Tezgah gayet açıkça sırıtıyordu!..
Devlet Bey’in seçim bombasını patlatması ve tarihi de “26 Ağustos” olarak açıklaması, mutfakta epey bir zamandır bir şeyler pişirildiğini gösteriyordu!.. Bu açıklamanın üzerinden 24 saat geçmeden AKP’li Cumhurbaşkanı ile MHP Genel Başkanı sarayda bir araya geldi. Erdoğan’ın 5 dakikalık erken seçim açıklamasında söylediği gibi yarım saat içinde ülkenin gidişatı ve seçim üzerine “derinlemesine!” görüş alışverişinde bulundular ardından sarayın konferans salonunda seçim tarihi açıklandı:
-24 Haziran 2018!..
Süre o kadar kısaydı ki, baskın seçim sıfatı bile az gelirdi!.. Tüm gözler doğal olarak İYİ Parti’ye çevrildi; acaba seçime girebilecek miydi?.. Cumhur İttifakı cephesi memnun, mutluydu; öyle ki, AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, kendinden gayet emin, sorulan sorulara aynen şu yanıtı veriyordu:
-Yeni kurulmuş bir parti, o da kusura bakmasın. Bir sonraki dönemde yapılacak seçimlere hazırlanması gerekir!..
AKP’nin, kuruluşundan yalnızca 14 ay sonra seçimlere katılıp, yüzde 34 oyla Meclis’teki sandalyelerin yüzde 66’sını ele geçirdiğini ve tek başına iktidar olduğunu unutan muhterem, adeta alay eder gibi İYİ Parti’ye yol gösteriyordu!..
Halbuki, İYİ Parti geçtiğimiz aralık ayında büyük kongresini yapmış, yasaya göre örgütlenmesi gereken 41 ilin çok üzerinde örgütlenmesini tamamlamıştı. İlçe bazındaki çok az orandaki eksiklik ise geçmişte seçime katılan başka partiler için de geçerliydi ve hiç bir sorun yaşanmamıştı...
-Ancak kurt, kuzuyu yemeye karar vermişti bir kere!..

Haysiyetli demokrasi duruşu!..


Görünen köyün kılavuz istemediği o günlerde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti lideri Meral Akşener İstanbul’da bir gece yarısı gizlice buluşup, böyle bir cingözlüğe karşı A ve B planlarını konuştular, el sıkıştılar...
Bu arada Yüksek Seçim Kurulu, Yargıtay’dan İYİ Parti’nin de içinde bulunduğu seçime katılabilecek partiler listesini yollamasına rağmen bir açıklama yapmamıştı. İyi Parti’ye karşı “iyi şeyler!” düşünüldüğüne dair ilk mesaj buydu... Ardından 21 Nisan Cumartesi günü YSK sürpriz bir toplantı yaptı... YSK üyesi 10 hakim toplandı ve İYİ Parti’nin seçime girip girmeyeceği konusu oylandı; 5 hakim “girsin” dedi, 5 hakim ise “girmesin!” Oylama kilitlenmişti; peki YSK’nın 11’inci üyesi neredeydi? Seyahatteydi! Bu durum karşısında toplantı pazartesi gününe ertelendi...
Ancak bu toplantının haberi CHP ve İYİ Parti’ye uçurulmuştu bile!.. İki liderin telefon konuşması sonucu düğmeye basıldı ve 22 Nisan Pazar günü 15 CHP’li, 15 yürekli insan partisinden istifa edip İYİ Parti’ye katıldı... Böylece İYİ Parti 20 milletvekili ile grup kurma hakkı kazanarak otomatikman seçime katılmaya ve Cumhurbaşkanı adayını 100 bin imzaya gerek kalmadan ilan etmeye hak kazanmış oluyordu...
-Hakikaten son derece şık, tüm kumpas heveslerini kursaklarda bırakan, gerçek bir altın gol olmuştu!..
YSK bu altın golün hemen ertesinde İYİ Parti’nin seçimlere katılmasında hiçbir sorun olmadığını açıkladı...Cumhur İttifakı çıldırdı tabii!.. Demediklerini, söylemediklerini bırakmadılar; “ahlaksızlık” dediler, “çürümüşlük” dediler, “tarihte görülmedi” dediler... Bakın burada haklıydılar; gerçekten de bir partinin, rakibi olan bir diğer partiye karşı düzenlenen “siyasi kumpasa” karşı el uzatması tarihte görülmemişti...
-Müthiş bir haysiyet, inanılması zor bir demokrasi duruşu örneği olarak tarihe geçti!..

AKP’li cumhurbaşkanı suçluyu ilan etti: YSK!..


Cumhur İttifakı’nın AKP tarafında hem hayret hem de hayal kırıklığı vardı...
AKP’li Cumhurbaşkanı, bu hislerini 23 Nisan Resepsiyonu’nda şöyle dile getirdi
-YSK bu kararı cumartesi günü verse 15’ler olayı olmazdı!..
Şahane değil mi?!. Karşı açıklama YSK Başkanı Sadi Güven’den geldi; başkan “bağımsız bir yargı kurumuna kimse akıl da veremez, baskı da yapamaz” demedi tabii!.. Onun yerine şöyle dedi:
-Seçime katılma hakkına sahip olan partileri açıklama günü seçim takviminin birinci günü. Öyle basit değil. Biz erken bile açıkladık!..
Biraz “Özrü kabahatinden büyük” özdeyişine uygun bir açıklama mı, değil mi emin olamadım; madem öyleydi niçin apar topar cumartesi buluşması ayarladınız?.. Açıklamanızı niçin yasanın emrettiği seçim takviminin birinci gününe bırakmadınız?.. Siz bağımsız YSK’nın, bağımsız başkanı değil misiniz?..
Neyse, iki güze sığan müthiş bir “Kısasa kısas” filmi izledik!.. Bu durum kartların yeniden karıştırılmasını, yeni umutların filizlenmesini, bu düzene kaşı olanların epey moral depolamasını sağladı..
Ama yetmez! Şimdi sırada olmazsa olmaz ve olabildiğince geniş bir “Sıfır Baraj İttifakı’nın” sağlanmasında!.. Bu da başarılabildiği takdirde baraj sorunu kalmamış bir Saadet Partisi’nin “oylarımız boşa gitmesin” diyen seçmeninin yuvaya dönmesi, merkez sağ seçmeninin ise zaten kendisini ait hissetmediği AKP’den İYİ Parti saflarına geçmesi önünde hiç bir engel kalmayacaktır!..
Cumhurbaşkanlığı adaylığına gelince; biliyorum ki şu sıralar “ortak tek aday mı yoksa ilk turda herkes kendi adayıyla mı girsin” tartışmaları ve perde arkası görüşmeleri sürüyor. Şimdilik düşüncemi CHP’ye yüksek sesle iletmekle yetiniyorum:
-Sakın seçmeni bir ikinci Ekmeleddin faciasına mahkum etmeyin, Abdullah Gül’e hiç heves etmeyin!..

sozcu-banner-1