Ben demiyorum, iktidarın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu diyo!..
Soylu’nun gerekçesi ne peki? Kardeşlik!.. Öncelikle ne dediğine bakalım:
-Benim ülkemde 380 bin Suriyeli çocuk doğdu. Allah izin verse de Meclis de yardımcı olsa keşke bu 380 bin çocuğu doğar doğmaz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapsak!..
Soylu, TBMM Genel Kurulu’nda bakanlığının bütçesi üzerine milletvekillerinin sorularını yanıtlarken söyledi bu dileğini. Gerekçesini de şöyle açıkladı:
-Bu çocukları Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapmak, yüzlerce yıl sonraya yapılabilecek en büyük kardeşlik yatırımı olacaktır...
Bu arada bazı rakamlar öğrendik. Şu ana kadar 36 bin reşit kişiye Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verilmiş; bu kişilerin 36 bin de çocuğu varmış... Bu seçimde reşit olanlar üzerinden bir hesaplama yapılırsa en fazla 36 bin Suriyelinin oy kullanma hakkı bulunuyormuş... Bu bilgileri veren Soylu gizli kapaklı bir iş yapılmadığını da altını çizerek belirtti!..
Şimdi bir bakalım; 380 bin çocuk demek, 380 bin de aile demek oluyor!.. Diyelim ki bazıları aynı aileden; o zaman ortalama 350 bin diyelim... Türkiye’de halkın neredeyse dörtte üçü açlık ve yoksulluk sınırı altındayken, yine halkın yüzde 83’ü boyunu aşmış borçlarla savaşırken, işsizlik istatistikleri bile açık ara sollamışken, üniversite bitiren, yabancı dili olanlar bile iş bulamazken, bu nasıl bir kardeşlik projesidir...
-Üstelik de yüzyıllar sonrasına projeksiyon tutan; ben böyle geniş vizyon görmedim yeminle!..

“Yabancıya iş vermiyoruz!”


Bakalım Türkiye’de ileriye ışık tutacak “kardeşlik projesi” nasıl işliyor?..
Siz hiç Ankara’da, İstanbul’da, Mersin’de, Adana’da, Gaziantep’te, Urfa’da, İzmir’de, Antalya’da, Denizli’de, Kilis’te, Hatay’da Suriye mahallelerini gezdiniz mi?.. Daha geçen gün FOX TV bunlardan birini gösteriyor, röportajlar yapıyordu; o semtte, o mahallede neredeyse Türkçe tabela kalmamıştı; her yer Arapça tabelalarla donatılmıştı!..
Suriyeli kardeşlerimiz o kadar hızlı, planlı şekilde hedefledikleri mahalleyi kuşatıp, ele geçiriyordu ki, Türkler kısa sürede evini barkını satıp, oralardan uzaklaşmak zorunda kalıyordu!..
Geçen hafta Adana-Mersin dolaylarında duyduğum iki fıkra gibi olayı paylaşayım mesela:
-Mersin’de, 400 bin lira olan dairelere Suriyeli kardeşlerimiz talip olduğunda satmak istemeyen müteahhit “800 bin TL” fiyat biçmiş... O tarihten itibaren oradaki dairelerin fiyatı 800 bine çıkıvermiş!..
-Bizim Türk yurttaşlardan biri “İş ilanı” görünce müracaat ettiği Suriyeli kardeş işverenden şu kardeşçe yanıtı almış: “Yabancıya iş vermiyoruz!..”

“Burası bizim siz gideceksiniz!”


İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özdağ geçen gün Meclis’te yaptığı basın toplantısında tüyler ürpertici gerçekleri adeta gözümüze soktu!..
Özdağ, 4 milyona ulaşan Suriyeli mültecinin Türkiye’nin kültürel ve etnik dokusunu değiştirecek bir hızla arttığını, bugün her 20 kişiden birinin Suriyeli olduğunu, bir süre sonra Arap azınlık hakları taleplerinin yükseleceğini belirterek şu vahim öngörüsünü paylaştı:
-Böyle demografik istila ile Türkiye’de milli devletin ayakta kalması mümkün değildir!..
Çok daha vahimi de var; ülkenin belirli kentlerinde Suriyelilerin ya nüfus üstünlüğünü ele geçirdiklerini ya da nüfusun 25-30’luk dilimine ulaştıklarını belirten Özdağ, Türkiye’deki 4 milyon civarındaki Suriyelinin 1 milyon 600 bininin Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis ve Hatay’da yaşadığını söyledikten sonra şu traji-komik örneği de verdi:
-Kilis’te çoğunlukta olan Suriyeliler, Kilislilere “Burası bizim siz gideceksiniz. Devlet buraları bize verdi” diyerek tecavüzkar davranıyormuş!..
Bunun üzerine bir de kendi arasında mafyalaşan Suriye asıllı “kardeşlerimizi” ekleyin, Soylu’nun “kardeşlik projesine” bir de bu gözle bakın!..
-Şimdiye kadar kardeşlerimize 40 milyar dolar harcadığımızı da unutmayın lütfen!..

“Yenilenlerle yarışa girilmez!..”


Cumhuriyet Halk Partisi Ankara’da ne yapmak istiyor inanın çözemedim!..
Geçen yerel seçimlerde aday gösterdiği Mansur Yavaş için bu kez İYİ Parti ile izleyenleri bezdiren bir görüşme maratonu gerçekleştirildi... Yavaş İYİ Parti’den CHP desteğinde aday olmayı da kabul etmedi; “İlle de CHP” dedi! Halbuki ideolojik olarak o cenaha çok daha yakın!..
Son günlerin en akılcı açıklamasını ise Ankara’da adı öne çıkan, geçen seçimlerde de adaylık için adı geçen Cengiz Topel Yıldırım yaptı; gayet açık, gayet net dedi ki:
-Yeni bir heyecan lazım bize. Bunun için de yeni ve doğru isimlerle, yenilgiyle sınanmamış isimlerle yarışa girmek lazım!..
Yanlış mı? sonuna kadar doğru!.. Üstelik Yıldırım yıpranmamış, sözü olan ve yapacaklarını eğip bükmeden anlatan bir partili... CHP tabanı uzun yıllardır en kritik yerlere en abuk subuk adayların gösterilmesinin çilesini çekti!... Aynı şekilde bir hata, küskün sayısını artırmaktan başka bir işe yaramayacaktır...
-CHP mutlaka kendi adayıyla sahneye çıkmalıdır!..