ABD’li McKinsey meselesi tam anlamıyla kepazelik boyutlarına ulaşmıştı...
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın kayınpederi, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte gittiği Washington’da, ekonominin düzlüğe çıkması için düşündükleri dahiyane planı açıklayıp, “16 bakanlıkla birlikte dünyanın en büyük danışmanlık şirketlerinden McKinsey ile anlaştıklarını” övünçle duyurmasının üzerinden epey zaman geçmiş ancak tartışmalar büyüyerek devam etmişti...
Damat Albayrak bu durumdan epey sıkılmış olmalı ki, çıktığı bir televizyon programında, ABD’li şirketi ve hükümeti eleştirenlere şu sıfatlarla yanıt verdi:
-Karşı çıkanlar cahil değilse haindir!..
Bu sözlerin daha tartışması bile yapılamadan, o ana kadar sessiz kalan Erdoğan, partisinin Kızılcahamam kampında, damadını tamamen ters köşeye yatıran şu açıklamayı yaptı:
-Arkadaşlarıma da söyledim, bunlardan (McKinsey demek istiyor) fikri danışmanlık hizmeti de almayacaksınız dedim. Biz bize yeteriz!..
Gündem sallandı tabii! Kampa kabul edilmeye mazhar olan gazetecilerden bir tanesi dahi şu soruyu soramadı:
-Berat Bey, anlaşma açıklamasını Washington’da yaptı, ortalık çalkalandı. Sizin bu anlaşmanın olacağından haberiniz yok muydu? Madem istemiyordunuz, niçin bu kadar beklediniz?..
Neyse, bu açıklama bir anda gündemin ilk sırasına yerleşiverdi, ancak McKinsey üzerinden yapılan ağır eleştirileri durduramadı. Bunun üzerine İkinci bombayı patlattı AKP Genel Başkanı:
-İnönü bombası!..

Yalan muma demiş ki “sen ortalarda görünme!..”


Erdoğan, Kızılcahamam kampının kapanış konuşmasına büyük boy bir fotoğrafla çıktı, İsmet İnönü’nün fotoğrafıyla...
Siyah-beyaz fotoğrafta İnönü, elinde bir Amerikan bayrağı tutuyordu!.. Kürsüden bu fotoğrafı sallayan Erdoğan şöyle konuştu:
-İlk IMF anlaşmasının altında darbe yönetiminin başı Cemal Gürsel’in, onu takip eden 4 anlaşmanın altında da devrin CHP Genel Başkanı İnönü’nün imzası vardır. İşte görüyorsunuz elindeki bayrak dikkat edin Türk bayrağı değil, Elindeki bayrak Amerikan bayrağı! Bu da İnönü. Bunların geçmişi hep böyle...
Hangi tarafını düzelteyim bilemiyorum vallahi!.. O fotoğraf ABD Başkan Yardımcısı Lyndon Johnson’un Ankara ziyareti sırasında çekilmişti. İnönü’nün elinde hem Türk hem Amerikan bayrağı bulunuyordu. Türk diplomasisini birazcık olsun bilenler, Ankara protokolünde yabancı devlet adamlarının 2 bayrakla karşılandığını bilir!.. Zaten konuşmanın hemen ardından iki bayrağı birden taşıyan İnönü fotoğrafları “şak” diye iktidar cenahının önüne konuldu!.. O İnönü ki, Johnson Kıbrıs olayları nedeniyle Türkiye’yi tehdit ettiğinde şu tarihe geçen sözleri söylemiş ve içerideki işbirlikçilerin yardımıyla iktidardan düşürülmüştü:
-Bir başka dünya kurulur, Türkiye de orada yerini alır!..
Ben, İnönü’nün Türk bayrağı görünmeyen fotoğrafını kürsüden gösteren Erdoğan’ı görünce ister istemez 31.Mart. 2003’de Wall Street Journal gazetesine yazdığı makaleyi hatırladım. Türkiye’nin “ABD’nin sadık bir müttefiki ve dostu” olduğunu anlattığı yazısında Erdoğan, Irak’ta savaşan ABD’li askerler için de şu dilekte bulunuyordu:
-Bu kahraman kadın ve erkeklerin kayıpsız geri dönmesini umuyor ve bunun için dua ediyoruz!..
Irak’ın ABD tarafından işgal sürecinde 2 milyon Iraklı vahşice öldürüldü, tecavüze uğradı, vatanını terk etmek zorunda kaldı. 2003-2011 arasında Irak topraklarında ölen Amerikan askeri sayısı ise 4 bin 747 idi!..
-Dualar bir ölçüde tuttu denilebilir.
Haa, bir şey daha var; Ne İnönü ne de o kuruculardan herhangi biri Amerikan gazetelerine böyle bir makale yazmadı!..

“Namuslular da cesur olmalı!”


IMF meselesine de bir göz atalım...
Demokrat Parti iktidara geldiğinde Adnan Menderes’in ilk iddialı söylemlerinden biri neydi biliyor musunuz?..
-Küçük Amerika olacağız!..
Bu uğurda çok çalıştı çoook... Sırf bu yüzden binlerce kilometre uzaktaki, hiçbir ilişkimizin dahi olmadığı Kore’ye binlerce asker gönderdi hem de TBMM’nin izni olmadan!.. Alınan çeşitli krediler, hibeler sonunda ABD Türkiye’ye öyle bir yerleşti ki, kovsan gitmeyecek bir mertebeye erişti!..
İhtilalden sonra ikinci İMF anlaşmasının altına 1961 yılında koalisyon hükümetinin Başbakanı İsmet İnönü imza attı. Demokrat Parti 1950’de CHP’den devraldığı 37 ton altınla ağzına dek dolu hazineden geriye hiçbir şey bırakmamıştı çünkü! Daha da önemlisi IMF’in büyük bir bela olduğu henüz bilinmiyordu...
Fotoğrafa dönersek; daha akşamına kalmadan İnönü fotoğrafının kocaman bir balon olduğu, üstelik fotoğraflarla kanıtlandı... Kanıtlandı da ne oldu, bir özür, bir “yanlışlık olmuş” mu denildi? Tabii ki hayır! Atı alan çoktan Üsküdar’ı geçmiş, Reis, söylediğini söylemiş, İstiklal Savaşı’nın ve Cumhuriyetin kuruluşunun en büyük kahramanlarından birine bir kez daha çamur atılmış, olmuş, bitmişti!..
Siz Demokrat Parti zamanında İnönü’ye nasıl bir çamur atılmıştı, bilir misiniz?
-Asker kaçağı!..
Koskoca Kurtuluş Savaşı gazisi, bir çok cephede savaşmış, İnönü Savaşları kahramanı İnönü’ye bu çamuru atmış, atabilmişlerdi!.. İnanan inanmıştı, ne yazık ki!..
Bu çamura en güzel yanıtı da yine bir İnönü ailesi ferdi, Gülsün Bilgehan verdi; Erdal İnönü’nün “gerçeklerin eninde sonunda ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır” sözünü anımsatan Bilgehan, dedesinin tarihi sözlerine atıfta bulunarak şöyle dedi:
-Namusluların da en az namussuzlar kadar cesur olmasına ihtiyacımız var!..