Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Danıştay’ın “Öğrenci Andı”nın okullarda tekrar okutulması için aldığı karara karşı çıkıp temyiz etti.
Bakanlık temyiz (doğrusu karar düzeltme olacak) dilekçesinde, Öğrenci Andı’nı “çağdışı ve bilimsel değil” diyerek eleştirmekle kalmadı, faşizm ve komünizm uygulamalarına benzeterek “Türkler, kendi çağdaşı unsurlara göre ulus bilincine en geç ulaşan topluluktur” dedi. 

★★★

MEB Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı 11 sayfalık temyiz dilekçesinde, Türk Milleti’nin milli kimliğini keşfetmesini, Fransız İhtilali’nden sonraki gelişmelere ve fikir akımlarına (Osmanlıcılık- İslamcılık- Türkçülük) bağlaması, uzmanlarca “saçmalık” olarak yorumlandı.
Örneğin yıllarca Vefa Lisesi ve İstanbul Erkek Lisesi gibi köklü okullarda müdürlük yapmış olan Dr. Sakin Öner bu gerekçeye çok sert tepki gösterenlerden.
Deneyimli eğitimci Öner “Bu hatalı görüşü öne süren herhangi bir kurum olsa belki mazur görülebilir, ama görevi milli tarihimizi çocuklarımıza öğretmek olan MEB böylesine vahim bir yanlışı yaparsa, asla affedilemez. Kendi tarihini bilmeyen kişiler, Milli Eğitim Bakanlığı’nda nasıl görev yapar” diye soruyor.

★★★

Hocamız MEB yetkililerine ders vermeye ve sormaya devam ediyor:
“Bu kişiler, Destanlar Devri’nden itibaren milletimizde Türklük bilincinin var olduğunu bilmiyorlar mı? Oğuz Kağan’dan, Attila’dan, Kürşat’tan, Kaşgarlı Mahmut’tan, Karamanoğlu Mehmet Bey’den, Timur’dan haberleri yok mu? Hepsini bir yana bırakın, 552-745 tarihleri arasında kurulan ve tarihte ilk kez Türk adını taşıyan Göktürk Devleti, 7.-8. yüzyıllarda Orhun Irmağı kıyısına Bilge Kağan, Kültigin ve Tonyukuk adına dikilen ve içinde Türk adı geçen anıtları bilmiyorlar mı? Osman Gazi, Fatih, Yavuz  ve Kanuni Türk hakanı değiller miydi?..”

★★★

Sevgili okurlarım,
Türk Milleti’nin milli bilincinin varlığı için tarihimizden daha binlerce örnek gösterilebilir. Ama gerek yok! Zira ortada bir “zihniyet” sorunu var. Bu dilekçe, Öğrenci Andı’nı yasaklama çabaları, Türklük ve Atatürk’le sorunu olan bir zihniyetin ürünü...
Bu zihniyetin bakanlıktaki temsilcileri Atatürk’ün “Ne mutlu Türk’üm diyene” demekten ve milliyetçilikten kastının etnik, mezhepsel milliyetçilik olmadığını, içinde hiçbir faşizan unsur barındırmadığını, asla üstün ırk anlayışının yer almadığını, ayrımcı değil, birleştirici özellik taşıdığını bilmiyorlar mı? Biliyorlar ama bunu açıkça ifade edemedikleri için, hedeflerine örtülü, dolambaçlı yollardan ulaşmaya çalışıyorlar. Halbuki asıl niyetlerini açıkça söyleseler, hem bizi, hem de kendilerini fazla yormayacaklar!..

★★★

Öğrenci Andı’nın okullarda çocuklarımıza tekrar okutulmasının önüne geçmek için yazdıkları temyiz dilekçesinde Atatürk ve Türklükle sorunlu oldukları izlenimini verenlere şimdi bir fotoğraf  ithaf ediyorum.
Bu fotoğraf, uzak bir yerde değil, birkaç gün önce, ecdadımın 1500’lü yıllardan beri yaşadığı İstanbul-Silivri’nin Akören Köyü’nde çekildi.
Köyün nüfusu I. Cihan ve Çanakkale Savaşları sırasında yaklaşık 150 haneydi.
Genç, yaşlı, hatta çocuk, yani eli silah tutabilen tüm erkekleri, o savaşlarda vatan için çarpıştı.
Şehitlerin ve Balkan Savaşı sırasında koleradan ölenlerin kesin sayısı bilinmiyor. Ancak yeni  açıklanan resmi kayıtlara göre; cephelere gidenlerden üçü, benim sülalemden Sefer Şah oğlu Tevfik Özgür, Osman oğlu Şefki ve İsmail Ali olmak üzere-18’i şehit düşmüş, kolunu-bacağını kaybeden 18’i de gazi olarak köylerine dönebilmiş...
Atalarını unutmayan torunlardan Hasan Kartal, bu yıl soy kütüklerinin ve şehit-gazi listelerinin resmen açıklanmasından sonra, Muhtar Hüseyin Ergin’in desteğiyle bir sembolik şehitlik inşa ettirdi. Oraya şehit ve gazilerimizin adlarını taşıyan, hemen yanında şanlı bayrağımızın dalgalandığı kitabe dikti.
Kitabenin en tepesinde  “Önce Vatan” yazıyor.
Altında da şu satır:
“Tarihini, geçmişini bilmeyen millet, yok olmaya mahkumdur...”

15szt04a_ist_izm_ant_trb_ank

Sanki tarihimizi inkar edercesine karar düzeltme dilekçesi yazan MEB yetkililerine ithaf edilmiş gibi değil mi?
Bu vesileyle başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizi minnet ve rahmetle anıyorum.
Ne mutlu Türk”üm diyene!..