* * *
Recep Tayyip Erdoğan’ın Adalet ve Kalkınma Partisi bu ortamda iktidar olmuştu...
* * *
AKP programında “muhafazakar-demokrat” tanımlaması yapılıyor, hak ve özgürlüklerin güçlendirilmesiyle tüm toplum kesimlerinin barış ve huzur içinde yaşayacağı, ulusal gelirin hakça paylaşılacağı güzel bir Türkiye vaat ediliyordu.
* * *
Programa göre; toplumsal kutuplaşma olmayacağı gibi, o güne kadar çevrede yaşayan muhafazakar kesimler, merkezdeki laiklerle buluşacak ve böylece ortaya Cumhuriyet tarihi boyunca bir türlü gerçekleştirilemeyen harika bir sentez çıkarılmış olacaktı.
* * *
Eğitimde çağdaş hamleler yapılacak, Türkiye, demokrasi ve medeniyet hamlesinde parmakla gösterilen ülkeler arasında yer alacaktı.
* * *
Komşularımızla olan tüm sorunlar çözülecek, geriyle sıfır sorun kalacaktı.
* * *
Ekonomimiz en gelişmiş 10 ekonomiden biri olacak, ayrıca AB üyeliği sağlanacaktı.
* * *
İktidarın bir de parolası vardı: 3Y...
Yani yolsuzluk ve yoksulluğu ortadan kaldırmak için amansız bir mücadele başlatılacak, yasaklar da tarihe mal olacaktı...
* * *
Aradan uzun, upuzun 16 yıl geçti.
AKP ekonomide, milli eğitimde, dış politikada, hak, hukuk, adalet konularında, kısacası yol yapımı dışında ne vaat etti ise, tam tersi gerçekleşti!..
Türkiye, kutuplaşmadan da öte, adeta “düşman kamplar ve bitmez tükenmez cadı avları ülkesine” dönüştü.
Yolsuzluk yükselen değer, toplumun 3’te 1’i için yoksulluk sınırının altında yaşamak kader, “yasak” sözcüğünü kullanmak bile, korkmak için yeter oldu!
* * *
Ve Türkiye kader seçimine doğru koşarken, hiç beklenmedik bir anda bir ışık doğdu.
15 iyi insanın tarihe geçecek davranışları, kendilerini yenilmiş hisseden milyonlar için, başarının yanı başlarında durduğunu gösteren güçlü bir umut oldu!..
* * *
Unutmayalım, başarıya giden yolda ilk büyük adım, başarısızlık duygusunu yenmekle atılır!..
