Sevgili okurlarım, dün size ABD Başkanı Donald Trump’ın zor günlerini ve bu kritik süreçten çıkış için bir kahramanlık öyküsüne ihtiyacının olduğunu anlattım. Beyaz Saray’ın bu nedenle Rahip Brunson krizini tırmandırdığını ve onun evine dönüşünü “Türklere karşı kazanılmış bir zafer” olarak sunmayı planladığını belirttim.

★★★

Brunson kriziyle gerilen Türkiye-ABD ilişkileri, neredeyse sonuç alma aşamasına gelmiş olan “Feto” konusunu da ikinci plana atmış bulunuyor. Oysa Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden Amsterdam&Partners Avukatlık şirketi, “Feto’yu yargı önünde mahkum edip, Türkiye’ye iadesini sağlayabilmek için verdiği mücadelede” epey yol almış görünüyor.

★★★

Hemen şunu belirteyim:
Şirketin ortaklarından Robert Amsterdam, “Feto’nun terörist suçlamasıyla yargılanmasının zorluğunu görüyor ve bu örgüte, gangster Al Capone’u demir parmaklıkların ardına gönderen yasa hükümlerinin benzerinin uygulanmasını sağlamak amacıyla deliller toplayıp, suç duyurularında bulunuyor.

★★★

Bu yolun tercih edilmesinin nedenine gelince:
Bilindiği gibi FETÖ lobisi, ABD’deki en güçlü dönemini Barack Obama’nın başkanlığında yaşıyor. Ancak Amerikalı politikacılar bunda Obama yönetiminin yanı sıra, o yıllarda bu örgüte büyük destek veren Türk siyasetçilerin önemli payının olduğunu öne sürüyorlar. Örnek olarak da Washington’daki Türk Büyükelçiliği yetkililerinin FETÖ organizasyonlarına sponsor olmaktan tutun da tüm etkinliklerine Türkiye Cumhuriyeti’ni temsilen katılmalarını gösteriyorlar.

★★★

Amsterdam&Partners Hukuk Bürosu, FETÖ’nün Obama ve Hillary Clinton’un başkanlık kampanyalarına ciddi boyutlarda sağladığı maddi desteğin üzerine gidiyor. Amsterdam adına çalışan Kamu Müfettişi (Eski FBI ajanı) Rick Ross, elindeki belgelere ve FBI’da görev yaparken açtığı FETÖ dosyalarına dayanarak şunları söylüyor: “Amerika’nın anayasası çok açık... Dolaylı yollar da dahil olmak üzere, Amerikan vatandaşlığı olmayan hiç kimse, hiçbir unsur, gerek başkanlık seçimlerinde, gerekse yerel ve federal seçimlerde, maddi ya da maddi değer sayılabilecek şekilde yardım veya katkıda bulunamaz. Bu nedenle benim açtığım dosya, ilk federal suçu teşkil ediyor...”

★★★

Obama yönetimi, çeşitli eyaletlerde “charter” (öğrencilere ücretsiz) okullar açması için FETÖ’ye büyük kolaylıklar sağlıyor. FETÖ bu okullar için gereken izinleri alırken en ufak bir sorun yaşamıyor. Hatta o dönemde ülke eğitiminin en tepesindeki isim olan Arne Duncan, Chicagodaki tüm “charter” okulların bütçesine kendi imzasıyla onay verip kamu kaynaklarını cömertçe sunuyor.

★★★

15-16 Temmuz’daki hain kalkışma sonrası Türkiye, haklı olarak, FETÖ’yü terör örgütü ilan edip, ABD’den bu kişilerin hemen teslimini istiyor. Başkanlık seçimlerine çok kısa bir süre kala yapılan bu talep karşılık bulamıyor. Zira Hillary Clinton’un kazanmasına kesin gözüyle bakılan o süreçte, yıllar boyu Türk devletinin ve iktidar temsilcilerinin koruyucu kanatları altında lobilerini çok güçlü biçimde oluşturan topluluğun bir anda terör örgütü ilan edilmesine sorumlu mevkidekiler bir anlam veremiyor!

★★★

Düşünün...
Eski başkanlardan Bill Clinton, FETÖ’den ödüller alıp, onlara ödüller veriyor. Eşi, başkan adayı Hillary Clinton barış elçisi ilan ediyor. Obama, açılışlarına tebrikler gönderiyor. Okulların açılışını gönülden desteklediği gibi, özel yardımlar sağlıyor...
Oysa seçimler öncesinde bir fırtına gibi esmeye başlayan Donald Trump ve ekibi Obama’nın Ortadoğulu Müslümanlar tarafından satın alındığını söyleyip duruyor.
Böylece FETÖ ile mücadelenin terör üzerinden değil, anayasal ve federal suçlar üzerinden sürdürülmesi gerektiğinin ilk işaretlerini veriyor.

★★★

Türkiye’nin bu gerçeği görmekte gecikmesi üzerine, Amsterdam Hukuk Bürosu ve eski FBI (Federal Soruşturma Bürosu) ajanı Rick Ross kolları sıvayıp, kamu güvenliği müsteşarından alınan özel izinle Amerika’daki tüm FETÖ okullarının peşine düşüyor.
Aynı tarihlerde Washington ile Ankara arasında yoğun diplomasi trafiği yaşanmaya başlıyor. Türkiye’den gelen bakanlar ve bürokratlar, bu görüşmelerde, geçmişte FETÖ’den ödüller almış, FETÖ kampanyalarına yardımda bulunduğu arşivlenmiş ABD’li bakanlardan ısrarla FETÖ’yü terör örgütü ilan etmelerini istiyorlar!..

★★★

Gelinen son durum ise şöyle:
Amsterdam Hukuk Bürosu, bu ülkedeki FETÖ okullarında vergi kaçırılıp kara para aklandığı ve insan kaçakçılığı yapıldığı iddiasıyla tüm eyaletlerde peş peşe suç duyurularında bulunuyor.
Yani Feto’yu tıpkı vaktiyle gangster Al Capone’a yapıldığı gibi cezası çok ağır olan mali şuçları işlemek ve kaçak girişlerle ülke güvenliğini tehlikeye düşürmekten yargı önüne çıkarmaya hazırlanıyor.
Amerikan kamuoyunun çok hassas olduğu bu konuya siyasetçilerden de hiçbir itiraz gelmiyor.
Çünkü onları arayan seçmenlerden “Eyaletimizde bizim paralarımızı senin gözünün önünde kaçıran adamlar var! Bir şeyler yap!” mesajları yağıyor.
Bu nedenle soruşturmalara hukuki engel çıkarılmıyor ve itiraz sesleri yükselmiyor.
Aksine, sanık olarak soruşturulan kişililer büyük bir çoğunlukla işbirlikçi olmaya karar veriyor.

★★★

Hukuk bürosu, kamu yolsuzluğu soruşturması ve yargılaması sonucunda tüm okulların FETÖ’den alınacağına, pek çok kişinin sınır dışı edileceğine, banka hesaplarının dondurulacağına ve iade sürecinin başlayacağına kesin gözüyle bakıyor.
ABD ile yaşanan Rahip Brunson krizi, bu açıdan da büyük önem taşıyor.

plusbanner2x