Okullar açılıyor...
Dört yanda öğretmen güzellemesi yapılıyor.
Öğretmenleri yücelten sözleri duymak ne güzel...Toplumların uygarlık düzeyi öğretmene verdiği değerle ölçülür. Peki...
Cumhuriyet tarihimiz boyunca hangi dönem öğretmenin değerini yüceltti?
Bir somut örnek:
1923 yılında maaşları 20 Cumhuriyet Altını’ydı...
1946 yılında maaşları 12  Cumhuriyet Altını’ydı...
1960 yılında maaşları 18.5 Cumhuriyet Altını’ydı...
1965 yılında maaşları 28.6 Cumhuriyet Altını’ydı...
1975 yılında maaşları 9.2 Cumhuriyet Altını’ydı...
1980 yılında maaşları 1.5 Cumhuriyet Altını’ydı...
1993 yılında maaşları 5.9 Cumhuriyet Altını’ydı...
1996 yılında maaşları 5.1 Cumhuriyet Altını’ydı...
1999 yılında maaşları 6.7 Cumhuriyet Altını’ydı...
2001 yılında maaşları 3.5 Cumhuriyet Altını’ydı...
2002 yılında maaşları 4.5 Cumhuriyet Altını’ydı...
2003 yılında maaşları 4.2 Cumhuriyet Altını’ydı...
2005 yılında maaşları 4.9 Cumhuriyet Altını’ydı...
2012 yılında maaşları 2.8 Cumhuriyet Altını’ydı...
2016 yılında maaşları 2.9 Cumhuriyet Altını’ydı...
2017 yılında maaşları 2.8 Cumhuriyet Altını’ydı...
2018 yılı başında maaşları 2.4 Cumhuriyet Altını’ydı...
Ya bugün?
Ekonomik krizle birlikte öğretmen maaşları kaç Cumhuriyet altını oldu?
Sadece şunu yazayım:
Bir Cumhuriyet altını dün 1.655 TL idi. Yani...
Öğretmen maaşı, 1980 darbesi dönemindeki maaş/Cumhuriyet altını oranına hemen hemen eşitlendi! Ki, bu kadrolu öğretmen maaşı...
Ya sözleşmeli öğretmen maaşları? On binlerce sözleşmeli öğretmen asgari ücretle çalışıyor! Keza... Taşeron işçi gibi -özellikle üniversitelerde- ders saat ücretiyle çalıştırılan binlerce öğretmen var...
Bu acı tablonun sebebi ne?
Yazayım...

13 milyar dolarlık sektör


Öğretmenin kutsal emeği yıllar içinde neden bu kadar ucuzlatıldı?
Maaşlarının/refah düzeylerinin -sosyal devletin yok edildiği/ sosyal hakların budandığı- 1980 darbesi/Turgut Özal dönemiyle tepetaklak olması sebepsiz değil kuşkusuz:
Eğitim-öğrenimi para/kâr odaklı yapan neoliberalizm/vahşi kapitalizm bu dönem başladı.
Parasız eğitim-öğrenim dönemi kapandı.
Öğretmen saygın değildi artık; mesleğinin statüsü düşürüldü.
Para harcayan öğrenci “değer” haline getirildi.
Özel okullar sınıf atlamanın göstergesi yapıldı!
Özal’dan sonra vahşi -eğitim- piyasasına en büyük destek Erdoğan’dan geldi. Örneğin:
2002-2003 öğrenim yılında özel okul sayısı 1.235 idi.
Bugün, 11 bin 830.
2002-2003 öğrenim yılında özel okullara giden öğrenci sayısı 222 bin 992 idi.
Bugün, 1 milyon 321 bin...
Cumhuriyet tarihi boyunca eğitim sistemindeki payı yüzde 3’leri aşamayan özel okulların payı -AKP teşviğiyle- bugün yüzde 10’u geçti. Bunu, çok eleştirdikleri “elitist Cumhuriyet” yapmadı!
Biliyorsunuz; özel okul ücretleri yılda 10 bin 50 bin arasında değişiyor. AKP, özel okula teşvik vermeye de başladı. Örneğin...
2017’de 4 bin 280 TL olan lise teşviği bu yıl yüzde 12.20 artırıldı!
Yani:
13 milyar dolarlık büyüklükle -yerli ve yabancı şirketlerin iştahını kabartan- “eğitim-öğrenim sektörü” devlet himayesinden çıkarılmaya çalışılıyor.
Bu nedenle...
Kriz dönemi 2002 yılında bile eğitim bütçesinden yatırıma ayrılan pay yüzde 17 iken, bu yıl oran yüzde 8’e düşürüldü!
AKP -kimi teşviklerle- çocukları, ya İmam Hatiplere ya da özel okullara itekliyor!

Yasadan çıkardı


Sanki...
İmam Hatipli olmayan öğrencinin kamuya yükü­nü “AKP Devleti” taşımak istemiyor! Şöyle...
Tarih: 30 Mart 2012.
AKP, “12 Yıllık Kesintili ve Zorunlu Eğitim Yasası”nı TBMM’den geçirdi.
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu 22’inci madde­sinde önemli değişiklik yapıldı:
“İlköğretim, devlet okulların­da kız ve erkek çocukları için zorunludur ve parasızdır” ifadesi yasadan çıkarıldı!
Dünyanın dört yanında zo­runlu ve parasız olan ilköğre­tim Türkiye’de paralı hale getirildi! Böylece velilerden alınan “bağışlar” -Anayasa’ya aykırı olarak- “yasallaştırıldı!” Bugünlerde TV ekranlarında yoksul insanların okullara ver­dikleri “katkı payı” parasından şikayet eden haberleri içimiz burkularak izliyoruz.
Yetmiyor:
Devletin eğitime ayırdığı paranın neredeyse yarısı kadarına denk gelecek pa­rayı veliler harcıyor. Türki­ye, velilerin eğitime katkı miktarı anlamında dünya beşincisi. İlk dört ülke olan; Güney Kore, ABD, Kanada ve Japonya’nın milli geliri bizim birkaç katımız!
Türk velisi eğitime cebin­den, OECD (0.8) ortalama­sından bile iki katı oranın­da para harcıyor!
Maalesef... AKP ve Erdo­ğan, eğitimden sosyal devleti hızla çıkarmaya devam ediyor.
Bu nedenle, kamu okulları harcamalarını velilere yaptırılı­yor. Devlet neredeyse sadece personel maaşı ödüyor artık bunu da azaltıyor. Öğretmen­lik mesleğini kalıcı olmak­tan çıkarıp, güvencesiz sözleşmeli meslek haline getirdi/getiriyor. Sendikala­rı işlevsizleştiriyor.
Umarım...
Yeni Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, -hedefinde kâr olan- vahşi eğitim sistemini tersine çevirmeyi başarır!

plusbanner2x