Bilmem hiç yandaş televizyonlara kulak veriyor, gazetelerine göz atıyor musunuz?
Başta bu vatanın kurtarıcıları ve Cumhuriyetimizi kuran Büyük Önder Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, iktidara biat etmeyip dik duran, ne kadar siyasetçi, akademisyen, sanatçı, aydın, yazar, gazeteci-televizyoncu varsa, sabah akşam her türlü hakaret, iftira, tehdit ve saldırı gırla gidiyor...
Hep aynı isimler ekranlarda ve gazete köşelerinde “Kim daha çok saldıracak, kim daha çok hakaret ve iftira yağdıracak, kim daha fazla tehditte bulunacak” yarışını sürdürüyor...
Yarış halindeler; çünkü onlara hiç dokunulmadığı gibi, sırtları sıvazlanıp daha da cesaretlendiriliyorlar...

★★★

Siz istediğiniz kadar “Biz kimseye hakaret etmeyiz, kişilik haklarına zarar vermeyiz, iftira atmayız, özel hayatlara girmeyiz, büyük kamu yararı olmadıkça çocukları gündeme getirmeyiz” deyin... İstediğiniz kadar “Evrensel meslek ilkeleri doğrultusunda halkın gerçekleri öğrenme hakkına hizmet ederiz” diyerek yayıncılık anlayışınızı sergileyin... “Yayında adı geçenlerin, rencide edildiklerini düşünenlerin her zaman cevap haklarını kullanabileceklerini ve iktidar yetkililerini programınızda konuk etmekten mutluluk duyacağınızı” sık sık belirtin. Alana toplanmış 50 bin kişi arasından tepkilerini “Yuhalayarak” göstermek isteyenleri susturup “Aman bizim programımızda böyle kaba davranışlara yer vermeyelim” deyin, bu ilkeleri tüm programlarda neredeyse seyirciye bıkkınlık verecek kadar sık tekrarlayın, belirli odaklar yine bildiklerini okuyorlar...
Oysa bu yazdıklarımın yakın tanıklarından biri Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır.
2002 seçimlerinden, yani partisinin iktidara gelmesinden hemen önce kendisi ile CHP’nin bir önceki Genel Başkanı Deniz Baykal arasındaki ‘Büyük Buluşma’ adlı son derece kritik tartışmayı en adil biçimde yönettiğimi çok iyi bilir...

★★★

SÖZCÜ gibi yüksek tiraja mı sahipsiniz, Fatih Portakal ve Halk Arenası gibi çok mu seyrediliyorsunuz, maalesef topun ağzındasınız ve linçe adaysınız demektir.

★★★

Star TV’ye Aydın Doğan’ın sahip olduğu dönemde, değerli kardeşim Yılmaz Özdil’le birlikte, tıpkı bugünün FOX Haberi gibi, en çok seyredilen Ana Haber Bülteni’ni yapıyorduk. Türkiye 2011 yılındaki genel seçim sonuçlarını bizim ekrana kilitlenerek izlemiş, o gece televizyon tarihinin reyting rekorları kırılmıştı.
Ama ne oldu?
O dönemin korku ve infaz sopası FETÖ’nün, sonradan yargı kararlarıyla hepsinin düzmece olduğunu kanıtladığımız korkunç iftiralarına, linçlerine uğradık.
Bu arada Star TV alelacele satıldı, ben işsiz kaldım, Yılmaz bir süre sonra Hürriyet’ten ayrıldı, en sonunda da Aydın Doğan medyadan çıkmak zorunda bırakıldı...

★★★

Çok şükür FETÖ gitti ama o sürecin linç kültürü miras olarak kaldı. Baksanıza günlerdir Türkiye’nin gururu sanatçılarımız Müjdat Gezen ve Metin Akpınar’a edilmedik galiz küfür ve ağır hakaret bırakılmadı.

★★★

Bu satırları yazdığım saatlerde RTÜK üyeleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatlarının Halk Arenası’na beş hafta süreyle yayın yasağı getirilmesi ve Halk TV’ye para cezası verilmesi talebiyle yaptıkları başvuruyu görüşmek üzere toplantıdaydılar.

★★★

Dün sevgili Soner Yalçın’ın yazısının başlığı “Ya Erdoğan ya hiç” idi.
RTÜK’ten çıkacak karar ne olursa olsun, benim yorumum değişmeyecek:
Ya sadece halkın gerçekleri öğrenme hakkına hizmet, ya da hiç!..