Lisede okurken coğrafya kitaplarından ezberlemiştik:
Türkiye Akdeniz iklimi altındadır. Bu nedenle yazlar kurak ve sıcak, kışlar ılık ve yağışlı geçer...”

* * *

Ancak aradan geçen yıllar içinde insan eliyle yaratılan küresel iklim değişikliğinin en çok etkilediği coğrafyalardan biri, ne yazık ki güzel ülkemiz oldu.
Artık daha kurak ve sıcak yazlar, daha az yağışlı kışlar yaşıyoruz!...

* * *

Örneğin bu yıl ciddi boyutta kurak bir kış geçiriyoruz. Havalar bir türlü soğumuyor ve beklenen yağışlar gelmiyor. Bilim insanlarına göre; İstanbul’un kurak olması, Ankara’nın da kurak olması anlamını taşıyor. Bu da başımızın dertte olduğunu gösteriyor. 2070 yılına kadar suyumuzun olduğunun söylenmesi de gerçekçi bulunmuyor.

* * *

Önceki gün İzmir’de baharı andıran ılık havada yürüyüş yaparken, elektronik posta kutuma dünyaca saygın, değerli bilim insanı dostum Prof. Dr. Celal Şengör’ün bir mektubu ulaştı. Celal Hoca mektubunda, sanki aklımdan geçenleri okumuş da yazmışçasına ülkemizi tehdit eden kuraklık ve çölleşmeye dikkat çekiyor.
İşte çok önemli bilimsel tespit ve uyarılarla dolu o mektup:
“Sevgili Uğur Ağabey,
Son günlerde daha sık olarak Türkiye’nin su potansiyeli ve bu potansiyelin ülkemizin stratejik konumu açısından bizler ve yabancı güçler için önemi konuşulur oldu. Bunu çok faydalı buluyorum, çünkü su, geleceğin önemli bir sorunu ve önemli bir silâhı olacaktır. Bunun iki nedeni; dünyada geometrik bir hızla artan insan nüfusu ve iklim değişmesidir. Şu anda insanlığı yönetenlerin ezici ekseriyetinin ne birini ne de diğerini çözebilecek bilgi, görgü ve/veya gücü vardır. Ancak Türkiye olarak biz en azından kendi evimize çeki-düzen verebiliriz. Ekteki iki harita İTÜ Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü’den Prof. Dr. Nüzhet Dalfes ve öğrencisi Dr. Deniz Bozkurt tarafından 2009 yılında Harp Akademileri’nde zamanın komutanı Hv. Org. Hasan Aksay tarafından düzenlenen üst düzey uluslararası bir sempozyum için ve onun doğrudan emriyle hazırlanmıştır. (Haritaların yayımlandığı yerler yazının sonundaki not bölümündedir-UD)

04ugurbey30cm

Haritalar önümüzdeki 70 senede Türkiye’nin su varlığının ne kadar azalacağını, bugünkünün yüzdesi olarak sunmaktadır. Bu nedenle önümüzdeki 70 senede bugün Doğu Anadolu’muzda gözü olanların Doğu Anadolu’ya yönelik “su” ilgisi kalmayacaktır. Onun yerine güneş enerjisinde Türkiye’nin geniş alanının sunduğu nimetler göze gelecektir. 2061-2090 yılları arasını gösteren modelde okla gösterilen alan Türkiye’dir ve Akdeniz’in en kurak alanı olmaya adaydır.
Strateji, doğa bilimlerinin verileri dikkate alınmadan üretilemez. Okullarda metafiziği pompalayacağımıza biraz fen bilimlerini pompalasak, milli bekâmıza katkısı daha önemli olur kanısındayım!..
Her zamanki gibi sevgi ve saygılarımla,
Celal”

* * *

Saygın bilim insanının mektubunu şöyle yorumluyorum:
Suyumuzun ve toprağımızın kıymetini bilelim. Enerji üretimi için akarsularımızı HES’lerle kurutmayalım, toprağımızı ve havamızı termik santrallarla kirletmeyelim.
Onların yerine ülkemizi güneş enerjisi panelleriyle donatarak yarınlara hazırlanalım.
Cennet vatanımızın 70 yıl sonra çölleşeceğini bilerek vakit geçirmeden stratejimizi belirleyip önlemlerimizi alalım!..
(PROF. ŞENGÖR’ÜN NOTU: Şengör, A. M. C., 2009, Energy potential and safety in the Mediterranean region: in Küçükşahin, A., editor, Seeking of Common Resolution for Energy Security, Republic of Turkey, General Staff, War College Command, Strategic Research Institute, Istanbul, ss. 279-321. Bu önemli cildi yayına hazırlayan Ahmet Küçükşahin Albayımın Balyoz’dan daha sonra hapse atılan vatansever askerler arasında bulunduğunu da burada kaydedeyim!..)