Adı, İlhan Koçulu...
1958 Kars/Boğatepe (Zavot) Köyü doğumlu...
Aile, Kafkas/Gürcistan göçmeni Terekeme...
100 yıl önce:
Aile, yayla besiciliği ve peynircilik yapıyordu; Türkiye’nin ilk milyonerlerinden idi...
Bugün Kars kaşarı-gravyeri olarak bildiğimizi peyniri, Rusya işgalinden kalma Alman Alexander Kaiser’den öğrendiler. Ticari ortaklık akrabalıkla sürdü: Kaiser’in kızı Sofia, Koçulu Ailesi’ne gelin gitti...
Ailede, Nazi Ordusu’nda savaşmış Altın Kartal Nişanı almış Mir Paşa Süleymanov’dan Demokrat Parti Milletvekili Veyis Koçulu’ya kadar ilginç simalar var!
Ömer Koçulu uzun yıllar Doğu Anadolu İhracatçılar Birliği Başkanlığı yaptı.
İlhan Koçulu...
İlk, orta, liseyi Kars’ta okudu; üniversiteye 1976 yılında İzmir Buca Eğitim Fakültesi’ne gitti. 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle cezaevine atıldı. 1988’de tahliye edildi.
Yurt dışına çıktı. Yunanistan, İtalya ve Fransa’da “baba mesleği” peynircilik atölyelerinde çalıştı. 1990’lar ortasında yurda döndü. Kars’tan İstanbul’da getirdiği peynirleri sattı.
Ama...
Bir aksilik vardı:
1940’lara kadar Sovyetler Birliği’ne kırmızı et-peynir satan Kars’ta hayvancılık-peynircilik yok olmak üzereydi. Hayvan sayısı düşmekte ve kaşar-gravyer mandıraları-atölyeleri hızla kapanmaktaydı. Çünkü...
1980’lerde başlayan -köylüyü ve yerel pazarı yok eden- ithalatı kolaylaştıran neoliberalizm, geleneksel üreticileri yok ediyordu. Endüstrileşme insanlara tek tip gıda dayatmaktaydı: Avrupa Birliği’nin bastırmasıyla, ulusal pazara hakim yerel-geleneksel üretimlere -mevzuat işlemleri vs. sebeple- satış yasakları geliyordu. Süpermarketler raflarda yerli üretimler değil ithal ürünlerin sayısı hızla artmaya başlıyordu.
Köylüler büyük şehirlere göçüyordu...
Peynir türleri gibi kültürel bellek yok oluyordu...

İnanmışlık şart


Yıl, 2002.
İlhan Koçulu....
Yerel -geleneksel peynirlere-tohumlara sahip çıkmak, onları korumak ve üretimlerini sürdürmelerine yardımcı olmak amacıyla Kars bölgesini köy köy dolaştı.
Lokal ekonomiye dair dayanışmacı destekleyici projeler geliştirdi.
Biliyordu ki:
Köylüleri birleştirip üretim sürecine sokmadan başarı imkansızdı. İnanmışlık, başarmanın yarısıydı. Ancak...
- Anadolu insanının ortak hareket etme pratiği yoktu.
- Anadolu insanının müşterek/adil paylaşım pratiği yoktu.
- Anadolu insanının yıllarca kandırıldığı/aldatıldığı için güven sorunu vardı. Karşılık beklemeden iyilik yapılmayacağına inanıyordu. Önce bakıyor/izliyor; “acaba ne olacak”- “kimin eli yanacak?” diye düşünüyordu. Bu nedenle...
İlk başlarda İlhan Koçulu’ya mesafeli durdular; direnç oluşturdular: “Arkadaş senin çıkarın ne” diye sordular sürekli!
İlhan Koçulu pes etmedi; zaten kolay olacağını hiç düşünmemişti. 1970’lerde siyasi yapıdan edindiği örgütleme pratiği-deneyimi işini kolaylaştırdı.
Biliyordu ki:
- İnsanlar yaşayarak anlıyordu; düşünerek değil!
- İnsanlar ancak başarıyı gördükçe yanaşıyordu.
- Köylünün, tarım bilgeliği- bilgi kaynağı yaşadığıydı çünkü.
Üretici, “biz böyle yapacağız-şöyle yapacağız” diyenlerden bıkmıştı! Gördüğüne/elde ettiğine inanıyordu!
İlhan Koçulu...
Üretici-satıcı-tüketici üçlüsünü bir araya getirmeye çalıştı:
Yer Gök Anadolu Derneği, Boğatepe Çevre Yaşam Derneği, Büyükçatma Doğal Ürün Yetiştiricileri Derneği, Kuyucak Köyü Turizm Geliştirme Derneği, Susuz Cilavuz Kalkınma Derneği gibi onlarca örgüt kurdu...
Ve: En az 10-12 yıllık süreçten sonra köylüler İlhan Koçulu’ya inanmaya-güvenmeye başladı.
Tüm bunlar sonucu Kars, Türkiye’nin en değerli peynir üretim merkezi- turizm bölgesi olma yolunda hızla ilerliyor.
Sadece bir insan bile, bir kentin/bölgenin kaderini değiştirme sürecinde bu derece önemli rol oynayabiliyor işte...

Şunu anlatıyorum


Diyeceksiniz ki:
Yazının başlığı ne, siz ne anlatıyorsunuz!
Ne yazdığımın farkındayım: İlhan Koçulu üzerinden bir başarı hikayesi anlatmak istedim.
Yani...
CHP konusunda...
Örgütlenme konusunda...
Seçim başarısı konusunda...
Şunu yazmaya çalışıyorum:
- Laf üretmekle olmuyor bu işler...
- Akıl/fikir vermekle olmuyor bu işler...
- Dört yılda bir kapı çalmakla, bir bardak çay içmekle olmuyor bu işler...
- Kazandığınız belediyelerde bir tek farklı icraat göstermeden olmuyor bu işler.
Yani, 7-24 saat çalışmadan başarı gelmiyor.
Yani, insanlara iyi/olumlu yaptığınızı göstermeden başarı gelmiyor.
İnsanların size güvenmesi-inanması için somut icraat göstermeniz şart. Yoksa insanlar size niye inansın; nasıl güvensin; ve neden dayanışma yapsın...
Bakınız:
Koçulular, Kars’ın yüz yıllık en tanınmış ailesi. Buna rağmen köylüler İlhan Koçulu’ya güvenmek için yıllarca bekledi! Yaptıklarını gördükçe inandı. Ürettikleri talep gördükçe İlhan Koçulu’ya sıkı sarıldı.
Bugün...
Kars köylüleri birlikte üreterek, pazardan kendini kovan küresel gıda hegemonyasına karşı koyuyor. Bu daha başlangıç, sırada kooperatifleşme var...
Toparlarsam:
Çoğu insan dört yılda bir sandık başına giderek zafer kazanılacağını düşlüyor. Gerçekleşmeyince sorunu “lider” ya da “parti” de arıyor. Oysa...
Sorumluluk bizlerin omuzlarında...
İçimizden bir değil, binlerce  adam gibi adam İlhan Koçulular çıkarmalıyız.
Bilmem anlatabiliyor muyum?

sozcu-banner-1