Önce şunu yazmama izin veriniz:
Komünist, anti emperya­list’tir.
Komünist, yurtsever’dir.
Komünist, ulusalcı olma­dan enternasyonalist olamaz.
Boğaziçi Üniversitesi’n­de Afrin şehitlerini ananla­ra saldıranlar komünist filan değildir; sadece “öğrenci”dir! Daha, “olmak” için kırk fırın ekmek yiyecekler!
Genç, adı üzerinde de­li-kanlı’dır; o yaşlarda hata kaçınılmaz. Önemli olan dev­letin yanlışlık yapmamasıdır.
İktidarların dün ne yaptığı biliniyor:
-1968 kuşağını biçti...
-1970 kuşağını doğra­dı...
Dün devrimciyi-ülkücü­yü tasfiye etti.
Bugün... Kandırılmış-ze­hirlenmiş FETÖ kurbanı Müslüman gençlere yaşam hakkı tanımıyor!
Bugün... İktidar “başı ezilmesi” gereken komünist öğrencilerden bahsediyor! Dediğim gibi gençlerin “hata yapma lüksü” var!
Önemli olan, pırıltılı Boğaziçili gençleri kazan­maktır; ezmek-yok etmek kolaydır! Dağa çıkmaları­na-terörist olmalarına zemin hazırlamak kolaydır!
Bir ülke, geleceğin aklı­na karşı hoyrat olmamalıdır.
-Madem konu, komünist gençlerden açıldı...
-Madem konu, Boğaziçi Üniversitesi’nden açıldı...
-Madem konu, Afrin’den açıldı...
Ne demek istediğimi bir isim üzerinden anlatmaya çalışmalıyım:
Mehmetçik Afrin’e girdi...
Teröristlerin kenti baştan aşağı bombalı tuzaklarla dol­durduğu sır değil.
Dedim ki içimden, “Meh­metçik bu tuzaklarla nasıl başa çıkacak?”
Elbet teknolojik üstünlükle!
Peki... Bu bilimsel çalışma­ları kim yapacak?
Doç. Dr. Alper Boz­kurt adını duyanınız var mı?
Boğaziçi Üniversite­si Elektrik ve Elektronik Mü­hendisliği Bölümü’nden 2001 yılında mezun oldu. Yüksek lisansını Drexel Üniversite­si Biyomedikal Mühendisliği, doktora eğitimini ise Cornell Üniversitesi Elektrik ve Bil­gisayar Mühendisliği bölümle­rinde tamamladı.
2010 yılında North Caro­lina State Üniversitesi’nde doçent olarak çalışırken Pen­tagon/ABD Savunma Bakanlığı’ndan davet aldı!
Burada ne üzerinde çalıştı­ğını yazmadan önce konuyu biraz açmalıyım...
Çünkü Afrin ile ilgisi var yazacaklarımın...

Vietnam’da köpekler


Tarih: 6 Temmuz 1961.
Pentagon/ABD Savunma Bakanlığı “Gizli Askeri Araştırmalar Merke­zi” Başkanı William Godel başta CIA üyeleri olmak üzere dışişleri ve savunma bakanlı­ğı yöneticilerine gizli brifing verdi. Konu...
Vietnam’a gizlice soku­lacak dört askeri teçhi­zat programıydı.
Örneğin...
Bunlardan biri; kısa boy­lu-çelimsiz “yandaş” Vietnam­lılar, ABD üretimi (M1 Garand ve Browning Bar) silahları taşıyamıyor, ateş edince yuvarlanıyorlardı! İşte... Bun­lar için (Eugene M.Stoner tarafından) “AR-15” adlı yarı otomatik tüfekler üretildi. Bu, halen ABD Ordusu (ve Türk Ordusu’nun da) kullandığı -yeni adıyla- M16 idi...
Örneğin...
Bunlardan biri; hafif, ses­siz, çok iyi manevra yapabilen ve sadece bir depo yakıtla Vietnam ormanları üstünde uçabilen (bugün İnsansız Hava Aracı/İHA’nın atası) motorlu planör/pırpır idi. “Havadaki Volkswagen” diyorlardı.
Detaya boğmayayım...
Biri de, köpekler idi!
Köpeklerin geleneksel gözcü ve koruyucu rolü biliniyordu. Bu kez...
Pentagon kimyagerleri A.C Peters ve W.H. All­ton, yeni “köpek programı” ile, kokusunu insanların algılayamadığı ancak köpekle­rin tespit edeceği kimyasallar üzerinde çalıştı. Amaç, köylü ile Vietkong savaşçılarını ayı­rabilmekti.
Georgia’daki Fort Ben­ning üssünde Alman çoban köpekleri eğitildi. Uzatma­yayım, boğucu sıcak-nemli ormanlarda köpeklerin keskin koku alma duygusu pek yararlı olamadı.
Ama... Pentagon’un çalış­maları bitmedi...

Irak’ta arılar


Tarih: 26 Mayıs 2003.
Jeremiah D. Smith, Bağdat yakınlarında tuzak bombay­la Irak’ta öldürülen ilk ABD’li asker oldu. Tuzak saldı­rılar ardı ardına olmaya başlayın­ca ABD Merkez Komutanı Ge­neral John Abizaid Vietnam Savaşı’ndan yıllar sonra aynı sözü sarf etti:
“Irak’ta gerilla savaşı yapa­cağız!”
Örneğin... Bombanın yerini tespit etmekten ziyade, bomba yapanları bulacaklardı!
Vietnam’da nasıl köpekler­den yararlanmayı düşündüler ise, Irak’ta -köpeklerin koku alma yeteneğini saniyede bir trilyon kez aşan- arıların olağa­nüstü hissetme performansından yararlanacaklardı!
Pentagon’daki bilim adamları New Mexico ve Los Alamos laboratuarında şunu yaptılar:
Arı gruplarını buzdola­bında sakinleştirip, küçük kutulara -kafaları ve duyargaları kutuların üstünde olacak şekil­de- maskeleme bandıyla bağla­dılar. -Ödüllü şekerli su sis­temini kullanarak- arılara, patlayıcıları tespit ettiklerinde, çiçek toplamada kullandıkları dillerini/hortumlarını dışarı çıkar­mayı öğrettiler!
Arılar, TNT ve C4 gibi çeşitli patlayıcıları öğrendi!
Bunlar Pentagon’un “biyosis­tem” çalışmalarıydı.
Bir de “biyohibrit” alanında yapılanlar vardı: Hayvanların vü­cutlarına minik alıcılar-uyarıcılar yerleştirerek, onları uzaktan komutayla kontrol etmek! Yani, robot haline getirmek...
İşte... Binlerce “beyin göçü­müzden” biri olan Doç. Dr. Alper Bozkurt, Pentagon’da “yarı makine-yarı böcek” bö­cekbot çalışmaları yapan ekip içinde yer aldı. Beyaz Saray’a brifing bile verdi...
Demem o ki:
Terörle mücadelede de bilim insanlarına ihtiyacımız var.
Ama... Gençlerin geleceğini karartmakta üstümüze yok! Bu da bir “beyin cinayetidir” aslında!
Afrin sadece kahraman Mehmetçik’in mücadelesiyle kazanılmaz.
Hangi politik görüşte olur­sa olsunlar ülkemizin gele­ceği Boğaziçili çocuklarımıza kıymayınız...