... 750 yatak kapasiteli Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi daha 2011 yılında açılmıştı. Şehir Hastanesi’nin açılmasıyla sadece 6 yıl sonra kapısına kilit vuruldu.
Sadece Adana değil...
553 yataklı Mersin Devlet Hastanesi 2015’de baştan sona yenilendi! 306 yataklı Doğum Çocuk Hastanesi 2007’de açıldı! 1300 yataklı Mersin Şehir Hastanesi’nin geçen yıl açılmasıyla kapatıldı!
Neden bu (Adana’da 685 milyon dolarlık ve Mersin’de 358 milyon euroluk) savurganlık? Ya diğerleri?
Bugün ekonomik krizin sebebi ne sanıyorsunuz!
Hazine’yi boşaltan şehir hastanesi gibi “mega projelerin” sıkıntılarını gelecekte daha zorlu hissedeceğiz.
İngiltere’de, “şehir hastaneleri” modeli Carillion şirketinin batmasından önce tartışılmaya başlandı:
-İngiliz Tabipler Birliği (BMA) uygulamanın geleceğinin parlak olmadığını defalarca açıkladı.
-Yolsuzluk ve hizmet kalitesinin düşüklüğü gibi sebeplerle “şehir hastaneleri” şikâyetleri artınca, İngiliz parlamentosunda 2011’de araştırma komitesi kuruldu. Hasıraltı edildi gerçekler...
Ve 2018’de İngiliz devleti, inşaat şirketlerinin yönettiği birçok hastanenin hizmetini sürdürebilmesi için ek ödenek vermeye başladı.
Biz de bunlar aynen yaşanacak...
Devletten beslenmekten vazgeçmiyor siyasetçiler...
Asıl sıkıntımız bu...