1985’ten beri, yani tam 38 yıldır Merkezi İstihbarat Örgütü’nün (CIA) saflarında görev yapıyor...
Göreve başladığından, 1 Şubat 2017 yılında CIA Başkanlığı koltuğuna oturan Mike Pompeo’nun “Direktör Yardımcısı” görevine atandığı ana kadar geçen 37 yıllık süreçte neler yaptığı, hangi görevleri yerine getirdiği tam bir muamma!..
CIA’nın 2 numaralı koltuğuna atanmadan önce Tayland’da bulunan CIA hapishanesini yönettiği biliniyor... Bu hapishane dünyanın tüm istihbarat çevreleri tarafından şu isimle tanınıyor:
-Kara delik!..
Diğer bir anlatımla; bu sıfat, o hapishaneye girenin akıbetinin ne olduğu ya da olacağı yalnızca orayı yönetenin elinde demek oluyor!..
Adı Gina Haspel... 62 yaşında... Patronu Mike Pompeo’nun Dışişleri Bakanı olmasıyla birlikte CIA tarihinin ilk kadın başkanı olma onuruna erişti! Ancak ABD Senatosu’nda özellikle Demokratlar tarafından büyük bir tepkiyle karşılandı... Senatörler yaptıkları ortak açıklamada Haspel’i adeta yerin dibine sokarak şöyle dediler:
-Haspel’in kariyerine ilişkin ciddi şüphelerimiz var ve bu göreve layık olduğunu düşünmüyoruz!..
Peki Senato’nun dahi açık bir nefretle reddettiği Gina Hanım, az bilinen geçmişinde hangi karanlık işlere bulaşmıştı acaba?.. Hanımefendiye takılan şu lakap, zannımca birçok şeyi açıklar nitelikte:
-İşkencenin efendisi!..
Haspel’in, Tayland’daki hapishane yöneticiliği esnasında özellikle “waterboarding” işkencesini binlerce kez uyguladığı iddia ediliyor!.. Peki nedir bu işkence?..
-Şahıs yatırılır, yüzüne bir havlu örtülür ve üzerine sürekli olarak su dökülür. İşkence gören kişi boğulduğu, ciğerlerinin su dolduğu hissiyle biteviye bir panik ve acı yaşar...
Çok basit bir işkence türü ancak çok etkili olduğu söylenir!.. Haspel için bu nedenle Almanya’da tutuklama kararı çıkarıldığı da biliniyor!..

Patronu da aynı kıratta!..


Haspel’in görevi devraldığı patronu ile çok iyi anlaşmasına şaşmamak gerek...
Pompeo tam bir “Muhafazakar Şahin!” Başkan Trump ile aynı dünya görüşünü paylaşıyor. İran’ın bir an önce derdest edilmesi başlıca amaçlarından biri. ABD’nin yeni Dışişleri Bakanı’nın Türkiye’ye karşı pek halisane hisler içinde olmadığı da yaptığı açıklamalarla gayet net bir şekilde ortaya çıkıyor. Örneğin 15 Temmuz darbe girişiminin ertesi günü Twitter’da Türkiye’yi şöyle tanımlamıştı:
-Totaliter İslamcı diktatörlük!..
Aynı mesajda “Erdoğan hükümetinin anca İran yönetimi kadar demokratik olduğu” ifadelerini de kullanan Pompeo daha sonra bu Tweet’ini silmiş ve hesabını da kapatmıştı!..
Mesela 2013’te Başkan Obama’yı Küba’daki Guantanamo Üssü’nü kapatma planına karşı çıkmış, bu cezaevini ziyaret ettikten sonra açlık grevinde olan mahkumlar için şu açıklamayı yapmıştı:
-Bana pek çoğu kilo almış gibi geldi!..
Takdir edersiniz ki, işkence konusunda Haspel’den kalır yanı yoktu!.. İşkence için şöyle diyordu:
-Hayati bilgilerin elde edilmesi için kullanılabilir!..
Kısaca söylemek gerekirse; Pompeo’nun CIA Başkanlığı koltuğunu neredeyse kendi suretine bıraktığını varsayabiliriz!..

Türkiye için ne anlama geliyor?..


Peki, bu “çok önemli” değişiklik Türkiye’yi hem de böylesine kritik bir aşamada nasıl bir gelecekle karşı karşıya bırakıyor?..
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, daha Rex Tillerson’un jet hızıyla görevden alındığı günün sabahında, her şeyden habersiz şöyle diyordu:
-ABD ile anlaştık. PYD/YPG Membiç’ten çekilecek. Orada Türk ve ABD askeri birlikte görev yapacak!..
Çavuşoğlu, Tillerson’la 19 Mart’ta bir araya geleceklerini de açıklamıştı... Şimdi yaşamsal soru şu:
-Bu değişiklikle birlikte Türkiye-ABD anlaşması hayal mi oldu?!.
Çünkü bizim Dışişleri Bakanı “19 Mart görüşmesinin” yapılmayabileceğini açıkladı!.. Daha vahim açıklamayı ise Cumhurbaşkanı’nın başdanışmanı İlnur Çevik yaptı. Çevik, yeni atamalar için şu iddiayı öne sürdü:
-Haspel, Amerikan derin devletinin önde gelen ve karanlık CIA operasyonlarının başındaki kişi. Bundan sonra Haspel’den bu tür operasyonlarla suikastlar ve yeni patlamalar beklenebilir!..
Çevik, Amerikalıların bundan sonra PYD/YPG’ye arkalarını dönebileceklerini belirterek şöyle devam etti:
-Ancak Türkiye’den ödün koparmak isteyeceklerdir. Bu da İran konusunda olabilir!..
İşte budur! Bu değişikliklerden ve yapılan yorumlardan çıkan vahim sonuç konusunda Çevik’le belki de ilk kez aynı yönde düşünüyorum:
-ABD Orta Doğu coğrafyasında kaybetmemek için, bir kan denizini dahi planlayabilecek durumda...
Türkiye’yi çıkamayacağı bir tuzağa çekmenin ön hazırlıkları da diyebilirsiniz!..