En büyük Türk büyükleri fena halde panikte!..
İktidarın zirvesi devletin tüm olanaklarını zorluyor ama olmuyor... CHP’den aşırıp “emeklilere Ramazan ve Kurban bayramlarında biner TL vereceğiz” dediler, daha ilk bayramda patladı!.. Aslında İYİ Parti Genel Sekreteri Aytun Çıray en başında “Emeklilere aldıkları maaş oranında 300, 500, 750, bin TL ödeme yapacaklar” demişti... Başbakan sıfatlı muhterem zat bu iddiayı sert sözlerle yalanlamış ve şu açıklamayı yapmıştı:
-Maaşı ne olursa olsun, tüm emekliler bin TL alacak!..
Koca başbakan milletin gözünün içine baka baka yalan söylemez dedik ama Çıray haklı çıktı; ODATV, bin lirasını almaya giden emeklilerden kiminin 750, kiminin 500, kiminin ise bin TL aldıklarını nal gibi dekontlarla ortaya koydu, iyi mi!..
Daha vaat ettiklerini bile vermekte acze düşen sayın Türk büyükleri, bir yandan bol keseden atmayı sürdürürken, diğer yanan Merkez Bankası bir kez daha faizleri artırdı... Baktık ekonomi kurmaylarından tıs bile yok!..
Ekonomik üfürmelerle bir yere gidemeyeceklerini görünce, bu kez “milliyetçi damara” girme kampanyası başlatıldı... Aylardır sınır ötesinden, Afrin’den, Membiç’ten ilaç için tek bir haber kullanmayan yandaş medyada “Kandil” çığlıkları gündeme oturtuluverdi!.. Basın ayağında “şu kadar kilometre kaldı” haykırışları yankılanırken, televizyonlarında Kandil’in nasıl günlerce bombalanacağı, bayrağın zirveye nasıl dikileceği en ince ayrıntısına kadar tarif edilir oldu...
-Sanırsınız zirveye ellerinde bayrak bunlar çıkacak!..
“Pekii, oraya çıkınca karşınızda kimi bulacaksınız? sorusunu sorduk; aslanların bir tanesinden dahi “tık” çıkmadı, iyi mi!.. Onlar da biliyorlar tabii; PKK dağ kadrosunun artık Kandil’de değil Sincar’da yuvalandığını!..

Sistemin ve iktidarın iflasının itirafı!..


Ama olmuyor, ne verseler, hangi kahramanlık şarkılarını söyleseler, hangi algı metoduna sarılsalar da istedikleri orandan hâlâ çok uzaktalar!..
Nereden mi biliyorum? İktidar yanaşması varakaların, “yazar” kılıklı muhteremlerin ve danışman sıfatı taşıyan kurmayların söylemlerinden tabii!.. Son olarak Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum çıktı sahneye ve Türkiye’deki seçmenin parlamentoda Cumhurbaşkanı Erdoğan’la işbirliğini reddeden bir muhalefeti seçmesi durumunda seçimlerin tekrarlanabileceğini açıkladı!..
-Şu millet iradesine olan inanca, şu demokrat ruh haline bakar mısınız?!.
Başdanışmanın hiç sıkılmadan, fütursuzca yaptığı bu açıklama ne anlama geliyor? Çok basit ve çok açık değil mi?
-Kazanana kadar seçim!..
Benzerini 2015 seçimlerinde yapmış, Devlet Bey’in engin katkılarıyla başarılı da olmuşlardı!.. Ancak anımsatmakta yarar var; bir Çin atasözü aynen şöyle der:
-Aynı suda iki kez yıkanılmaz!..
16 yıl türlü vaatlerle, algı operasyonlarıyla, sonu gelmez kampanyalarla, olmadı Yüksek Seçim Kurulu marifetiyle alınan oylar güneş görmüş kar misali eriyor... 16 Nisan referandumu çok güçlü bir mesajdı...
-24 Haziran’da TAMAMına erecek!..

Cehaletin fotoğrafı!..


Bence tüm zamanların en önemli haberlerinden biriydi...
Rusya Federasyonu’na bağlı Başkurdistan Cumhuriyeti’nde yaşayan bir ailenin Kuran-ı Kerim sandıkları 1926 tarihli Arapça Sovyetler Birliği Ceza Kanunu’nu kutsak emanet olarak nesilden nesile aktardıkları ortaya çıktı!..
Son olarak kitabın başında dua eden kişinin de polis olarak göreve başladığı ortaya çıktı... Medyaya konuşan Rafiya Zinatullina, kitabın serüvenini şöyle anlattı:
-Annem, bunun kutsal kitap olduğunu, çocukların sakin ve huzurlu olması için bir beze sarılıp yastığın altına konulması gerektiğini söylerdi. Ancak yıllar sonra bunun Sovyet Ceza Kanunu olduğunu anladık!..
O kitap şimdi Başkurdistan’ın başkenti Ufa’da bir müzede sergileniyor!.. Haberi görünce içim acıdı; yıllardır yazdığım İslam alemi ile ilgili yazılarım aklıma geldi:
-Dünyadaki 54 İslam ülkesinin niçin bu kadar geri kaldığının, Batı’nın uydusu haline geldiğinin, yoksulluk ve cehalet çukurunda debelendiğinin fotoğrafıydı o kitap!..
Kuran-ı Kerim hangi sözcükle başlar? “Oku!” Ne yazık ki bizim ülkemizde dahi nüfusun yüzde 82’sinin Kuran’ı okumadığını biliyor musunuz? Geriye kalan yüzde 18’in acaba ne kadarı anlayarak okuyor, o da ayrı bir soru!..
İslam dünyasının Kuran dışında ne kadar kitap okuduğu ise çok ayrı bir soru! İspanya’da yılda 10 bin çeviri yapıldığını, Tüm Ortadoğu coğrafyasındaki ülkelerin toplamında henüz 10 bin çeviriye ulaşılamadığını da biliyor muydunuz!..
-Cahil olan geri kalır, sömürge olur, köle olur o kadar!..

sozcu-banner-1