24 Haziran’da yapılacak olan süper erken genel seçim süreci, adeta bir satranç oyununa dönüştü. Peki satranç takımı ne zaman ve niçin ortaya çıktı? Oyunda kimler var? Sonuçta kim şah mat diyebilir?..

* * *

Satranç tahtası, Meral Akşener’in MHP Genel Başkanlığı’na aday olduğu gün siyaset masasına konuldu. O günden itibaren Genel Başkan Devlet Bahçeli de oyuna girip, Akşener’in önünü kesecek ataklar yapmaya başladı. Ancak Akşener’in MHP tabanından geniş destek alan mücadelesi -hukuki olarak yenilgi gibi görünse de- liderlik yolunda attığı ilk büyük adım oldu. Devlet Bahçeli’yi yeni hamleler yapmaya zorlayan güçlü kararlılık gösterisi ise, Akşener’in Ankara’da içeriye sokulmadığı kongre salonu önünde toplanan taraftarlarına sahip çıkması ve dik duruşuydu.

* * *

Bahçeli “MHP Genel Başkanlığı iddiası biterse Akşener rüzgarı da biter” diye düşünüyordu. Ancak kısa süre içinde bu öngörünün yanlışlığı anlaşılacak, Bahçeli’nin yanı sıra, onun desteğinden memnun olan AKP’liler de yanılacaklardı.
Akşener durmaya niyetli değildi. Vazgeçmek bir yana, çok daha zorlu ve iddialı bir işe yöneldi: Yeni bir parti kuracaktı. Gerçekten tuzaklarla dolu çok meşakkatli bir yoldu bu! “Kuramaz dediler kurdum, seçimlere giremez dediler giriyorum” söylemi bu zorlu yolun ifadesiydi.

* * *

Her geçen gün önüne engeller çıkarılıyor, ama o hepsini aşıyordu.
Merkezde siyaset yapmanın deneyimi ile sonunda hem seçimlere girmeyi, hem de CHP, SP ve DP ile seçim işbirliği yapmayı da başarıyordu.
Tabii YSK engelini aşması için CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 15 demokrasi kahramanı milletvekiline İYİ Parti’ye geçme  görevini vermesiyle başlayan demokratik imecenin tarihsel önem ve değerini hiç yadsımadığı gibi, bu konudaki teşekkürlerini kamuoyu önünde sık sık tekrarlıyordu.

* * *

“Seçim tuzaklarında birini daha aşmak” amacıyla d’Hont sistemine karşı CHP, İYİ Parti, SP ve DP ile kurulan seçim işbirliği ittifakının ilke ve teknik altyapı üzerine inşa edilmesi, arzulanan sonucun alındığı anlamına gelmiyordu.
Çünkü bu ittifaka toplumu etkileyecek ve “Cumhur İttifakı” deyiminin üzerine çıkacak bir isim bulmak gerekiyordu.

* * *

Mutabakata göre; ittifak partileri kendi görüş ve listelerini muhafaza ederek yeniden güçlü bir Meclis kurmayı vaat ediyorlardı. İttifakın ismi de buna uygun olmalıydı. Bu amaçla katılımcı partilerin yetkilileriyle bir toplantı düzenlendi ve öneriler alınmaya başlandı. “Adalet İttifakı”,” Huzur ve Barış İttifakı”,” Demokrasi İttifakı” gibi öneriler üzerinde tartışıldı ve sonuçta bunların Genel Başkanlara götürülmesine  karar verildi. İYİ Parti Genel Sekreteri ve Sözcüsü Dr. Aytun Çıray, üzerinde durulan isimleri Genel Başkanı Meral Akşener’le paylaştı.
Akşener, önerilerin hepsinin birbirinden değerli olduğunu söyleyerek “Saray Koalisyonu ittifaklarının adını ‘Cumhur İttifakı’ olarak belirledi. Böylece bir araya geliş nedenleri ortaya çıkmış oldu. Onların hedefleri Cumhurbaşkanlığını ele geçirmek. Bizlerin hedefi ise uzun zamandır dışlanmış olan milleti tekrar devlete hakim kılmak. Bu nedenle değerli partilere önerimizi ‘MİLLET İTTİFAKI’ olarak götürelim. Bu aynı zamanda onların devletçi, bizim ise milletçi olduğumuzun tescili anlamını taşıyacak. Yine de kabul görmezse ısrar etmez, mevcut önerilerden birini memnuniyetle onaylarız” dedi.

* * *

Çıray’ın diğer partilere götürdüğü “Millet İttifakı” önerisi kabul gördü. Ancak Akşener bu kabulü bizzat liderlerden de teyit ederek siyasi saygı kurallarını sonuna kadar uyguladı. “MİLLET İTTİFAKI” ismi kesinleştiğinde ağzından şu sözler döküldü: “Bir demokratik mücadeleyi daha hep birlikte aştık. Üstelik bu isimle ülkemizin doğusunda, batısında, kuzeyinde, güneyinde yaşayan tüm yurttaşlarımızı, kökeni ve inancına bakmaksızın kucaklamış olduk. Ama benim asıl merak ettiğim şey, İYİ Parti kurulduğundan bu yana ‘İYİ’yi kullanmayanlar bakalım şimdi nasıl MİLLET diyecekler?.. ”

sozcu-banner-1